TMMOB MİMARLAR ODASI
CUMHURİYET’İN MİMARİ MİRASI SEMPOZYUMU
26-27.02.2009
CUMHURİYET’İN “MİMARİ MİRASI”NIN PLANLAMA ARACILIĞI İLE KORUNMASI: ANKARA ÖRNEĞİ
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Bu bildiride günümüz Ankara’sında “Cumhuriyet’in Mimari Mirası” nın planlama aracılığı ile korunmasına yönelik olarak yapılan planlama çalışmaları özetlenecek, Cumhuriyet’in “Mimari Mirası” nın korunmasına yönelik olarak “Planlama Aracılığı İle” yapılması gerekli çalışmalar önerilecektir.
Ankara binlerce yıllık birikim sonucu oluşmuş bir kenttir. Ankara ile birlikte düşünülen en önemli iki sembolik öğe “Kale” ve “Çankaya”’dır. Biri tarihi geçmişi, öbürü ise Cumhuriyet Türkiye’sini sembolize eder.
Ankara’da zengin bir kültür birikimi bulunmaktadır ve Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş, modern bir “Başkent” oluşturma idealinin gerçekleştiği kenttir.
Clemens Holzmeister, Ernst Egli, Theodor Post, Hermann Jansen, Martin Wagner, Martin Elsaesser, Bruno Taut, Robert Oerley gibi yabancı mimarlar tasarımcı, eğitimci, danışman, plancı, uygulayıcı olarak üstlendikleri görevlerle genç Cumhuriyet’in mimarlığını kişisel eğilimleri doğrultusunda etkilemişlerdir. Bu dönemde daha çok, Orta Avrupa-Viyana ekolünden ithal edilen anıtsal, klasik biçimciliğe dayalı bir tür yeni-klasikçilik Türkiye mimarlığına egemen olmuştur.
Cumhuriyet Dönemi Mimari Mirası denince Ankara’da özellikle Atatürk Bulvarı üzerindeki kamu yapıları ile Meclis ve Bakanlıklar Binaları akla gelmektedir. Ankara’da koruma altında çoğu anıtsal nitelikte erken Cumhuriyet Dönemi yapıları bulunmaktadır . Bunlardan bazıları şunlardır:
1. Sait Bektimur Evi : (1920’ler/Yenişehir) Irak’ın Ankara’daki ilk elçilik binası olan yapı konut işlevinden sonra bir süre dershane olarak kullanılmış, en son da lokantaya çevrilmiştir. Ulusal Mimarlık Dönemi Özellikleri göstermektedir.
2. Büyük Otel (Hasan Fehmi Ataç Apartmanı) : (1920’ler/Ulus) : Başkent’in Ulus kesiminin ilk görkemli yapılarından olan bina 4 katlıdır.
3. Ankara Palas : (1924-1928/Ulus) Mimar Vedat Tek ve Arif Hikmet Koyuncuoğlu Eseri) : Günümüzde Devlet Konukevi olarak kullanılmaktadır.
4. II. Büyük Millet Meclisi: (1924/Ulus) Mimar Vedat Tek’in eseridir.
5. Ziraat Bankası Lojmanları : (1925-1926/Yenişehir) Yenişehir Adakale’de 5 konut yapısıdır. Mimarı Gulio Mongeri’dir.
6. Etnografya Müzesi : (1925-1927/ Ulus) Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bu anıtsal eseri Halkevleri binası yanındadır ve halen Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır.
7. Halkevi Binası : (1927-1930/ Ulus) Arif Hikmet Koyunoğlu’nun bu anıtsal eseri Etnografya Müzesi yanındadır ve halen Resim Heykel Müzesi olarak kullanılmaktadır. Yarışma ile elde edilmiştir. Atatürk’ün, ilhamını eski Ankara evlerinden almasını öğütlediği Türk odası bu yapının önemli öğelerindendir. Ankara’da beton ilk defa bu binada kullanılmıştır.
8. Çocuk Esirgeme Kurumu (Kira Apartmanı) : (1926 / Ulus): Anafartalar Caddesi üzerinde, kurumun merkez binası yanında yer almaktadır.
9. Gazi Çiftliği İstasyon Binası : (1926 / AOÇ) : İlk ulusal mimarlık üslubu anlayışı ile tasarlanan simetrik yapının mimarı Burhanettin Tuncel’dir.
10. Hariciye Vekâleti : (1927/ Ulus): Arif Hikmet Koyunoğlu’nun anıtsal eseri olan bu yapı sırasıyla Hariciye Vekâleti, sonra Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın hizmetine verilmiştir.
11. Ziraat Bankası : (1926-1929 / Ulus) : İlk ulusal mimarlık döneminin karakteristik yapılarından olan banka binasının mimarı Guilio Mongeri’dir.
12. Musiki Muallim Mektebi : (1927-1929/ Cebeci) Eğitim seferberliğine hız verildiği ilk yıllarda Cumhuriyet’in güzel sanatların müzik dalında bir okul açması, sanata verdiği önemi göstermesi yönünden oldukça anlamlıdır. Mimar Ernst A. Egli’nin yapısı olan bu yapının amacı; batı müziği alanında bilimsel çalışmaların yapılması, yurt ölçeğinde yaygınlaşıp tanınmasını sağlayacak müzik öğretmenlerinin eğitilmesi ve Cumhurbaşkanlığı Orkestrası’na sanatçı yetiştirilmesiydi.
I. Prof. Hermann Jansen Planı (1932)’nda Yenişehir ve Eskişehir
Cumhuriyet’in 1923 tarihinde ilanı ve Ankara’nın başkent oluşu ile özellikle Atatürk Bulvarı üzerinde çoğu anıtsal nitelikte kamu yapıları yapılmaya başlanmıştır. 1925 Yılında hazırlanan Heussler Planı’nda (1/ 4000), Taşhandan İstasyona kadar uzanan kesimde, yol istikamet planı anlayışı içinde bazı planlama kararları verilmiştir.
Şehremini Asaf Bey Döneminde, eski Ankara ve Sıhhiye için Karl Lorcher Planı (1927) hazırlandı, ancak Eski Ankara Planı uygulama olanağı görülmediği gerekçesiyle geri çevrildi.
1928 yılında açılan uluslar arası Ankara Şehri İmar Planı yarışması ile yarışmayı kazanan Prof. Hermann Jansen Planı 1932 yılında uygulamaya konmuştur. Bu planda; verilen en önemli kararlardan biri, eski Ankara’ya pek dokunulmayacağı, eskisinin üstüne değil yanına yeni bir kent kurulması yoluna gidileceği temel kararıdır.
1930 - 1950 yılları arasında, “Yeni Ankara” ’nın eskisi yanında kurulmasıyla kent bütününün tek ana merkezi durumuna giren Ulus ve çevresinde “ Eski Şehir - Yeni Şehir ” bağlantıları boyunca ve eski şehrin yeni kullanışlara komşu bölgelerinde spekülatif baskılar yoğunlaşmış, çeşitli yenilemeler yapılmıştır.
Ankara Kent Kimliği’nin “Erken Cumhuriyet Dönemi Batılılaşması” denilebilecek öğelerini, Atatürk Bulvarı üzerinde ve Yenişehir çevresinde bu günlere kadar gelebilmiş Erken Cumhuriyet Dönemi yapıları ve çevreleri oluşturmaktadır. Jansen 1928 yılında uluslar arası Ankara İmar Planı yarışmasıyla birinciliği kazandıktan sonra, alınan en önemli kararlardan biri, “eski şehrin korunması” ve “yeni şehrin planlanması”dır. “Yenişehir”; Cumhuriyet fikrinin ve uluslararası düzeyde Atatürk’ün yeni bir Başkent oluşturma olgusunun en önemli göstergelerinden biridir.
Fotoğraf 1. Yenişehir: Cumhuriyet’in Kentsel ve Mimari Mirası (Kaynak: M. Tunçer Arşivi)
Yenişehir, ağırlıklı olarak Ulus’tan Çankaya’ya doğru açılan Atatürk Bulvarı üzerinde yer seçen ve Cumhuriyet’in ideallerini simgeleyen kamu yapıları, eğitim yapıları, sağlık yapıları, finans yapıları ve diğerleri ile binlerce yıllık Eski Ankara’nın terk edilerek yeni bir “Kent Kimliği” yaratılmasına sahne olmuştur.
