11 Aralık 2009 Cuma

DİKMEN VADİSİ AÇILDI, İMRAHOR VADİSİ İMARA AÇILDI!




Belediyelerimiz, kentimiz için canla başla çalışırken, arada bir de tuhaf işler yapıyorlar.. “İmrahor Köyü ve Çevresi Nazım İmar Planı” ile, Ankara’nın korunması gereken son Vadisi de imara açılıvermiş... Üst ölçekli planlarda “Ağaçlandırılacak Alan” olarak ayrılan Vadi ve yakın çevresi de, Dikmen Vadisi gibi yağmalanacak ve neredeyse “Lunapark”a” çevrilecek!

Bazı dernek ve kuruluşlar da “ Son Vadi ” yi “Doğal Sit Alanı” ilan ettirmek için Kültür Bakanlığı’na başvurmuşlar..
Geçen sene de çok katılımlı toplantılar yapılmış, geziler düzenlenmiş, sergiler açılmıştı Vadinin korunması amacıyla..

Konumu ve niteliği açısından Ankara’nın hava koridorlarından biri, Mogan ve Eymir Göllerinin doğal ekolojik uzantısı olan Vadi, belki de en önemli “Su Havzalarından” da biridir. Vadiye kadar olan kesim– neden devamı değil? - Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır!!

Yerleşime açılması ile “Son Vadi” de betonlaşacak, belki de üzerine kültürü nasıl içerdiğini pek de anlayamadığım “Kültür Köprüleri” kurulacak..
Ayrıca herhalde gecekonduları ve köyleri ortadan kaldıracak, ya da çağdaş (!) hale getirecek, ama öte yandan kamu eliyle şirketlere binlerce daire kazandıracak “Islah ve Dönüşüm” (!) projeleri de hazırlanmalıdır ki, Vadimiz tepelerden iyice algılanabilsin!..





Dikmen Vadisi’nin açılışını izleyenler, herhalde gece ya da havai fişek gösterisinden olacak, kafalarını yukarıya kaldırdıklarında, Vadideki gecekonduları bedel ödemeden tasfiye eden o güzelim mekanizmanın, aşırı hırslarla ne derece yoğunlaştığını ve betonlaştığını görememişlerdir sanırım...



Dikmen Vadisi bunun dışında çok güzel düzenlendi, bir çok doğal ve yapay peyzaj ögesi ile zenginleşti, ama bir kentte doğal kalmış, korunmuş vadiler ve akarsular, göller ve su havzaları bulunmalı.. Ve “Doğa Parkı” olarak minimum müdahaleyle ekolojik dengesi korunmalıdır?

Mogan Gölünü kurtaramadık, can çekişiyor, eh Eymir’i de bir miktar koruyup üzerinden, su havzalarından otoyol geçirdikten sonra, Vadi için yapacak tek şey kalıyor, “Son Vadimizi canımız gibi korumak”..




Fotoğraf ve Plan Kaynak : http://www.tursan-is.com/ul.html

Yoksa, gene doğal çevremiz yok oluyor, vadiler betonlaştı, hava kirliliği de nereden çıktı diye yakınır dururuz.. Çöplerimizi döker çöplüğe çeviririz, Vadinin güzelim kırmızı topraklarını kiremit ve tuğlaya çevirir, göllerin doğal su akışlarını engelleyecek her şeyi yaparız, sonra da bu göller niye kuruyor, bu Vadi neden yok oldu diye yakınırız...

Koruma, planlama, peyzaj, su havzası, ekoloji konularında Ankara’da eğitim veren o kadar üniversite varken, bunları bir araya getirip de neden doğru dürüst bir “Koruma Amaçlı Plan” yapılmıyor, neden acaba? Yani, müteahhit kılıklı adamlar işbirliği içinde, vadileri, tepeleri, bağları, dereleri, gölleri, tarihi ve doğal çevreleri yağmalayacaklar, bizler de yakınıp duracağız!

Böyle şey olmaz.!!. Neden koruma ile ilgili kurum ve kuruluşlar seslerini iyice yükseltmiyorlar ve neden “Kavaklıderem Derneği” kadar etkin olamıyorlar?
İşte bunları sormak, cevaplarını aramak kentini seven, “çevresini arayan” her Ankaralı için bir görev olmalı diye düşünüyorum.. Sağlıklı, mutlu ve barış dolu güzel bir bahar dilerim..

• Ankara Magazine Dergisi, “Kent ve Çevre Köşesi”, Haziran 2003 , SAYI 20, “Dikmen Vadisi Açıldı, İmrahor Vadisi İmara Açıldı”, s.27-28. 'de yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)

  "1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...