4 Aralık 2009 Cuma

Döke Saça Belediyeciliği, Süründürebilir Gelişmesi İle Ankara’da “Belediyecilik ve Planlama” Krizi



Son günlerde medya ve internette yaygın bir şekilde Büyükşehir Belediyesinin son zamanlarda yaptığı uygulamaların tartışıldığı görülmektedir… Tabii son yılların aşırı yağışları, aşırı kışı ve aşırı sıcağı da Belediyenin hanesine eksi puanlar eklemektedir..

Bence tartışılması gerekli konu sadece Belediye uygulamaları değildir. Belediyenin uygulamaya çalıştığı politikalar, Belediye’nin yönetiliş tarzı, uygulamaya koyduğu ve koymayı tasarladığı plan ve projeler ayrı ayrı ve bütüncül değerlendirilmelidir. Bu değerlendirme bütüncül yapılabildiğinde Başkent Ankara’da bir “Belediyecilik ve Planlama Krizi” yaşanmakta olduğu söylenebilir.
Buna kriz demek ne derece doğru bilemem ama şu an Ankara’da kapsamlı bir anket yapılsa 10 kişiden 9’unun belki de Belediye uygulamalarından şikayetçi olduğu ortaya çıkacaktır.
Tabii, üniversitelerinde mimarlık, planlama, peyzaj, kentsel tasarım ve kamu yönetimi bölümlerinin bulunduğu bir şehirde belki de bu araştırma tez çalışmaları ile yapılabilir..

80’lerin sonu ve 90’lı yılların başında Murat Karayalçın döneminde, planlı programlı bir Belediyecilik süreci başlatılmıştı.. “Kent Konseyleri”, Sivil Toplum Kuruluşları ile yapılan toplantılar, “Hacıbayram Karar Kurulu” gibi uygulama aşamasında oluşturulan Danışma/Denetleme birimleri katılımcı planlamanın ve çağdaş belediyeciliğin en önemli göstergeleridir..

Metropoliten Alan Nazım Plan Şeması’nın geliştirilmesi, Ulaşım Ana Planı ve Toplu Taşın Sistemleri projeleri, AŞTİ Projesi, yayalaştırma projeleri, Altınpark, Dikmen Vadisi, Ulus Tarihi kent Merkezi Koruma-Islah Planı gibi bir kısmı bir önceki Mehmet Altınsoy Dönemi’nden kalan projeler, planlı bir belediyecilik hareketi ile uygulanmaya konulmuştu…Tabii, o dönemde de özellikle Maltepe’de Gazi Üniversitesine ulaşamıyorduk, aylarca yok karnıyarık gibi açık kalmıştı “Ankaray Projesi” uygulamaları nendi ile..Demek ki insanoğlu çabuk unutuyor çektiği zorlukları.. SBF’de doktora yaparken sanırım zaman zaman SBF’ye ulaşamıyorduk özel aracımızla gene kazılar nedeniyle.. Şöyle bir geçmişe baktığımda kazılmayan yol ve kavşak açılmayan saçılmayan altyapı yok gibi ömrümüz boyunca..Demekki kentleşme buymuş diyeceği geliyor insanın..

1992 sonrasında, yeni Belediye yönetimi bu plan ve projelerden bir kısmına devam etti, bir kısmı değiştirildi, bir kısmı da rafa kaldırıldı.. Yanılmıyorsam, bu dönemde AŞTİ, Batıkent-Kızılay Metrosu tamamlandı, Altınpark bitirildi, Dikmen Vadisi Projesi (aşırı yoğunlaştırılarak) tamamlandı..

Ulus Projesi’nde ise sadece daha önce başlatılan Hacıbayram Çevre Düzenlemesi tamamlanabildi.. Kaleiçi’ni korumaya yönelik bir plan hala elde edilemedi..
Göksu Parkı, Harikalar Diyarı, Gölbaşı Kıyı Düzenlemesi bu dönemde “Kentsel Ölçekte” gerçekleştirilen projelerden.. Bir de başlatılan “Keçiören Metrosu”, “Çayyolu Metrosu”, “Sincan Metrosu” tamamlansa idi belki de bu gün yapılan kavşak çalışmaları bu kadar dikkat çekmeyecekti..yeraltından gideceğimiz için üstteki kazı ve arkeolojik araştırmalardan pek haberimiz olmayacaktı!