Yenişehir çevresinde kamusal, ticari ve konut yapıları yer seçmiş, özellikle “Saraçoğlu Mahallesi” ve “Bakanlıklar Kartiyesi” ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Külliyesi ile yepyeni ve modern bir kimlik kazanmıştır. Jansen Planı, bazı değişikliklerle de olsa 1950 ‘lere kadar Ankara ‘ nın gelişmesini yönlendirmiştir. Geniş yeşil alanlara sahip, düşük yoğunluklu caddelerin (özellikle Atatürk Bulvarı) özenle yapılmış kurumsal binaların sıralandığı, temiz, çağdaş görünümlü bir kent ortaya çıkmıştır . Prof. Jansen, 1938 yılı sonuna kadar AŞİM danışmanı olarak kaldı. Bu plan uygulanırken, ekonomide devletçilik politikası, siyasal yaşamda ise tek parti rejimi benimsenmiştir.
Jansen Planı, bazı değişikliklerle de olsa 1950 ‘lere kadar Ankara ‘ nın gelişmesini yönlendirmiştir. Geniş yeşil alanlara sahip, düşük yoğunluklu caddelerin (özellikle Atatürk Bulvarı) özenle yapılmış kurumsal binaların sıralandığı, temiz, çağdaş görünümlü bir kent ortaya çıkmıştır .
Günümüzde, Saraçoğlu Mahallesi, Bakanlık yapılarının bir kısmı ve TBMM taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, Yenişehir kesimini oluşturan ve konut ağırlıklı pek çok yapı ile Bulvar üzerindeki 3-4 katlı ticari+büro yapılarının hemen tümü korunamayarak yıkılmış ve çok katlı olarak yenilenmiştir. Bu yenilenmenin temelinde, yıkıp çok katlı yapma isteği ve arsa spekülasyonu yatmaktadır.
Plan 1. Prof. Hermann Jansen’in Ankara Umumi Planı (Kaynak: M. Tunçer Arşivi)
Jansen Hermann 1869 Aachen doğumlu.1945 Berlin ölümü
Ankaranın ilk nazım planı yarışma sonunda kazanarak Türkiyeye gelen şehircilik uzmanı,
Plan 1932 onaylanıp,1934 uygulamaya kondu.
Başkent olduktan sonra, Ankara'nın temelden çatıya kadar kurulması için çeşitli yollar aranır. Sonunda uluslararası bir proje yarışması açılır. Gelen planları Mustafa Kemal'in de incelediği bu yarışmayı ünlü Alman Mimar Prof. Jansen kazanır.
Jansen, bu adı var kendi yok Anadolu kasabasından çağdaş bir başkent yaratmak için sonsuz bir heyecanla kolları sıvar. Hiç durmadan yinelediği bir söz vardır. "Yepyeni bir şehir kuracaksınız, dünyaya yepyeni ve çok güzel bir örnek vereceksiniz" ve hemen ardından ekler:
"Biliyorsunuz, Avrupa şehirlerinin hemen hepsi motor'dan önce yapılmıştır. Motor eski nizamları ve anlayışları altüst etti. Ben size şehircilik sanatının son sözlerini getiriyorum."
Hermann Jansen'in dilinden düşürmediği "şehircilik sanatının son sözlerinde", otomobiller için ayrılmış çok geniş bir cadde, bu caddeye açılacak ve her biri caddeyi bir bloğa bağlayacak yan yollar vardır. Geriye doğru yapılacak ve kapıları caddeye değil, yan yollara açılacak evler, apartmanlar vardır. Tüm Ankara'da, bir-birinin altından üstünden geçirileceği için, üzerinde hiçbir trafik memurunun bulunmayacağı ve trafiğin düzen içinde akacağı çok işlek yollar vardır. Arka taraflarda, hızla gelen arabaların bu hızını kesecek dönemeçler vardır. Yollar boyunca dikilecek ağaçlar vardır. En önemlisi, son şehircilik anlayışı gereği, yalnızca dört katlı meskenler vardır.
Hemen belirtilmelidir ki, bu plan en çok üçyüz bin nüfusa ulaşabileceği öngörülmüş olan bir kent için hazırlanmıştır. Temel strateji olarak, Kızılay meydanında kesişen iki aks üzerinde kentin gelişimi düşünülmüştür. Nüfusun milyonları aştığı günümüzde bu aks görevini yapamamakta, trafiği başka kanallara çekecek çevre yollarının düşünülmemiş olmasının güçlüğü yaşanmaktadır.
Jansen Planı Çankaya-Telsizler doğrultusunda bir gelişmeyi esas alan, bugünkü Gar Binası'nın arkasında bir sanayi bölgesi düşünen, Gar binasını DTCF'nin karşısına, havaalanını da Tandoğan Meydanı'na oturtan bir plandı. Bu planda tüm devlet daireleri bugünkü yerinde bulunuyor ve bu dairelerin çok yakınında üçbin memur için düşünülen evler yer alıyordu. Ayrıca bugünkü Güvenpark'tan başlayan ve Meclis'e kadar uzanan alan, üniversitelerin, bilim ve kültür kuruluşlarının bulunacağı bir merkez olarak düşünülüyordu. TBMM bugünkü yerindeydi. Jansen Planı, bütün iyi niyete karşın, tam olarak uygulanamamış bir plan olarak kaldı. Ama Ankara'nın önemli merkezleri bu süreç içinde anıtlarla süslendi.
www.cankaya-bld.gov.tr
II. Nihat Yücel ve Raşit Uybadin Plan Kararları (1957)
II.1. Ulus ve Kızılay Ticaret Merkezleri
Ankara nüfusunun hızlı artışı, plan kararlarının yaptırımlar getirememesi, hızlı artan iç göçlerin baskısı ile kentin gelişmesi kontrol edilememiş ve daha 1950’ lerin başında Jansen planının öngördüğü 300 000 kişilik nüfus hedefi aşılmıştır.
Planların çeşitli şekillerde yorumlanması, parça parça ele alınması ve devamlı değişikliklere uğramasına neden olmuştur. Ankara kentinin ikinci kez planını elde etmek üzere 1953 yılında İmar Komisyonu toplanarak yarışma dökümanını hazırlamıştır. 1954 ‘te açılan uluslararası yarışma jürisinde, Patrick Abercrombi, Luigi Picoinato gibi İkinci Dünya Savaşı sonrası şehir plancılığının ünlü isimleri yer almıştır. Birinciliği kazanan Nihat Yücel ve Raşit Uybadin tarafından hazırlanan ve 5720 hektarlık bir alanı kapsayan Ankara İmar Planı 1957 tarihinde onanarak yürürlüğe girmiştir.
Bu planla, hedef yılı olan 2006 yılında 750 bin nüfusa yönelik olarak Ankara’da çok geniş alanlar planlanmıştır. Bu dönemde artık Kızılay yeni bir merkez olarak ortaya çıkmıştır ve Ankara’nın “Modern / Çağdaş Kent Kimliği” nin bir göstergesi olarak mimari örneklerin sergilendiği bir arena haline gelmiştir.
Konut konusunda oluşan piyasa koşulları siyasal süreç ve plancılar üstünde önemli baskılar doğurmuştur. Jansen‘ in “Bahçelievler” düzenine göre kurmuş olduğu parselasyon ve yol düzeni içinde çok katı yapılaşmaya olanak tanınmıştır. Bunun sonucunda çok hızlı bir yıkım süreci ortaya çıkmış, bahçelievlerin yerini yüksek yoğunluklu apartmanlar almıştır. Bu gelişme şehrin yol ve altyapılarının yetersizliğine neden olmuş, sosyal tesisler yetersiz hale gelmiştir.
1957 Planı’nda “Merkez Ticaret Bölgeleri ve Protokol Sahası” başlıklı bölümde şu ibare göze çarpmaktadır;
“Şehrin ticaret sitesi; bugün Ulus Meydanı ve Saman Pazarı Semtleri ile bunları birbirine bağlıyan Anafartalar Caddesi Üzerinde toplanmıştır. Ulus’tan Yıldırım Bayazıt semti istikametinde büyük ticarethaneler ve bürolar şeklinde yeni bir inkişaf başlamıştır. Bu merkezden başka son seneler zarfında Kızılay civarında da bir ticaret bölgesi teessüs etmeğe başlamış bulunmaktadır. Bu kısımda mevcut ikametgâhlar, yerlerini yavaş yavaş büro ve ticarethanelere terk etmek mecburiyetinde kalmaktadır. Zamanla burası ekseriyetle bürolar, eğlence yerleri, lokanta, gazinolar ve perakendeci ticarethanelerle daha kesifleşecektir. Ulus değişmeyecek, esas merkez olarak kalmakta ve gelişmekte devam edecektir . ”
Plan raporunda da belirtildiği gibi, 1950’li yılların sonlarına doğru Yenişehir’in gelişmesi hızlanmıştır. Bu kesimde var olan 3-4 katlı erken Cumhuriyet Dönemi yapılaşması yıkılarak önce 5-6 katlı daha sonra da 8-10 katlı olarak yenilenme süreci başlamıştır . Ancak, Ulus’un şehrin ana merkezi iş alanı olarak ele alındığı ve gelişeceği belirtilmektedir.
