29 Mart 2019 Cuma

ROMA DÖNEMİ 1: ROMA BENDİ, BEND DERESİ ve ANTİK TİYATRO


BAŞKENT TARİHİNİN İZİNDE

ROMA DÖNEMİ 1:
ROMA BENDİ, BEND DERESİ ve ANTİK TİYATRO









23.08.2018 Tarihinde Milliyet Gazetesi Ankara Muhabiri Sıddık Paşa ALYURT ile yapılan Röpörtaj sonrasında Tiyatro çevresi denetim altına alınmıştır.


Prof. Dr. Mehmet Tunçer: 



*Roma Dönemi, Ankara'nın en önemli dönemlerinden biridir. Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi'ne kadar büyük önem taşır. Çünkü Roma'nın Anadolu'daki en büyük, en uç şehirlerinden bir tanesiydi. Nüfusun o dönem 80-100 bin rakamına ulaştığı söyleniyor. Hatta Roma dönemi sonrası Bizans döneminde 395 yılında Doğu Roma ve Batı Roma olmak üzere ikiye ayrıldı.


“Eski şehrin dikkat çekici bir güzelliği vardır, girintili çıkıntılı duvarları geçmişteki mücadeleleri ve 13 yüzyıllık tarihini çağrıştırır, eski evlerle çevrili dar sokakları her adımda tarihi anıları barındırır, Roma ve Augustus Tapınakları, Julien Sütunu şehrin geçmişteki büyüklüğünü kanıtlar.”  (Mamboury, 1934, S. 43)

ROMA DÖNEMİ’NDE ANCYRA’DAN GÜNÜMÜZE KADAR ULAŞABİLEN ANIT ESERLER


Ankara, Doğu Roma'nın da çok önemli bir şehri. Hatta Ankara Kalesi'nin onarılması, kalenin yeniden inşası 7.-8. yüzyılda Bizans döneminde yapıldı. Kale'nin görmüş olduğunuz birtakım devşirme malzemeler, sütun başlıkları, mermer parçaları ve yazıtlar hep Ankara'nın Roma kalıntılarının oraya alınarak Araplara karşı savunma amacıyla yapılmasıyla oluştu. O dönem içinde Ankara'daki birçok Roma eseri tahrip olmuş.
      


HACIBAYRAM ÇEVRESİNDE YIKILAN ANTİK SUR DUVARI (Fotoğraf : Mehmet Arabacı)

Bence antik tiyatronun da çevresi tahrip olmuş. Roma Tiyatrosu, Roma Hamamı, August Mabedi ve kentteki önemli taşlar orada savunma amaçlı, can havliyle sur duvarı yapılmış. Büyük oranda antik tiyatronun olduğu yer kapanmış, üzerine Osmanlı dönemi yapıları gelmiş. 
*Osmanlı dönemleri yapıları gecekondu değil. Yani tiyatro çevresinde bulunan evler aslında gecekondu değildi. Orada çok güzel yapılardan oluşan evler de vardı. Malesef oralar sonradan Bent Deresi genelev olarak kullanılmaya başlandı. Cumhuriyetin 20. yüzyıllarından sonra oralar artık normal insanların giremediği, sıkıntılı yerler oldu.
1985-86 yıllarında oraya bir ayakkabıcılar çarşısı yapılacaktı. Ayakkabıcılar çarşısı yapılırken, temel kazısında büyük, dev taşlar çıktı. Her birisi 2 ile 3 ton ağırlığındaydı. Dozerle bunlar atılamadı, sonra Koruma Kurulu bu taşların çevresini kamulaştırdı. Ayakkabılar çarşısı inşaatı ise durdurularak proje iptal edildi.


ANTİK TİYATRO ONARIM ÖNCESİ (Fotoğraf: Gürkaynak Alpay)

*Bentderesi bölgesinde 4-5 parsel kamulaştırma alanı ilan edildi. 1995 yıllarında ise orada kazılar başladı. Etrafı yıkıldı. Ancak bölge denetimsiz kaldı. Son 10 yıldır ise burası denetimsiz bir vaziyette. Çevresinin güvenlik altına alınması lazım. Çevresi tahta perdeyle çevrilmesi gerekiyor. Ancak şu anda yol geçen hanı durumunda. İçki içenleri, ayyaşların, uyuşturucu çekenlerin, tinercilerin yuvası haline gelmiş. Oraya girilemiyor. Bizim gibi normal insanlar o bölgede tanıdığımız insanlar sayesinde bu bölgeye girebiliyoruz. Bu konuyu birkaç senedir de dile getiriyoruz. 