Son 10 yılda, planlı bir Başkent olma amacından sapılarak çevre yollarının içi, mevzi planlarla rant amaçlı spekülasyona açıldı..Vadiler, kent merkezi çevresindeki gecekondu bölgeleri, ana akslar üzerindeki gecekondular önce “ıslah” daha sonra şimdilerde “dönüşüm” adı ile aşırı yoğun olarak yapılaşmaya açıldı.. Bu dönüşüm, tabii kentliye değil de arsa sahibi ile müteahhite gelir olarak dönüştü..Kentliye de çamuru, kazısı ve altyapı katılım payı olarak dönüş yaptı!

Bu alanların bir kısmında var olan yeşil doku tamamen yok edildi. Jeolojik ve topografik nedenlerle çok katlı yapılaşmaması gerekli kesimler dahi (Balgat, Çukurambarlar, Dikmen sırtları, Beştepeler, Çiftlik çevresi vd..) yoğun yapılaştı. “Modern” görünümlü “internetten kopya” apartmanlarla dolduruldu… Yeşil dokulu, düşük yoğunluklu gecekonduları bile arar olduk..Binlerce ağaç yok edildi, yerine bloklar dikildi..
Bu yoğunlukların gerektirdiği sosyal ve teknik donatılar bulunmamakta, her yağmurda bu kesimlerde sorunlar yaşanmakta, ulaşım şimdiden kilitlenmekte..Kavşaklarda TROPY yapıyoruz! Yollar sürekli kazılıp değişiyor ve alıştığımız çukurların yerine yeni çukurlar çıkıyor ortaya..Çukurlar bile yerinde durmuyor Ankara’da!
”Aracınız yüzme biliyorsa” ve “can yeleğiniz” varsa yola çıkabilirsiniz artık!

Bu “Belediyecilik ve Planlama” Krizinin göstergeleri, Başkenti hiçbir şekilde sembolize etmeyen Amblem'den başlayarak, günümüze kadar giderek artan bir şekilde doğal, tarihsel ve kültürel varlıkların, kent kimliğinin yok edilmesine yönelik uygulamalar..Nerede şimdi, Kızılay Binası, Milka pastanesi, Piknik, Yeni Sahne..Atatürk Bulvarı’nın görünümü her 15 senede bir değişti neredeyse..




İşte çağdaş Başkent Ankara’yı Sembolize eden iki Logo : Alttaki Anadolu Medeniyetlerini, üstteki ise hangi medeniyeti sembolize ediyor sizce??

Bu yıl yaşadıklarımız, Cumhuriyet Çınarı "Havagazı Fabrikasının" yıkımı,
korumacı olmayan, alelacele hazırlanan "Ulus Projesi", "Kuğulupark Kavşağı", "AOÇ", "Eskişehir Yolu yaz boz tahtası", "Dikmen Vadisi"nin spekülasyona açılması vb örnekler, yapılanların ve gidişin ne kadar bilim ve planlama ilkeleri dışı, trajik-komik olduğunu göstermektedir.
Kimseyi dinlemeden, üniversiteleri dışlayarak, sivil toplum kuruluşlarını (MO, ŞPO, TMMOB, KORDER, ANKARAM PLATFORMU, KAVAKLIDEREM vd) dikkate almadan yapılan uygulamalar, meslek odaları ve halk ile yerel yönetimi karşı karşıya getirmiştir.