Fotoğraf 2: Yenişehir 1960’lı Yıllarda (Foto: Sami Güner)
Kaynak: düş hekimi Yalçın Ergir'den alınmıştır. http://www.ergir.com
“Esasen imar plânı programında hâl binası, Posta caddesi, Sanayi caddesi ve Karaoğlan arasında kalan kısım yeniden etüd edilerek burada yapılacak dükkânlar ve bürolar tahakkuk etmek üzeredir. …Bu bölgeler için şimdiden bir teklif yapmak doğru değildir….Bu bölgeler halen eski ve çok bakımsız ikametgâhlardan müteşekkildir. Şehrin merkezinde olması dolayısile yerleri çok kıymetli, buna mukabil kullanılmasından dolayı elde edilen kazanç kıyas kabul etmeyecek derecede düşüktür. Bu kısımların ıslahı yoluna gidilmezse; buralara zamanla hurdacılar, tamirhaneler, ve depolar plansız olarak nüfuz edeceğinden, ileride islahı imkânsız bir çirkinlik ve Belediye hizmetleri için büyük bir müşkülat meydana çıkaracaktır. Bu bölgeleri çevreleyen yolların üzerinde bir çok yeni binalar yapılmıştır. Bu binalar aşağı yukarı bir tahta perde şeklinde bu sefaleti gizlemekte ve gözden kaybetmektedir.”
1957 Planı’nda Ulus’ta Posta Caddesi, Sanayi Caddesi ve Karaoğlan Çarşısı kesimlerinin yenilemesi önemli bir sorun olarak ele alınmıştır. Atatürk Bulvarı’na alternatif bir ulaşım aksı oluşturmak amacı ile Sulu Han üzerinden geçen bir ana ulaşım aksı planlanmışsa da, Sulu Han’ın tescil edilmesi ve koruma altına alınarak restore edilmesi ile uygulanamamıştır. Ancak bu kesimin kuzeyi büyük ölçekli kamu yapıları ile yenilenmiş (PTT, MEB, MSB vd) tarihsel doku tamamen yok olmuştur. Güneyde Sanayi Caddesi’nin doğu kesimlerinde yenileme yapılamadığından 1957 Planı Raporunda ifade edilen “Çöküntü Bölgesi” niteliği kazanmıştır.
“Fakat işin hakikati meydandadır. Prof. Jansen’in Protokol Sahasına da giren bu bölgeler maalesef o zamandan beri doğru dürüst muhafaza edilmemiştir. Bu yüzden karşımızda ak yüzlü temiz yollu pis kokmayan bir âsarıâtika göreceğimiz yerde, bir mezbele ile karşılaşmaktayız. Mamafih bu hususta çok geç kalınmış değildir. Numaralanmamış bölgelerde bilhassa Samanpazarı ve Cebeci’nin güneyindeki Eskişehir, Kaleiçi ve Kale civarı icap ed erse Hükümet yardımı ile dahi olsa muhakkak ele alınmalı ve eski karakterini bozmadan yabancılara göğsümüzü kabartarak göstereceğimiz canlı bir müze haline sokulmalıdır ”.
1957 Planı Raporu, Protokol Sahası’nın korunmasını yeterli bulmamakta, bu kesimin kamusal desteklerle ele alınarak ve “eski karakterini bozmadan”, “canlı bir müze” haline sokulmasını önermektedir. Ancak, Plan Raporu’nda “Cumhuriyet Dönemi” mimarisi, anıtsal yapıları ve mahalle dokularının korunmasına yönelik herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Özellikle 1960 “Kat Rejimi” planlarının uygulamaya konması ve “Kat Mülkiyeti Kanunu” nun çıkarılması, yıkılıp çok katlı yenilenmelerde müteahhit düzeninin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamıştır.
II.2. Devlet Mahallesi ve Diğer Resmi Binalar
“Halen Vekâletlerin bir ikisi müstesna hepsi toplu halde kendi ismiyle anılan bu semttedir. Büyük Millet Meclisi binası da bu manzumeyi tamamlamaktadır. Muhtelif Vekâletlerin günden güne artan iş hacimleri ve ihtiyaçları dolayısile saha kâfi gelmediğinden, şehrin muhtelif yerlerine dağılmış bir şekilde ek binalarda çalışmakta olan umum müdürlükler v.s. idari bürolar sıkıntılı bir durum yaratmaktadır. Memleketimizde günden güne artan iş hacminin meydana getirdiği ihtiyacın bu şekilde şehrin her tarafına gelişigüzel dağılmakta olan binalarla karşılanamayacağı ve küçümsenmeyecek bir şekilde mesken sıkıntısına sebep olduğu aşikârdır. Bunun için halen Erkânı Harbiye ve Milli Müdafaa Vekâletinin güneyinde ve Meclisin batısında bulunan ve hazineye ait bulunan bir arazi parçası Devlet mahallesinin inkişafına tahsis edilmiştir. Ankara’nın en mühim ihtiyaçlarından biri de Belediye Sarayıdır. Halen birkaç binada dağınık bir şekilde çalışmakta olan Belediye teşkilâtını bir araya getirecek çapta ve Ankara’ya yakışacak efsafta bir bina esasen mevcuttur. Bu da yeni Büyük Millet Meclisi’nin ikmâlinden sonra boşalacak olan eski Meclis binasıdır. Mevkii bakımından da fevkâlade müsait olan bu tarihi bina Belediyeye devredilirse Ankara’ya çok büyük bir kazanç olur” .
1957 Planı’nda bir ikisi hariç Bakanlıkların kendi adıyla anılan semtte bulunduğu, kentin çeşitli yerlerine dağınık olan ek binaları da bir araya toplanması önerilmektedir. Yeni TBMM’nin açılmasından sonra eski Meclis binasının Belediye’ye devir edilerek “Belediye Sarayı” olarak kullanılması düşünülmüştür. Bakanlıkların bir araya getirilmesi ile konut sorunu doğacağı düşünülerek, Yücel-Uybadin Planı’nda Meclis’in batısında bir alan “Devlet Mahallesi” olarak planlanmıştır. Aşırı nüfus artışları ve plan uygulama araçlarındaki yetersizliklere bağlı olarak, kentin sağlıklı gelişimi bu planla da denetlenememiştir.
Bölge Kat Nizamı Planı’nda; 1957 planındaki yoğunluklar arttırılmış, özellikle Ulus’ta tarihi çevreye uygun olmayan gabariler (yer yer 6-8 kat) verilerek, küçük tapulama parselleri birleştirilmiş ve taban alanları arttırılmıştır. Bu plan uygulamaları ile hem Yenişehir hem de Ulus kesiminde Cumhuriyet mimari mirası olarak korunması gerekli ancak koruma altına alınmamış birçok yapı yıkılarak çok katlı olarak yenilenmiştir.
Yenişehir (Kızılay) de 1970’li yıllardan buyana hızlı bir yenilenme süreci içine girmiş, Jansen döneminden buyana oluşan doku, bu süreç içinde kentsel sivil mimari örnekleri ile birlikte yok olmuştur. Yenilenme süreci içinde Kızılay Merkezi İş Alanı’na (MİA) yaklaşık 600 000 m2 alanın ilave olduğu hesaplanmaktadır. Öncelikle kent merkezi ve yoğun yerleşik alanlara sunulması gereken kentsel kamu yatırım ve kaynakları, çoğunluğun aleyhine, kentin spekülasyon ve rant amaçlı yerleşime açılan kesimlerine aktarılmakta, kent merkezinde ve yerleşik alanlarda kentsel kalite düşmekte ve çöküntüleşme süreci yaşanmaktadır. Böylece, birçok şehirde olduğu gibi Ankara’da da Cumhuriyet’in “Mimari Mirası” da savurganca yok edilmiş ve edilmeye devam etmektedir.
II.3. Cumhuriyet Mimari Mirası’nın Yok Edilmesine Bazı Güncel Örnekler
II.3.1. Körfez Lokantası
Eşref Özand evi olarak inşa edilen ve Körfez Lokantası olarak son dönem anılarında yer alan yapının yıkım süreci bir yapının tescil edilmesine rağmen korunamamasına iyi bir örnektir.
