Bu sitedeki yazılar, Ankara üzerine akademik çalışmalarımdan oluşmaktadır. Yazılar bilimsel şehircilik, koruma ilkeleri ve gözlemlerimin sentezi ile oluşturulmuştur. Hiçbir politik amacı bulunmamaktadır. Tamamen Başkent Ankara'nın daha çağdaş, daha yaşanabilir bir şehir olması hedefine adanmıştır.
11 Aralık 2009 Cuma
ÇOCUĞUNUZ İLE ÇOCUK PARKINA GİDİNİZ..(TABİİ BULABİLİRSENİZ PARK GİBİ BİR PARK!)
Fotoğraf kaynak : http://www.tokat.bel.tr/userfiles/image/Ekim/14_10_2008/Parklar/Mehmetpasa.JPG
Çocuk bahçesi ne demek biz çocukluğu köylerde kasabalarda geçenler, büyüyenler bilmeyiz pek.. Çünkü, çocukken köyün tümü; insan ölçeğinde evleri ile, ahırları ile, deresi ile, köy meydanı ile, harman yeri ile, tarlaları ile, yeşil çayırları ile sanki bir çocuk parkıdır..
Hatta, doğa ile iç içe, yaşamın en doğal olarak yaşandığı bir panayırdır benim çocukluğumun köyleri..
Ankara’da bir apartman dairesinin, gene de şanslı bir şekilde bahçe katına gelince, artık köyümüz bahçemize indirgendi.. Küçük kız kardeşlerim için zaman zaman gittiğimiz çocuk bahçelerinde, bekçiden kaçamak salıncaklara, kaydıraklara binmek, çelik çomak oynamanın, top peşinde, ya da uçurtma peşinde koşturmanın yerini aldı...
Artık bisiklete atlayıp Başbereket - Ortabereket arasındaki 5 km.lik yolda özgürce gitmek yoktu.. Bunun yerine; Bahçelievler’de günümüzde yerinde heyula bir semt hali dikilen, haftanın altı günü boş Pazar Yeri’nde turlamak, ya da tehlikeye aldırmadan ana yollarda pedal çevirmek özgürlüğüne indirgendi yaşam..
Çok fazla çocuk bahçesi de yoktu semtimizde o tarihlerde -1960’ların son yılları-..Ancak Bahçelievlerin yıllar boyu bahçesiz apartmanlar yerleşimine dönüştürülmesi ile, nüfus yoğunluğunun en az 15 kat arttığı halde, gene sayıları ve yerleri aynı kalan çocuk parklarında, bahçelerinde mekan kalitesi de, 30 yılda pek değişmeden günümüze kadar geldi..
İkizlerimiz yürümeye başlayınca, aynı semtte uzun yıllar boyu oturmanın bilgiçliği ile çocuk parklarına gitmeye başladık.. Hatta, doğal olarak yakın çevredeki ve uzaklardaki parklara da gittik zaman zaman..
Çankaya, Keçiören, Çayyolu, Kolej, iş, eş, dost ziyaretine eklenen ve çocuklara nefes aldırmak amacı ile gidilen parklar, bahçeler..
Her yerde sıra vardı, yani kalabalıklar.. Çocuklar sıra ile kaydırağa biniyorlar.. Sıra ile salıncak kapıyorlar.. Daha şimdiden kuyruklara alıştırılıyordu her yerde küçük geleceklerimiz..
Bunu güzel günlerin azlığına, hafta sonu yoğunluğuna yoruyorduk ama, onlarca kat artan nüfus yoğunluğuna oranla, hemen hemen aynı kalan donatı alanları da bir plancı olarak beni düşündürüyordu..
Demek ki, nüfus artınca yasal olarak standartlara bağlı arttırılması gereken çocuk parkı sayısı artmıyordu pek..
Ayrıca, çocuklara ayrılan mekanlarda, her yağmur sonrası, özellikle salıncakların, kaydırakların önünde su birikmesi önlenemiyor, su parkına dönen çocuk bahçelerinden üstümüz başımız çamur içinde dönüyorduk..