Yıkılan Bir Cumhuriyet Anıtı : Havagazı Fabrikası
http://www.ntvmsnbc.com/news/236028.jpg
http://www.flickr.com/photos/gandyphoebus/173241629/




1990’larda 8 yıl emek harcanarak hazırlanmış Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah Planı

Ulus Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında, Ulus'ta bulunan hepsi yarışma sonucu elde edilmiş ve bir dönemi temsil eden, Ankara Hali Binası, Ankara Belediyesi Ticaret Evi (Ankara Belediyesi Eski Binası), Ulus Meydanı İşhanı, Modern Çarşı, Anafartalar Çarşısı, Ankara Ulus Meydanı Çarşı ve Büro Binaları'nın yıkımına karar verildi. http://www.arkitera.com/spotlight.php?action=displaySpotlight&ID=34&year=&aID=253

• ''Ulus Tarihi Kent Merkezi'', ''Ankara Kalesi'' ve ''Hamamönü Bölgeleri''ni kapsayan Yeni Değişim ve Dönüşüm Projeleri'ni 12 yıldır Mimarlar Odası'ndan projesi geçmeyen ……. Mimarlık'a sessiz sedasız verilmesine proje müellifleri, Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası ve üniversiteler tepki gösterdi.

Bu gün, Ayrancı ve Kavaklıdere'nin ulaşım bağları kopmuş, yaya dahi ulaşılamaz hale gelmiştir. Eskişehir yolunda, şekilsiz ve çözümsüz kavşaklarda sürat yolu haline getirilen kent içi yollarda her gün onlarca kaza olmakta ve can ve mal kayıpları meydana gelmektedir. Biraz fazla yağan yağmurlarda kavşaklar su ile dolmakta, kentin çeşitli yerlerinde can ve mal kayıpları oluşmaktadır.

Kent merkezinin yayalaştırılması yerine, kent merkezi ve çeperleri hızlı araç trafiğinin boyunduruğuna sokulmuştur. Yaya olma hakkı elinden alınmış Ankaralı, araçlarını park edecek yer bulamadan sokaklarda sürekli dolaşır hale getirilmiştir. METRO, tramvay ve benzeri çağdaş toplu taşın sistemleri yerine özel otoya verilen önem, acaba nedendir??

Alt üst geçit inşaatlarının sorgulanması, yol genişletme çalışmalarının sorgulanması gereklidir. Kentte sadece kavşak yaparak mı belediyecilik yapılır? Tek bir kavşağa yatırılan paralar ile Ankara Kalesi, Hacıbayram çevresindeki tarihsel/kültürel değerlerimiz yok olmaktan kurtulabilirdi..Bu bir tercih meselesidir ve MAKRO PLANI olmayan, plansız bir BAŞKENT ancak bu şekilde yönetilir. Doğal değerlerin korunması, tarihsel/kültürel eserlerin onarılması gibi zahmetli konulara yönelmek zor geldiği için, kolay yoldan köprü, alt-üst geçit yapıp çıkar sağlamak yollarına sapıldığını düşündürüyor yapılan uygulamalar.

• Ankara Magazine Dergisi, “Kent ve Çevre Köşesi”, Aralık 2006, SAYI 59, s.92-93'de yayınlanmıştır.

2 yorum:

  1. 2014 yılına gelindiğinde Çayyolu Metrosu ve Sincan Metrosu'nun tamamlandığını, Hamamönü ve Hacıbayram çevresinin onarıldığını görüyoruz. Ancak, 2006 yılında aklımıza bile gelmeyen Atatürk Orman Çiftliği'nin yağmalanması, ODTÜ'de yol açılması için gene binlerce ağaç kesilmesi gibi uygulamalara hayret ve dehşetle bakıyoruz.. Bu arada Saraçoğlu'nun yıkılmasına yönelik çabalar da bu dönemin akılda kalan yanlış ve bilim dışı çabalar..Gene her yerde katlı kavşaklar inşasına devam ediliyor, parçacı uygulamalar ile yeşil alanlar imara açılıyor.. Daha geçenlerde bir çamlık yok edilerek imara açıldı Çayyolunda..

    YanıtlaSil
  2. Tabii ne işe yarayacağı pek belli olmayan ucube "kent giriş kapıları" ve "saat kuleleri" de halkın paralarının akılcı harcanmadığını göstermekte..Çeşmelerden akan suyun durumu da ayrı bir kepazelik..Altyapı, içme ve kullanma suyu sorununu, toplu taşıma ve ulaşım sorunlarını çözemeyen bir belediye yönetimi hala popülist politikalarla halkı kandırmada..

    YanıtlaSil

1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)

  "1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...