“... Erken dönem Cumhuriyet yapılarından olduğu,19.04.1996 gün ve 428 sayılı ilke kararlarına göre incelendiği, söz konusu yapının günümüze kalmış nadir örneklerden olduğu ve yapı + yol ilişkisi açısından bir dönemin planlama yaklaşımının göstergesi olduğundan, ayrıca çaprazında bulunan 1062 ada 2 parseldeki tescilli yapıya ( Şimdi ki Mado Pastanesi) ve parseline bitişik olduğundan bu yapı ile birlikte çevreyi tamamlayıcı niteliği bulunduğundan özgün hale getirilerek 1062 ada 8 parseldeki yapının tescil edilmesine .”
Bugün bu kararı geçersiz kılan ise, sahiplerinin 2 katlı “Eşref Özand Evi” yerine, 8 katlı “Özand Ticaret Merkezi” yapabilmek için 1997 yılında başlattıkları “hukuki (!)” süreçtir. Bu hukuki mücadelenin sonunda kazanan ise, biri sekize katlayan “Özand Ticaret Merkezi” rantı iken, kaybeden kentimizin oluşması sürekli engellenen kimliği ve hafızası olmuştur.
Koruma Kurulu kararının bozulma gerekçesi “....içinde bulunduğu yakın çevre veya taşıdığı özellikler bakımından ‘Korunması gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ tanımına uygun nitelikte olmadığıdır. Bu alıntı, yapının döneminin mimari özelliklerini yansıtan bir örnek olmadığı, sıradan (!) bir yapı olduğu anlamına gelmektedir. Körfez Lokantası’na ev sahipliği yapan bu yapının, 70 yıllık sürekliliği ve hafızalarımızdaki yeri bu sıradanlığı aşmaya yetmemiş, benzer şekilde Milka’da, Bulvar Palas’da, Kızılay Binasında, Gölbaşı Sinemasında yetmediği gibi yıkılmıştır. Mimarlar Odası açıklamasında ; “..bir yapının kent ve kentliyle olan ilişkisini doğru değerlendirebilecek hukuki süreçler oluşturabilmek için hafızamızın ve kimliğimizin daha ne kadarını kurban etmemiz gerekecek? diye sormaktadır.
II.3.2. Havagazı ve Elektrik Tesisleri
Birkaç on yıldır Başkent Ankara’da tarihsel/kültürel ve doğal çevrelerimiz rant uğruna katledilmektedir. Özellikle Cumhuriyet Dönemi yapılarının yıkımına yönelik uygulamalar dikkat çekicidir. Bu tahribatın, son örneği Cumhuriyetimizin gelişme, kalkınma ve çağdaşlaşma, uygar bir ülke olma hayallerinin somut örneklerinden olan “Havagazı Fabrikası” nın yıkımıdır .
Havagazı Fabrikası 1957 Yücel-Uybadin Nazım İmar Planı Raporunda aşağıdaki şekilde yer almaktadır;
“Elektrik ve havagazı tesislerinin bugünkü yerinden kaldırılması meselesi zaman, zaman mevzubahis olmuştur. Fabrikaların durumu yakından tetkik edildiği zaman bu işin ne kadar müşkül ve masraflı olduğu görülür. Bugünkü vaziyetin, ihtiyacı karşılamamasına rağmen imkânsızlıklar yüzünden herhangi bir ilave ve tadilata fırsat bulunmamaktadır. Bu sebeple, müstakbel inkişaflarda azami tasarruf yoluna gitmek lazım gelecektir. Bu da, tesisleri olduğu yerde muhafaza etmekle kabildir. Ancak, fabrikaların bu günkü sahası havagazı tesisleri bakımından, ancak gelecekteki beş senelik bir ihtiyacı karşılamaya müsaittir. Bu müddetin hitamında havagazı tesislerinin yeni bir sahaya nakli icap edecektir. Fabrika ile yapılan temaslarda bu tevsi için en az 10 Ha.lık bir sahaya ihtiyaç olacağı anlaşılmıştır….Yeni havagazı fabrikası için idarece iki yer düşünülmektedir. Kayaş ve Güvercinlik civarı..”
1929 yılında yapılan ve 61 yıl hizmet verip kapandıktan sonra harabeye dönüşen Maltepe Havagazı Fabrikası ve Elektrik Santrali’nin yıkılacağı haberlerinin çıkması, başta TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi olmak üzere, büyük eleştirilerle karşılanmıştı.
Maltepe Havagazı Fabrikası, 1991 yılında alınan Yüksek Kurul kararı ve daha sonra açılan tüm karşıt davalara son veren Danıştay’ın 1993 yılında aldığı bir kararla kesinleşen “Yerinde Korunması” gerekli “Sanayi Arkeolojisi” niteliği taşıyan bir kültür mirası sıfatını kazanmıştır . Ancak, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından bu kararlar yok sayılmış ve adı geçen yapıların koruma zırhı kaldırılarak yıkım kararı alınabilmiştir. Fabrika 14-15.06.2006 tarihinde gözlerden uzak olabilmek amacı ile gece yarısı yıkılmıştır.
…”Ülkemizde Atatürk’ün deyimiyle ‘çağdaş medeniyet düzeyine’ ulaşamamış toplumsal eğitim ve kültür seviyesi, kültür mirasımızın yeterince takdir edilmesini engellemekte, Havagazı Fabrikası gibi harap duruma düşmüş ama değerli bir endüstri mirasının da ‘halkın seçtiği Belediye yönetimince’ elden çıkarılmak istenmesine yol açabilmektedir. Toplumumuzun sivil örgütlenme, uzlaşı ve kurumsal işbirliği kültürünün eksik olması da, böyle bir yapının doğru zamanda onarılması, korunması ve değerlendirilmesine yönelik proje uygulamalarının hayata geçmesini engellemiş, bizi bugünlere getirmiştir. Koruma Kurulu olarak bu yaralara tuz basmak yerine, bu kültür varlığının DOĞRU ŞEKİLDE, uzmanlarının bilimsel katkılarıyla ve hukuki – demokratik süreçler izlenerek değerlendirilmesi için çözüm olacak kararlar üretmenizi bekliyoruz… ”
Fotoğraf 3: Ankara Havagazı Fabrikası Yıkımı
(Kaynak . http://www.ntvmsnbc.com/news/376729.asp)
Çağdaş ve medeni ülkelerde bu tür “Tarihsel/Kültürel Değerler”, “Sanayi Devrimi Ürünleri”, “Kentsel Anı Noktaları”, ‘özenle korunup, onarılmakta, gerekli ise yeni kullanımlar verilmekte ve çağdaş yaşama yeniden katılmaktadır.
1964 yılında ülkemizin de katıldığı “VENEDİK TÜZÜĞÜ” ilkeleri de bunu gerektirmektedir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa göre de bu tür yapılar korunması gerekmektedir. Çünkü bu tür yapılar Cumhuriyet’in kalkınma hamlesini, azmini, o dönemin zorlukları içinde neler başarılabileceğini göstermektedir.
II.3.3. Ulus Tarihi Kent Merkezi
1980 yılında, Ankara Ulus Tarihi Kent Merkezi ve yakın çevresinde 150 hektarlık bir alan içindeki tüm nazım ve uygulama imar planlarının yürürlüğü durdurulmuş ve yeni bir koruma amaçlı imar planı yapımına karar verilmiştir .
Bu karar ile Ankara’da I. derece, II. derece ve III. derece kentsel ve arkeolojik sit alan sınırları, tarihi ticari bölge ve etkileme geçiş alanları belirlenmiş ve “Geçit Dönemi Koruma Geliştirme Planı” onaylanmıştır . Bu karar eki listede, Osmanlı dönemi yapıları ve Cumhuriyet mirası anıtsal yapılar ağırlıkta olmak üzere özellikle Atatürk Bulvarı (Bankalar Cad.) üzerindeki yapılar koruma altına alınmıştır.
Sit kararı alınması, 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu Madde 17’si uyarınca bu alanlarda yürürlükte olan imar planları uygulamasını durdurmakta ve bu alanlarda “Koruma Amaçlı İmar Planlarının” yapılması yükümlülüğünü belediyelere vermektedir.
Büyükşehir Belediyesi tarafından 1986 tarihinde açılan “Ulus Tarihi Kent Merkezi Çevre Düzenleme Yarışması” sonucunda yarışmada birinciliği kazanan Prof. Dr. Raci Bademli başkanlığındaki ODTÜ Proje Ekibi ile yapılan sözleşme gereğince “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı” hazırlanmıştır. Ankara Ulus Tarihi Merkezi’nin korunmasına yönelik olarak düzenlenen ve o dönemde bir “Çevre Düzenleme” projesi olarak nitelendirilen ulusal yarışma, ülkesel ölçekte kısmen uygulanma olanağı bulabilmiş nadir projeler arasında anılmaktadır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından 2006 yılında hazırlanan “Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı 1/5000 Ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı” ve “1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planları” ve eki Plan Notları, Ulus’taki Cumhuriyet mimari mirasının özellikle 1960’larda yarışma ile elde edilenlerin bir kısmını ortadan kaldırmaya yönelik kararlar içermektedir.