Bu da belediyelerimizin bize bir hizmeti diye düşünmedik değil, öyle ya köyünden yeni gelenlere, yada yıllar sonra köyünü özleyenlere verilen önemli bir hizmetti!!
Ayrıca, kent mobilyalarında da vandalizm sonrası görünüm hiç tükenmiyor, kırık dökük banklar, yanmayan lambalar, kopmak üzere olan salıncak zincirleri, en altta tenekesi çıkmış kaydıraklar, yayları fırlamış tahtrevalliler..
Çocukları sağ salim, yara beresiz kurtarmak için, kapalı mekanlardaki paralı oyuncaklara yönlendirmek de bir fayda vermiyor..
Her gün liralar (yeni liralar-eski milyonlar!!) da harcanamaz ki.. Hem bunlara ulaşmak için arabaya binip hiper-miper marketlere gitmek lazım..
Orada da otopark sorunları, kuyruklar vb.. Belediye, sağlam, dayanıklı, kırılması zor, taşınması zor park mobilyaları da üretti son zamanlarda.. Ya da ithal ettiler ama bunlar da o kadar az ki..
Neler neler yapılabilir çocuklarımız için, geleceğimiz için;
Nüfus yoğunluğuna, çocuk yaş oranlarına uygun standartlarda park, çocuk bahçesi, oyun alanı ayrılmalı, var olanlar nitelik ve kalite olarak irdelenmelidir,
Kullanılan malzemeler hem çocukların korunmasını, hem de emniyetini göz önünde bulundurulmalı, hem de doğal çevre ile uyum içinde olmalıdır,
Oyun alanlarında metal yerine, daha güvenli, dayanıklı sentetik malzemeler, park içinde çocukların hayal güçlerini zenginleştirecek ögeler kullanılmalıdır,
Oyun alanlarının altına iyi drenaj yapıldıktan sonra yumuşak kum, çakıl, lastik gibi maddeler kullanılabilir,
Doğayı sevdirmek amacıyla, macera parkları, doğa parkları düzenlenebilir,
Oyun alanlarında eskiyip yıpranan malzemeler zaman zaman bakıma tutulup, tehlikeli olan yıpranmış malzemeler hemen değiştirilmelidir. En çabuk yıpranan malzemelerden biri ahşap olduğu için, ahşap oyun tesisleri daha sıkı kontrol altına alınmalıdır,
Özürlü çocuklarında oyun alanlarından faydalanmasına yönelik tasarımlar yapılmalıdır,
Değişik yaş grupları için değişik oyun grupları tasarlanmalı ve zenginleştirilmeli, bu gruplar fonksiyonel, estetik ve ekonomik olmalıdır,
Sanat çalışmalarına - heykel, resim, müzik, folklor vb- çocuk parklarında, oyun alanlarında yer vermeli, onlara sanatı sevdirici eylemler düzenlenmelidir,
Gelecek nesillerin sağlıklı, akıllı, bilinçli birer doğasever olmaları için önce yakın çevremizden başlayarak parkları, çocuk parklarını, oyun alanlarını yeniden ele almalıyız..
Bahar geliyor kendinize dikkat edin,
Çocuğunuz İle Çocuk Parkına Gidiniz..
Bulabilirseniz Park Gibi Bir Park!
Kalın sağlıcakla..
. Ankara Magazine Dergisi, “Kent ve Çevre Köşesi”, Mart 2005, SAYI 40, s.94-95'de yayınlanmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)
"1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...
-
Ankara’da Vakıf Mülkiyetindeki Bedesten ve Hanların Gelişimi ve Şehir Ekonomisinin Dönüşüm Süreci (15-20.YY) Bu Bildiri 5 Mayıs 2014 t...
-
H. Cengiz TÜRKSOY Şehir Yüksek Plancısı (ODTÜ) GİRİŞ: Başkent oluşundan bu yana Ankara'da yaşanan gelişme ve değişme süreci, Türkiye Cum...
-
VANDALİZMDEN ZOR KURTULAN ROMA TİYATROSU “ARKEOPARK” OLACAK (Ağustos 2020) (1. Bölüm) Prof. Dr. Mehmet Tunçer Çankaya Üniversite...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder