18 Aralık 2009 Cuma

ANMA



Anma
________________________________________

Gönül Tankut Hocamı, "Dostum" u, onu kaybettiğimizin birinci yıldönümünde en güzel anılarını düşünerek saygı ile anıyorum.

Şakacı tavırlarını ve espirilerini arıyorum. "Hocam hiç değişmemişsiniz, hep genç kalıyorsunuz" diyenlere "kuzum bir zamanlar genç ve güzeldik, şimdi sadece güzeliz" derdi.Biraz daha üstelenirse "yahu herhalde biz öldük, ölüler değişmez" diye takılırdı.

O'nun arkasından bunları yazmak benim için çok zor..Bende, sanki epeydir görüşememişiz, hoca gene biryerlerde koruma, planlama, kamu yönetimi ile ilgili bir konferans veriyor, ya da bir panel yönetiyor da, ben de izleyememişim, bir arasam da hal hatır sorsam duygusu yaratıyor...

Bir gün sabah erken, pastahaneye uğrayıp, sık sık yaptığım gibi elimde boğaçalarla Çamlık sitesindeki evine gidivermek geliyor içimden... Güller arasından geçerek kapıyı çalıp hoca ile çay içmek, sonra da onun sekercesine yürümesine yardım etmek, yolda dertleşmek, koruma, planlama konularında güncel gelişmeleri birinci ağızdan dinlemek..

Komşuları ile selamlaşarak, şakalaşarak yürür, evin bitmeyen sorunlarından dert yanardı..Yanlızlık ve ilgisizlikten, nankörlüklerden dert yanardı..

Hastahanede bile şakacı, hayat dolu tavrını bırakmamıştı son günlere kadar. Bir gün kendisine bakan profesörün asistanları muayene esnasında gelmişti içeriye ve hoca ellerini uzatarak "bakın iyi inceleyin, böyle vaka zor bulunur" diye kendini bilime adamış kişiliğini hastalığını bile deney konusu yapacak kadar ortaya koymuştu.

Yanında beni hemen tanıtır "öğrencim, o da doçent hem bakın" derdi. Bir evladı olmamasına üzülürdü çok, hatta birçok kez "bir oğlum olsa bu kadar yakın olmazdı belki de şimdi Amerikada bir yerde olurdu" diye teselli ederdi kendini..

"Engineering is solid, Chemistry is liquid, Planning is gas" deyimini son zamanlarda sık tekrarlardı. Sanırım bu kadar çabadan sonra, ülkemizde planlamada elde edilen başarıların yetersizliğini vurgulamak için bu espriyi yapıyordu...

"Tarihsel Çevre Koruması" nın bu ülkede çok önem taşıdığını, "stratejik bir öneme sahip olduğunu", "Anıtların bu Vatanın tapu taşları ve binlerce yıldır burada olduğumuzun bir göstergesi olduğunu", "AB sürecinde her kentin kültürel ve doğal değerleri ve kimliği ile öne çıkacağını" önemle vurguluyordu.

Koruma, planlama konusunda pak çok öğretiyi ondan aldım. "Siyasal'lı" olmakla ve sanırım 60 yaşından sonra doktorasını kendi öğrencileri ile birlikte SBF de yapmakla gurur duyardı...

"Kamu Yönetimi", "Siyaset Bilimi", "Şehir ve Bölge Planlaması", "Tarihsel Çevre Koruması", "Kent Tarihi" vb pek çok konuda disiplinlerarası bilgiye sahipti. Ancak, ne yazık ki yoğun akademik, kurul, bilimsel görevleri arasında son yıllarda özellikle çok yorgun olduğundan olacak bu konularda pek fazla yazı yazamıyordu..Ama çok okuyor, tez jürilerinden ya da bilimsel kitap, dergi hakemliklerinden başını kaldıramıyordu..Emekli olduktan sonra bile hem ODTÜ de hem de Ankara Üniversitesinde dereler veriyor, Koruma Kurulu'na sürekli gidiyordu..



3-4 günlük kollokyumları sonuna kadar izler, son oturumda, ya da panelde tüm konuşmaları birkaç dakika içinde ana hatları ile özetler, genellikle jüri ve/veya oturum başkanı olduğundan otorite ve sevecen bir tavırla insanları yönetirdi.
Susturmasını, konuşturmasını bilir, "Gönül İsterdi ki! " cümlesi ile sonuçları vurgulardı.

Çay aralarında veya yemeklerde ilgi odağı olmaktan, gezilere katılmaktan, dans etmekten mutluluk duyar, buralarda dahi planlama ve koruma konusundaki düşüncelerini anlatırdı. Hareketleri, kıyafetleri ve makyajı ile bir genç ruhu taşırdı sevgili hocam. Görünümüne dikkat eder, allığını sürer, makyajını tazelerdi ama ne yazık ki gıdasına dikkat etmez, kendine bakmazdı pek..

Sevgi ve saygı ile anıyorum..Ruhu şad olsun..

27 Nisan 2006'da yazılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)

  "1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...