5366 Sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği”nin amaç bölümünde;
“…yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore…" edilmesine ilişkin usulleri belirlemektedir.
Ankara Büyükşehir Belediyesi 15.07.2005 tarihinde, 5366 Sayılı Kanun uyarınca, Ulus’un da içerisinde bulunduğu Ankara Tarihi Kent Merkezi’ni “Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı” olarak ilan etmiştir.
Yenileme alanı sınırı belirlenirken;
1. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Ankara Bölge Kurulu’nun 954 Sayılı Kararı ile uygun bulunan “Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma-Islah İmar Planı” ile
2. Gene aynı Kurulun 9280 sayılı Kararı ile uygun bulunan “Ankara Eski Kent Dokusunun Planlanması, Sağlıklaştırılması ve Koruması Projesi” nin,
Plan onama sınırları, “Yenileme Alanı Sınırı” olarak kabul edilmiş ve bu sınır Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilmiştir .
1/5000 ve 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planları’nın amacı; “Tarihi Kent Merkezi’ndeki işlevsizleşme ve çöküntüleşme sorunlarına planlama yaklaşımı içinde çözüm yolları geliştirmektir. Bu kapsamda, bölgenin ticari, turistik ve kültürel gelişimine uygun olarak restore ve yeniden inşa edilmesi yoluyla konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının ve bu amaçlara uygun yeni ulaşım kararlarının oluşturulması hedeflenmektedir”. (Plan 2)
“Taşhan Kapalı Çarşı” alanı yapılması planlanan alanda “İşlevsizleşme” ve Çöküntüleşme” sorunları yaşanmadığı, aksine Ulus merkezinin en canlı ve yaşayan kesimi olduğu gözlemlenmektedir. Bu nedenle; büyük bir ekonomik kayba, kentsel bellek kaybına, Cumhuriyet mimari mirasının yıkımına, çalışanların ve kiracıların işsiz kalma gibi büyük sosyal sorunlara neden olacağı açık olan bu “Özel Proje Alanı”, açılan davalar sonucu hukuken de uygun bulunmamış ve Ulus Planı’na yürütmeyi durdurma kararı verilmiştir .
II.3.3.1. Ulus İşhanı ve Beden Terbiyesi Binası
Ulus İş Hanı ve Beden Terbiyesi Binası , Anafartalar Çarşısı ve Gümrük Müsteşarlığı Binası ile Ulus Sebze Hali ; “Ulus Meydanı Ve Yakın Çevresi Özel Proje Alanı” nda kalmaktadır. 5862 Ada 1 Parseldeki Ulus İşhanı, Planda korunmuş ve Turistik Tesis İşlevi verilmiştir. 5862 Ada 1 Parsel Planda Y 45 envanter numarası ile tescillenmiştir. Yapının bütününü oluşturan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü binası ise tescillenmemiş ve koruma altına alınmamıştır.
Ancak, süresinde yapılan itirazlar Ankara BŞB Meclisi’nin 17.08.2007 Tarih ve 2127 Sayılı Kararı ile reddedilmiş ve yürütmenin durdurulması ve iptali talebi ile bu dava açılmıştır.
Fotoğraf 4. Ulus İşhanı Kuzey Avlusu
(Kaynak : http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=1480)
T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü tarafından 1952 yılında düzenlenen “İş Hanı ve Ulus
Meydanının Düzenlenmesi’’ konulu proje yarışması müellifleri dönemin tanınmış mimarları
Orhan Bozkurt, Orhan Bolak ve Gazanfer Beken ‘dir.
Ankara kentinin belleğinde önemli bir yere sahip olan yapı kompleksi, 1952–1953 yılları arasında Emekli Sandığı’nın İş hanı ve Ulus Meydanı’nın düzenlenmesi için açtığı yarışma sonucunda elde edilmiştir. 1927 yılında yapılan ve Ulus Meydanı’nın simgesi Zafer Anıtı (Atlı Atatürk heykeli) ve 1950’li yıllarda yapılan bu yapılar ile Ulus Meydanı, “Meydan” kimliğini kazanmıştır .
Ulus İş Hanı, Erken Cumhuriyet’in ulusal ve uluslararası mimarlık üsluplarından sonra 1950’ler mimarlığının modern çizgisini temsil eden simge yapılardan birisidir. Bu dönemde giderek aratan yeni ticari büro ve alışveriş mekânı gereksinimlerini karşılamak amacıyla inşa edilmiştir.
Yapının, üç tarafındaki yolların da yarattığı karmaşık kentsel çevreye karşın, sokaklarla ve Meydan ile kurduğu ilişki, yüksek büro bloğunun hafif gerilimli düzenlenişi gibi özellikleri ile Cumhuriyet Dönemi mimarlık tarihi değerlendirmelerinde önemli bir belge niteliği taşımaktadır. Aynı zamanda yoğun ve aktif olarak kullanımının sağladığı ekonomik değer de göz ardı edilmemelidir.
Çarşı kompleksinde yer alan diğer yapılarla birlikte Ulus İş Hanı önemli bir anı değeri de taşımaktadır. Bu yapı da, yukarıda söz edilen bütün bu özellikleri ile yapı taşınmaz kültür varlığı olarak değerlendirilmeli ve mimarlık tarihimizin önemli örneklerinden birisi olarak korunmalıdır. Mimari olarak aynı anda yarışma ile elde edilmiş ve birbirinin tamamlayıcısı olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Binası ile yanındaki, Ulus iş merkezi yapılarından birinin koruma altına alınarak diğerinin yıkılması anlamsızdır. Tescilli olmamasına rağmen, korunması gerekli yapıların koruma alanında önemli bir yere sahip kamu kurumu niteliğindeki yapıların yıkımı hem ekonomik açıdan hem de kent tarihindeki yeri açısından doğru bulunmamaktadır.
Üç bir tarafındaki yolların, dolayısıyla yakın kentsel çevresinin oldukça zor ve karmaşık verilerine rağmen; oluşturduğu iç avlular, sokaklarla kurduğu ilişki, Meydan’a, Heykel’e karşı tavrı, yüksek büro bloğunun hafif gerilimli yapısı ve benzeri unsurlar yapıya adeta bir ‘Kentsel Yapı’ statüsü kazandırmaktadır. Yapı, yakınçağ mimarlık tarihimiz açısından son derece önemli düzeyde bir belge değerine sahiptir. Aynı zamanda halen aktif bir şekilde kullanılması dolayısıyla işlevseldir ve ekonomik değeri vardır.
“Son 50 yılın Ankara’sında yaşayıp da bu çarşı kompleksinde yer alan Mişmiş Kuruyemişin sakızlı, fıstıklı dondurmasını, Akman bozasını bilmeyen herhalde çok az insan vardır. Bütün bunlar yapının ciddi bir anı değerine sahip olduğunun işaretleridir.”
Kısacası 50 yıldır yukarıda bahsedilen 2 yapıdan daha çok Ulus Meydanı’nı ‘Meydan’ yapan bu yapı, bir kültür varlığıdır ve özenle korunmayı hak etmektedir.
Plan 2. Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı İçinde Ulus Meydanı Çevresi (1/2000 Ölçekten Küçültülmüştür) (Kaynak: M. Tunçer Arşivi)
II.3.3.2. Anafartalar Çarşısı Ve Gümrük Müsteşarlığı Binası (1967)
Ankara İmar ve Emlak İşletmesi T.A.Ş.tarafından 1967
yılında düzenlenen mimari proje yarışması sonucunda elde
edilen projenin müellifleri dönemin tanınmış mimarlarından
Ferzan Baydar, Affan Kırımlı, Tayfur Şahbaz’dır.
Çarşı yapıları, Hisarönü Caddesi üzerinde özel bir konuma
sahiptir. Çarşı-İşhanı bloğu ile Büro binasının yalın ve kübik
özellikleri, henüz çok yeni bir uygulama olan giydirme
cephe malzeme ve teknolojileri ile yapıldığı dönemin
tasarım anlayışını yansıtan bir belge niteliği taşımaktadır.