26 ŞUBAT 2016 ANTİK TİYATRO VE ÇEVRESİ ÇÖPLÜĞE DÖNMÜŞ (Fot: M.Tunçer)
  
ŞUBAT 2016 TİYATRO İÇİNE DENETİMSİZ GİRİLİYOR VE SONUÇ (Fot: M.Tunçer)

*Çevresi mutlaka denetim altına alınmalı. Dikenli tel mi çekilecek, tahta perde mi yapılacak. Bu antik tiyatronun çevresinin güvenlik altına alınması lazım. Girişi çıkışı beli olmalı. Sonra yapılan projeler var. O projeleri uygulamaya sokmamız gerekiyor. Yani antik tiyatronun nasıl restore edileceği ele alınmalı. Bir de çevre düzenlemesi yapılması lazım. Giriş kapısı, otopark, bilet gişesi vesaire gibi projeler yapılmalı. Böyle bir proje zaten var. Bunlar uygulanırsa orasında hiçbir problem olmaz. August mabediyle Hacıbayram Veli Camii ile buranın doğrudan bağlantısının kurulması lazım. Burayla da Ankara Kalesi'nin doğrudan bağlantısının kurulması gerekiyor.



Peyzaj Mimarı Öznur Aytekin:

*Hacı bayram-ı Veli Camisi ve Augustus mabedinden, kalenin eteklerine doğru dikkatlice bakıldığında roma döneminden kalma antik tiyatroyu görmeniz mümkündür. Ancak o bölgede yaşayan ve o bölgeden geçen insanları gözlemlediğinizde transit geçtiklerini ve antik roma kalıntılarının varlığından bile bilgileri olmadığına şahit olabilirsiniz. Bu bölgeyi koruyarak daha gözde mekanlar haline getirebildik. Hacıbayram Veli Camisi ile Augustus mabedi tarafından bu bölgeye yeşil yaya aksı oluştura bilseydik, insanlar daha rahat yürüyerek o bölgenin tarihte iz bıraktığı noktaları gezerek görmelerini sağlaya bilirdik. Sonuç itibariyle bu ülke bizim ve Ulusta tarihi izleriyle milli servetimizdir.
Bu servete sahip çıkarak, yurt içinden ve yurt dışından gelen turistlerle ülkemizi ekonomisine de canlılık katabilir, hatta UNESCO'ya da aday olabilirdik.

*Bent deresine bakacak olursak; Karamanlılar'dan Cumhuriyet'in ilk yıllarına dek süren, iş örgütlenmesi ve terbiyesi üzerine kurulu, temelinde inanç olan ve Ankara'ya has Ahilik sisteminin ilk yerleştiği alanlardandır. Ahilerden 40 adet tabak esnafı, zamanında bu yöreye gelmiş ve ticari hayata başlamış.  Ancak bu sanat kolu bol su ile icra edilen bir yapıya sahip olduğundan dolayı esnaf, derenin suyunu iş yerlerine çevirmek istemiş. Derenin suyunu "Ivgın" denilen bentlerle iş yerlerine çeviren esnaf, tam orta meydana da büyük bir bent ve kaleye çıkmak için bir köprü yapmıştır. Hatip Çayı'nın önüne getirilen bu bentlerden ötürü bölge "Bent Deresi" adını almış.
ROMA DÖNEMİNDE YAPILMIŞ BEND (Fot: Abdülkerim Erdoğan)


Ankara kalesinin eteklerinden geçen Hatip Çayı üzerinde kurulmuş bulunan Roma Dönemi Su Bendi, Cumhuriyet’in erken dönemlerinde yerini betonarme bir bende bıraktı. Hayli ağaçlık ve yemyeşil bir yer olan Bent Deresi uzun süre Ankara’nın en gözde mesire yerlerinden biri olarak kalmıştır. Sıklıkla taşarak can ve mal kayıplarına yol açtığından, Hatip Çayı’nın üzerine sonradan kapatılarak deresiz ve bentsiz bir bendderesi kalmıştır.

Bu alana dair ilk planlı girişim, yarışma ile kazanan Prof. Hermann Jansen’dir. Jansen planında bu alan ile ilgili bir görsel ve proje raporunda detaylı bir anlatıma yer vermiştir.

“İncesu yatağı Ankara civarının en cazibeli ve canlı deresi yatağı olduğu gibi Bend deresi yatağı da insanda aynı tesiri yapar. Kale de, kıyas kabul etmeyen mevkiini bu dereye medyundur. Kale kayalarının Bend deresine doğru sarp inişi bir yabancının sade Ankara’dan değil belki Türkiye’den alabileceği en büyük, unutulamayacak kuvvetli intibalardır. “    (Prof. Hermann Jansen, Ankara İmar Planı Raporu, 1937).