Fotoğraf 5: Yıkılmak İstenen Anafartalar Çarşısı
ve Gümrük Müsteşarlığı Binası (Kaynak : http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=1480)
Aynı zamanda Ankara’nın ilk yürüyen merdivenin de bu yapıda bulunması anı değerini de güçlendirir. Binanın önemini artıran bir diğer özelliği ise ekonomik değeridir. Bu özellikleri ile Ulus Meydanı’ndaki “Cumhuriyet Mimari Mirası” olarak korunması gereken yapılar arasında yer almalıdır.
Gerek Çarşı/İşhanı Bloğunun, gerekse yüksek Büro Binasının sade kübik yapıları, katıksız Mies Vander Rohe’vari tavırları, gerek o dönem için çok yeni olan alüminyum giydirme cephe malzeme ve teknolojileri ile döneminin tasarım anlayışını ustaca yansıtan birer belge niteliğindedir. Anafartalar Çarşısı da dönemin modern mimari anlayışını temsil etmekte ve Ulus Meydanı’nı ‘Meydan’ yapan bu yapı, bir kültür varlığıdır ve özenle korunmayı hak etmektedir.
II.3.3.3. Ulus Sebze Hali (Ankara Hali) (1937)
Arsa alanı 3.086,00 m2 olup, üzerinde 32,00 m2 ve 64,00 m2 büyüklüklerinde 44 adet bağımsız bölüm numaralı toplam 1440,00 m2 kapalı alana sahip dükkânlar ile orta sergi olarak ifade edilen Halin orta kısmında 14 adet, 8 m2’lik üstü kapalı, yanları açık olan, toplam alanı 112,00 m2 yarı kapalı alan mevcuttur.
Hal Binası ünlü Avusturyalı mimar Robert Oerley’nin tasarımıdır. Viyana’da çok sayıda dikkate değer binası bulunmaktadır. Yapım gereksinmesinin özellikle yeni başkent Ankara’da hızla artması, buna karşılık mimar sayısının yeterli olmaması nedeniyle 1927’den sonra yeniden bir yabancı mimarlar egemenliği dönemi başlar.
1929 Tahtakale yangını sonrasında açılan Posta Caddesi’nin Doğu ucundaki yapı, 1937 yılında Robert Oerley tarafından tasarlanmış ve uygulanmıştır. Dolayısıyla 77 yıldır bütün Ankara halkının ucuz alışveriş yapabildiği, Ulus’u ‘Ulus’ yapan ve ticaret canlılığını artıran Hal Binası her şeyden önce işlevsellik değerine sahiptir. Posta Caddesi’nin doğu ucundaki yapı, Hal Binası etkileyici lineer düzeni, betonarme teknolojisinin henüz çok yeni olduğu bir dönem olmasına karşın geniş betonarme saçakları ile 80 yıl öncesinin tasarım anlayışını Fotoğraf 6: Ulus Sebze Hali
(Kaynak : http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=1480)
yansıtan yapı önemli bir belge değeri taşımaktadır. Yapının geçmişten günümüze yoğun bir kullanıma sahip olması da anı değerini güçlendirmektedir.
Yapının son derece etkileyici lineer düzeni ve 1937 gibi henüz betonarme teknolojisinin çok yeni olduğu bir dönemde tasarlanması dahi zor olan güçlü göğe doğru açılan geniş betonarme saçakları gibi unsurları, yaklaşık 80 yıl öncesinin tasarım anlayışını yansıttığı için ciddi bir belge değerine sahiptir.
Doğrusu Hal gibi çok yoğun bir kullanıma sahip bir yapının anı değeri de aynı oranda yüksektir. Öte yandan yapının işlevinden kaynaklanan trafik sorunu aslında Ulus’un genelinden bağımsız değildir. Böyle olmasa dahi yapının kültürel önemini hiçbir şekilde azaltmamaktadır. Bu yapı da “Cumhuriyet Mimari Mirası” olarak onarılmalı ve çevresi yayalaştırılarak korunmalıdır.
II.3.3.4. Ulus Meydanı’nın Tarihsel Kimliği’nin Sürdürülmesi
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 14 Ocak 2005 tarihinde, 1989 yılında onaylanan Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı’nın iptaline yönelik aldığı karar neticesinde yıkılma olasılığı bulunan binaların tescili için Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kuruluna başvurulmuştur.
Tescil için başvurulan binalar;
1. Akbank/Eski Lozan Palas/1920-1930
2. Türk Vakıfları Araştırma Merkezi / İlk Etibank /1935
3. Ankara Hali / 1937
4. Ankara Belediyesi / Belediye Ticaret Evi / 1947
5. Ulus Meydanı İşhanı / 1954
6. Modern Çarşı/1957
7. Anafartalar Çarşısı / 1967
8. Ulus Meydanı, Çarşı ve Büro Binaları / 1967
Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na tescil için başvurulan yapılardan sadece Akbank /Eski Lozan Palas ile Türk Vakıfları Araştırma Merkezi / İlk Etibank yapıları taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir.
Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, tarihi değeri olan yapıları tescillemiş, diğerleri için yetki alanına girmediğinden tescil kararı verememiştir . 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda, Cumhuriyet Mimari Mirası, modern mimarlık örnekleri ve yarışma ile elde edilmiş yapıların korunmasına ilişkin bir madde bulunmaması nedeni ile yapılar koruma altına alınamamıştır. Kaderine terk edilen Havagazı Fabrikası, kent merkezine adını veren Kızılay Binası gibi önemli yapılar zaman içinde yok edilmişlerdir. Bu tür mimari, anı, özel bir konum taşıyan yapılara ilişkin bir düzenlemenin yapılması gerekliliği de bulunmaktadır.
Ankara, günümüze kadar özgün ve önemli planlama kararlarına sahne olmuş, bu kararlar doğrultusunda üretilen yapılar ve kentsel mekânlar ile günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur. Ankara’nın önemli odaklarından birisi olan Ulus Meydanı ve çevresindeki yapılaşma süreci Geç Osmanlı Dönemi’nde başlamış ve Erken Cumhuriyet Dönemi’nde (1923-1950) devam etmiş, daha sonra 1950’lerin toplumsal ve ekonomik koşullarına uygun dönüşümün özelliklerini taşıyarak sürmüştür. Bu süreç sonucunda Ulus Meydanı, 20. yüzyıl boyunca Türkiye’de üretilen yapılı çevrenin farklı mimarlık anlayışlarını barındıran ve sergileyen bir bölge olarak önem kazanmıştır. Ulus Meydanı ve çevresindeki yapılar, kültürel kimliğin ve kent belleğinin önemli bileşenleri olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Ulus’un belirleyici özelliklerinden birisi, çok katmanlı bir yapı barındırıyor olmasından kaynaklanmaktadır. Ulus’a sadece bir fiziksel düzenleme değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik, kültürel düzenlemeler içeren bir süreç olarak bakılmalıdır.
“Ankara Tarihi Kent Merkezi Yenileme Alanı 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı”, Plan Raporu’nun 3.2.8. Meydanlar Bölümü’nde Ulus Meydanında yapılması öngörülen kararlar yer almaktadır. Buna göre;
“Ulus Meydanının vurgulu bir biçimde ortaya çıkarılması, etrafındaki ticari ve diğer aktivitenin varlığını sürdürmesine bağlıdır. Meydanın, kamu kurumları, bankalar, otel gibi turistik ticari alanlar, müzeler, bütün şehre hitap eden iş hanları ve düşük gelir gruplarına yönelik perakende ticaret alanlarının kesişiminde bulunan stratejik bir noktada yer alması tarihsel kimliğini oluşturan temel bir unsurdur. Ulus Meydanının bundan böyle de söz konusu tarihsel kimliğini sürdürmesi ilkesi benimsenmiştir” .
Ulus Meydanı’nın etrafındaki ticari ve diğer aktivitenin varlığını sürdürmesi, tarihsel kimliğinin sürdürülmesi ilkesi benimsenmesine rağmen, Ulus’un merkezi iş alanı niteliğini oluşturan çok önemli yapıların plan kararı olarak yıkılması kararı Planın kendi iç çelişkilerinden biri olarak ortaya çıkmıştır. Bu Plan; Ulus’ta var olan Cumhuriyet mimari mirasının planla nasıl “korunamayacağına” da iyi bir örnek olarak görülebilir.
“Bu kapsamda Meydanın temel mekânsal değerlerini erken Cumhuriyet dönemi yapılaşmalarıyla kazandığı; 1950’li yıllardan itibaren Meydan çevresine yapılan yapıların “meydan”a katkısının sınırlı kaldığı ve hatta bazı örneklerde olumsuz sonuçlarının da olduğu belirlenmiştir. Söz konusu yüksek yoğunluklu yapılaşmanın Kale-Ulus-İstasyon görsel ilişkisini imkânsız kıldığı da başka bir gerçektir” .
“Erken dönem Cumhuriyet yapılarından olan “hal” binasının da arasta halinde yeniden tasarlanması ile bu çarşı sistemine ekleneceği ve Tarihi Ticaret Alanının bitimini tarif eden Sulu Han ile Ulus Meydanı çarşı sistemini bütünleştireceği öngörülmüştür. “Taşhan Kapalı Çarşısı” konsepti çerçevesinde birlikte ele alınan yapı grubunun doğal zeminde mevcut cadde ve sokaklar korunarak 2 ve 3 üncü katlardaki geçitlerle sürekliliğinin sağlanması yaklaşımı benimsenmiştir. Buna paralel olarak, Çarşının geleneksel Türk çarşısı unsurlarından olan “han”ların bir araya gelmesinden oluşması da uygun bulunmuştur.”
Plan Raporu’nda; 1950’li yıllardan itibaren yapılan yüksek yapıların Ankara Kalesi’nin oluşturduğu vistayı kaybederek, Ankara Kalesi, Hacıbayram Camii ve çevresindeki tarihi doku ile ilişkisinin koptuğu ileri sürülmektedir. Ulus İşhanı yüksek kitlesinin, Sümerbank Binası ile uyum yerine, Anafartalar Çarşısı ve Gümrük Müsteşarlığı Binaları ile birlikte önceki dönemin tüm yapılarını ve mekânlarını kitlesel olarak ezdiği, Ankara Kalesi ve Ulus’un İstasyon tarafından engellendiği belirtilmektedir. Bu gerekçelerin, Ulus’ta 40 yıldan beri oluşmuş ve modernleşmenin, modern mimarlığın temsilcileri olan ve her biri yarışma ile elde edilmiş yapıların yıkılmasına amaç olarak Plan kararı haline getirilmesi, şehircilik ilkeleri, sanat tarihi ve mimarlık tarihi açılarından da doğru bulunmamaktadır. Bu gerekçeler ve Plan Kararları alanın tarihsel dokusu ve tarihsel gerçeklerle örtüşmemektedir .
III. Sonuç ve Öneriler
Ülkemizde, başta Başkent Ankara’da olmak üzere pek çok kentte korunması gerekli Cumhuriyet Dönemi anıtsal yapıları, sivil mimarlık örnekleri, konut yerleşme dokuları ve diğer kültürel varlıklar ile giderek yok olmaktadır. Bu yok oluşun başlıca nedenleri arasında yerel yönetimlerin hazırladıkları nazım ve uygulama imar planlarında, Cumhuriyet Dönemi taşınmaz kültür varlıklarının korunmasına değil, yenilenmesine yönelik aldıkları kararlar ve kentsel rant kaygısı bulunmasıdır. Ancak, bireysel rant kaygıları dışında yapıların eklentilerle, yol genişletme ve yeni yol açılması, eskime ve köhneme nedeni ile yıkılarak yenilenmesi gibi nedenlerle elden çıktığını söylemek olasıdır.
Cumhuriyet’tin ilanından sonra yapılmış ve büyük ölçüde batılılaşmanın etkisi altında şekillenen mimari ve çevresel özellikle tek yapı ve dokulardan anıtsal nitelikte olanların dışında büyük ölçüde yasal koruma altında (tescillenmemiş ve belgelenmemiş) olmaması da başlıca korunamama nedenidir.
Ankara örneğinde; Hermann Jansen Planı ve Yücel Uybadin Planı kararları incelendiğinde; Cumhuriyet Dönemi mimari eserleri ve kentsel dokuları hakkında 1960’lı yıllara kadar herhangi bir koruma kaygısının bulunmadığı söylenebilir. Hatta 1957 Planı ve 1960 Kat Rejimi Planı’nda, Yenişehir kesiminin merkezi iş alanı olarak geliştirilmesi önerilmiş ve yıkılıp yenilemelerle 4-5 katta 6-10 kata çıkarılmasının yolu açılmış ve yapılar parsel parsel yıkılarak yenilenmiştir.
Ankara‘ da çevre ölçeğinde eski eser saptama ve belgeleme (tespit ve tescil) çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ilk olarak 1964 yılında yapılmış ve 1/1000 ölçekli haritalara envanter numaraları ile işlenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda Cumhuriyet’in mimari mirası olan yapıların anıtsal olarak nitelendirilebilecek birçoğu da koruma altına alınmıştır. Bu çalışmalar 1972 yılında tekrarlanmış, aynı envanter numaraları kullanarak ve bazı yapılar tescilden düşürülerek yeni bir tescil listesi hazırlanmıştır.
Cumhuriyet’in mimari mirası olarak nitelendirilebilecek birçok yapının korunması düşünülmediği, ya da üzerindeki çok katlı imar kararları nedeni ile korunmasının mümkün görülmediğinden saptama ve belgeleme çalışmalarında değerlendirilmediği söylenebilir. Ayrıca, saptama ve belgeleme çalışmaları Kültür (ve Turizm) Bakanlığı’nın birimleri tarafından yapıldığından ve bu birimlerin kendi elemanlarının uzmanlıkları açısından genellikle “Kentsel Sit”, “Arkeolojik Sit” ve “Doğal Sit Alanları” nda bu çalışmalarını gerçekleştirdikleri düşünülmelidir. Dolayısı ile erken Cumhuriyet döneminde gelişen mahalleler, ticari alanlar ve sanayi alanları genellikle bu çalışmaların dışında kalmakta ve belirgin anıtsal örnekler dışında korumaya yönelik ilk adım olan bu çalışmalar gerçekleştirilmemektedir. Yasal olarak da bu yapı ve dokuların korunmasına yönelik bir yaptırım bulunmamaktadır. 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nda yer alan “korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları” şunlardır :
a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19 uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,
b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar,
c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,
d) Milli tarihimizdeki önlemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil söz konusu olmaksızın Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tespit edilecek alanlar ile Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından kullanılmış evler.
Ancak, Koruma Kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar.
Hükümleri bulunmaktadır. Yani, bir taşınmazın “19. yüzyıl sonuna kadar yapılmış” olması ya da Bakanlık tarafından korunmalarına “gerek görülmesi”, “sit alanı içinde” bulunmaları korunma kriteridir. Bu durumda diğer yapılar ve hatta mahallelerin planlama ve imar sürecinin içinde yok olmaları çok kolaylaşmaktadır.
Cumhuriyet’in Mimari Mirası’nın halen sürmekte olan yok olma sürecini durdurabilmek ve koruma altına alabilmek amacı ile aşağıdaki önlemler alınmalı ve gerekli çalışmalar yapılmalıdır:
1. Ülke çapında Cumhuriyet’in Mimari Mirası tek yapı ve çevresel örneklerinin ve kentsel çevrelerinin üniversiteler, odalar, sivil toplum kuruluşları tarafından saptanması ve belgelenmesi gerekmektedir.
2. Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak, korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları kapsamına “Cumhuriyet’in Mimari Mirası”, “Cumhuriyet Kentsel Siti” , “Endüstri Mirası” vb. kavram ve tanımlar ilave edilmelidir.
3. Tek yapı, doku ve çevre ölçeklerinde saptama ve belgeleme çalışmaları sürerken var olan ve Cumhuriyet’in mimari mirasını tehdit eden imar planları “Koruma Amaçlı” olarak yeniden ele alınmalı ve gerekirse yürürlükleri durdurularak iptal edilmelidir.
4. Üst ölçeklerden (1/100 000, 1/25 000), uygulama ölçeğine kadar (1/1000) giden tüm plan düzeylerinde “Cumhuriyet’in Mimari Mirası” nın korunması ve geliştirilmesine yönelik stratejiler, politikalar ve plan kararları alınmalıdır.
5. Hızlı gelişen kentlerde tarihsel çekirdeği korumak amacı ile kent merkezini dışa yönlendirici ve dağıtıcı (desantralizasyon) politikalar uygulanmalı ve Cumhuriyet Dönemi yapılaşmış kesimi üzerindeki baskıların azaltılması hedeflenmelidir.
6. Koruma kararlarının uygulanması amacı ile tıpkı kentsel sit alanlarına yönelik olarak alınan parasal ve örgütsel öneriler “Cumhuriyet Kentsel Sit” i denilebilecek alanlarda da alınmalıdır.
KAYNAKLAR
Jansen, H., 1937, “Ankara Şehri İmar Planı”, Alaattin Kral Basımevi.