JANSEN’İN BEND DERESİ ve ROMA BENDİ İÇİN ÇİZDİĞİ PROJE (1934) 
Jansen raporun diğer kısımlarında, burada oluşturulacak havuzun hem bir cazibe merkezi olarak kentin bu bölgesinin öne çıkaracağına, hem de toplanan su ile etrafta yapılması planlanan yeşil alanlara sulama sağlanacağına dikkat çekmektedir. Plan üzerinde okunabildiği gibi, bu alan için Bent Deresi boyunca planlanan yeşil banta eklenen bir yüzme havuzu düşünülmüş. Yüzme bilenler ve bilmeyenler için farklı derinliklere sahip olması ve giyinme, soyunma ve güneşlenme alanları, atlama kulesi hatta su kaydırağı ile çağdaş bir havuz için gerekli bütün özellikleri düşünülerek tasarım yapmıştır.


ROMA BENDİ VE YÜZEN İNSANLAR (Fot: Mehmet Arabacı) 
Bu plan Bentderesi ve çevresinin zaman içindeki değişimi iddialı peyzaj çalışmalarını sekteye uğratan ilk neden,  1930 sonlarında başlayan ve 2. Dünya savaşı ile gelen ekonomik sıkıntılar olmuştur. Bunu takip eden yıllarda ise, hızlı bir göç ile Ankara’nın 1950’ler Ulus- Bentderesi ve çevreleyen alan, özellikle Altındağ yamaçları gecekondulara ve çarpık kentleşmeye mahkûm kalmıştır. İlerleyen yıllar, Ankara ve dereleri için daha acı sonuçlar getirmiştir. 
Dere yatağındaki yerleşim hem derelerde kirliliğe, hem de taşkınlarının daha çok insanın canına mal olması ile sonuçlanmıştır.  Bu soruna çözüm olarak, birçok dere yer altına alınmış ve kötü görüntüden ve taşkınlardan önlenmiştir. 
12 EYLÜL 1957 TARİHLİ SEL FELAKETİ (Kaynak: Milliyet Gazetesi)

Derelerin bu şekilde kaybolması, ana hatları ile halen Jansen Planı etrafında şekillenen Ankara’nın kentsel peyzaj ve kamusal alan kurgusunu geçersiz kılmıştır. Bunun yerine çözüm; derelerin üstüne kapatmak değil de dere yataklarını genişleterek eski planda olduğu gibi yeşil peyzaj dokusuyla mesire alanları oluşturabilmektir. Kısa çözümler değil de, uzun vadeli ve akılcı çözümlerle şehri asfalt ve beton yığınlarından kurtararak insanların nefes alabildiği, gelmek için can attığı merkez noktaları oluşturabilmektir. 
Geçmişte insanların yüzmek için geldiği Bent Deresi, şimdilerde dolmuşlara ev sahipliği yapmakta, arka sokaklarında yağmacıların, tinercilerin kol sallayarak gezebildikleri mekânları oluşturmaktadır. Bu bölgelerin de biran önce temizlenerek insanların rahatça gezebildikleri yaya yolları ve bisiklet yollarıyla kendilerini güvende hissede bildikleri alanlar oluşturabilmektir.


ÜSTÜ KAPATILARAK CADDE YAPILAN BENDDERESİ (Fotoğraf ve karşılaştırma: Ahmet Soyak)


ÜSTÜ KAPATILAN BEND DERESİ VE ÜZERİNDE YOK EDİLEN OSMANLI DÖNEMİ KÖPRÜLERİ (Kaynak : Erman Tamur)

Prof. Dr. Mehmet Tunçer: 

*Ankara’da çok sayıda akarsu, çay ve dereler yok edildi, kayboldu. Bu akarsular yeraltından akıyor, ancak kanalizasyon olarak.. Bu dereler, çaylar ile ilgili düzenlemeler yapılabilirdi. Şimdi bakıyoruz. Avrupa'da akarsular, dereler, nehirler, rekreasyon, dinlenme, yürüyüş yada üzerinde gezme amaçlı bir yer olarak kullanılıyor. Ankara’mızda da yapılamaz mı? Burada teknelerle gezilebilinirdi. Üstü açılarak hala rekreasyon amaçlı kullanılabilir..

*Neden Ankara'da sel oluyor. Çünkü her yeri betonlaştırdık. Yağmur suları akacak yer bulamıyor. Anında yeraltı geçitlerine, köprü altlarına doluyor, can ve mal kaybına neden oluyor.. Ankara bir çanak. Kızılay, Kolej ve Mamak gibi bölgeleri hep su basıyor. Neden?? çünkü yukarıda akacak dere, yer bulamıyor. Suyun yüksek kotlardan, yukarı havzadan toplanması lazım. Taşkınlar bu yüzden oluyor. Ekolojik bir planlama gerekiyor. Öncelikle, Ankara için çevre duyarlı ve ekolojik bir planlama gerekiyor.      



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

MEDUSA 'NIN 35. YILI : PATARA / GELEMİŞ TOPLANTISI (29-30-Temmuz 2024)

Değerli çevreci Pamir Yılmaz ın Medusa Tesislerinin Patara’daki 35. Yılı çerçevesinde düzenlenen ve "Patara ÖÇKB ve Gelemiş KAİP" ...