Aslanoğlu, İ. (Akademik Koor.), Ergut, A., E., Güvenç, Ö., G., Bancı, S., Şahin, F.R. 2005, “Bina Kimlikleri: Ankara”, Cumhuriyetin 25. Yılı, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Mayıs
“Bilirkişi Raporu, 2007/1411”, Ankara 4. İdare Mahkemesi Başkanlığı, Tunçer, M., Akpolat, M., Alpagut, L.
“Ankara Tarihi Kent Merkezi Koruma Amaçlı Yenileme Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı ve Plan Raporu”, Hassa Mimarlık Ltd., 2006.
Tunçer, M., 2001, “Ankara (Angora) Şehri Merkez Gelişimi (14. - 20. Yy)”, Kültür Bakanlığı Yayınları, Kültür Eserleri, Dizisi No : 292.
Mimarlık, 1952, sayı: 5-6, s. 29-31, 38-40.
Günay, B., “1/1000 ölçekli Ulus Tarihi Kent Merkezi Koruma Islah İmar Planı’na İlişkin Açıklamalar”, http://www.arkitera.com/v1/gundem/ulus/yazi3.htm
Kurtdaş, E., Sönmez, N., Nizamoğlu, S., “Şehir Plancıları Odası’na Sunulan 29.01.2007 Tarihli Rapor”
Lodos, E., Evrensel, 2007, “En Büyük Yıkım Projesi”,
TMMOB Şehir Plancıları Odası; “Şubemiz Ulus''taki Son Gelişmeleri Değerlendirdi: Ulusa Koruma Değil Yıkım Planı!” http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=2366
http://www.yapi.com.tr/turkce/haber_detay.asp?NewsID=56630&haberoylandi=2
http://www.haberler.com/ulus-tarihi-kent-merkezi-yenileniyor-haberi/
http://www.haberx.com/n/1006946/ulus-tarihi-kent-merkezi-icin.htm
http://www.arkitera.com/haber_21117_turizm-ve-kultur-bakanligi-ulus-icin-kendi-binasini-yikacak.html
01.11.2006 Tarihinde Yapılan Toplantıda Sunulan ”Ankara Tarihi Kent Yenileme Alanı Projesi"’ne İlişkin Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Görüşü.
http://www.mimarlarodasiankara.org/?id=1480
ERGİR, Y., "Piknik" - Tuna Caddesi, 1/A, Yenişehir / Ankara http://library.atilim.edu.tr/bulten/sayilar/2006-03/ankara.htm.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 13.11.1991 Tarih ve 1477 Sayılı Kararı, Danıştay 6. Dairesi’nin 13.1.1993 Tarih ve 19 Sayılı Kararı.
Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği (KORDER) ’nin Basın Açıklaması (14.06.2006)
Bu sitedeki yazılar, Ankara üzerine akademik çalışmalarımdan oluşmaktadır. Yazılar bilimsel şehircilik, koruma ilkeleri ve gözlemlerimin sentezi ile oluşturulmuştur. Hiçbir politik amacı bulunmamaktadır. Tamamen Başkent Ankara'nın daha çağdaş, daha yaşanabilir bir şehir olması hedefine adanmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)
"1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...
-
Ankara’da Vakıf Mülkiyetindeki Bedesten ve Hanların Gelişimi ve Şehir Ekonomisinin Dönüşüm Süreci (15-20.YY) Bu Bildiri 5 Mayıs 2014 t...
-
H. Cengiz TÜRKSOY Şehir Yüksek Plancısı (ODTÜ) GİRİŞ: Başkent oluşundan bu yana Ankara'da yaşanan gelişme ve değişme süreci, Türkiye Cum...
-
VANDALİZMDEN ZOR KURTULAN ROMA TİYATROSU “ARKEOPARK” OLACAK (Ağustos 2020) (1. Bölüm) Prof. Dr. Mehmet Tunçer Çankaya Üniversite...
İlişkimi dağılmaktan kurtararak bana büyük bir iyilik yapan Dr Ilekhojie sayesinde her gün yüzümde bir gülümsemeyle uyanıyorum. Mükemmel bir ilişkim olduğunu düşünürdüm, ta ki sevgilim eve geç gelip her gün bana farklı bahaneler sunana kadar, onu yakından takip etmeye karar verdim ve sonra onun başka bir kızla ilişkisi olduğunu keşfettim. Ona çok güvendiğim ve onun gizli bir ilişkisi olduğunu ve artık benimle ilgilendiğini veya bana sevgi gösterdiğini bildiğim için kalbim kırıldı. Daha farkına varmadan beni kız için terk etti ve ben de onu başka bir kadına kaptırdığım için büyük bir çıkmaza girdim. Ama Dr Ilekhojie'nin iletişim bilgilerini internete koyan herkese teşekkür ederim. Onu 48 saat içinde geri almamda bana yardımcı oldu ve bugün ilişkim her zamankinden daha fazla sevgi ve güçlü duygusal bağla yeniden tesis edildi. Dr Ilekhojie ile +2348147400259 numaralı telefondan arayarak veya WhatsApp aracılığıyla iletişime geçebilirsiniz.
YanıtlaSilEvliliğimi kaybettim ve karımın beslendiği yalanlar ve asla doğru olmayan güvensizlikler yüzünden uzaklaştığını gören mutsuzluk yüzünden güzel evimi mahvettim. Başından beri asla hile yapmayacağıma yemin ettim ve mutlu bir yuva kurduğumdan emin olmak için yerimde durdum ama ne yazık ki bana asla yeterince güvenmedi. Onu geri almak için aylarca dolaştım ve ailesinin müdahalesi de dahil olmak üzere çeşitli kaynaklardan yardım aradım ama hiçbir zaman başarılı olamadım. Kendisiyle temasa geçtiğimde daha önceki aşamada şüphe duyduğum Dr. Ilekhojie ile temasa geçtim. Onun bana her şeyi anlatması gibi benim de umudu canlı tutmam ve prosedürlere uymam gerekiyordu. Bana 3 gün sonra geri döneceğine dair güvence verdi ve oğlumla annesinin eve döndüğünü bilmenin ne kadar mutlu ve minnettar olduğumu ifade edecek kelimeleri henüz bulamadım. Hayatımıza mutluluğu geri getirdiğiniz için Dr Ilekhojie'ye teşekkür ederiz. Yardıma mı ihtiyacınız var, bu harika Dr Whatsapp +2348147400259 ile veya E-postası aracılığıyla iletişime geçin: gethelp05@gmail.com
YanıtlaSilBu yılın başlarında kocamla korkunç bir kavga ettik ve onun evi terk etmekten başka seçeneği yoktu ve onu terk edenin yalnızca öfke olduğunu varsaydım. Birkaç gün sonra onunla iletişime geçemedim veya nerede olduğunu öğrenemedim. Bekledim, bekledim ama ne geri döndü ne de beni aradı. Olanlardan dolayı acı ve pişmanlıkla doluydum. Onu geri almak için elimden geleni yaptım ama beni kurtarmaya gelen Dr. Ilekhojie ile temasa geçene kadar sonuç alamadım. Bizi ve geri dönmek istemeyen kocamı yeniden bir araya getirmek için işini mükemmel bir şekilde yaptı ve tam 48 saat sonra Dr.'un söz verdiği gibi aradı. İletişim E-postası gethelp05@gmail.com veya yalnızca Whatsapp +2348147400259
YanıtlaSilTıbbi durumum kalp kırıklığıydı çünkü adet kramplarına, adet öncesi şişkinliğe, alt karın basıncına ve bu da adetlerin ağırlaşmasına neden oluyordu. Tedavi amacıyla doktorum tarafından farklı ilaçlara maruz kaldım. Birçok doktora gitmeme rağmen sağlığım iyiye gitmiyordu çünkü onların söyleyebildiği ve önerdiği tek şey ameliyattı. Vazgeçmenin eşiğindeyken en azından bir tedavi bulmak için internete girdim. Ama bunun yerine bir tedavi buldum. İnternette Fibroid hastası bir kadının ifadesini okudum. Kendisine şifalı bitkiler ve temizlik sağlayan Dr Ilekhojie'nin e-posta adresini paylaştı. Uzun lafın kısası, 3 haftadır şifalı bitkiler kullanıyorum ve çok şükür 2 hafta sonra aile doktorumun da onayladığı gibi miyomum küçülmeye başladı. Keşke bunun sonu olduğunu söyleyebilseydim ve Dr Ilekhojie'nin bana bir hafta daha biteceğini söylediği gibi hala şifalı bitkileri kullanıyorum. Miyom konusunda yardım için özellikle Dr. Ilekhojie'nin bitkisel ilacını deneyin. İlgileniyorsanız Telegram veya Whatsapp +2348147400259 veya gethelp05@gmail.com adresine e-posta göndererek onunla iletişime geçin.
YanıtlaSil