11 Aralık 2009 Cuma

KIZILDERİLİLERİN DEĞİL BİZİM, ESKİ AMA ŞİRİN : "ESENBOĞA" HAVALİMANIMIZ






1929 da açılan Ankara İmar Planı Yarışmasında kazanan Alman profesör Hermann Jansen’in planında havaalanı için seçilen yer neresiydi bilirmisiniz? Bu günkü “Tandoğan Meydanı”, Jansen Planı’nda 300 000 nüfusa göre planlanan Başkent Ankara’nın tayyare alanı olarak seçilmişti.




Jansen Planı’nda günümüzdeki Tandoğan Meydanında yer alan tayyare alanı.

1956 yılında Esenboğa havaalanı inşa edildi..Ankara Kent Merkezine yaklaşık 35 km mesafede olan havalimanımız, bu yıldan beri tarifeli ve tarifesiz dış hat seferleri ile iç hat seferlerine açıktır. Pist kapasitesi yaklaşık 100 000 iniş-kalkış, terminal kapasitesi 5 000 000 yolcudur.

Uluslar arası havalimanlarının bir çoğunun kent ile doğrudan raylı toplu taşın sistemi ile bağlantılı olduğunu biliyoruz. Londra’nın batısındaki Heathrow havalimanı Londra kent merkezi ile doğrudan “underground” denilen Londra metrosu ile bağlıdır. 1976 da ilk defa Londra’ya gittiğimde inşa halinde idi ve sanırım bir yıl sonra da tamamlandı. Hatta şu espriyi yapardık o zamanlar; “yahu adamlar o kadar gelişmiş ve kültürlü ki havaalanında hamallar bile İngilizce konuşuyordu!.”
Havalimanından kente uzanan ana bağlantı yolları, dışarıdan gelenler için bir ilk imaj alanlarıdır. Birçok ülkede bu aksların düzenlenmesine yönelik çalışmalar yapıldığı ve kentlerin imajlarını düzenlemeye yönelik projelerin uygulandığını görmekteyiz.

Roma ve Budapeşte havalimanları ve kent bağlantı aksları bu bakımdan beni en çok etkileyen havalimanlarıdır.. Zaten bu kentler de tarihsel çevreleri ve korunmuş kültürel mirası ile en etkileyici kentlerdendir kıta Avrupasında..
Bizde de, 1990’ların başında ilk defa “Protokol Yolu” düzenleme çalışmaları başladı.. Atatürk Bulvarının bir kısmı ve Cinnah Caddesi üzerinde uygulandı bu projeler.. Daha sonra Havaalanı güzergahının her iki yanını düzenlemeye yönelik yarışma projeleri ile desteklendi. Ancak, bunların uygulamaya konulamadığını, son zamanlara kadar Esenboğa’dan kente gelirken ana aksın her iki tarafının gecekondu, kaçak yapılaşma görünümleri ile dolu olduğunu görüyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Ankara Büyükşehir Belediyesi, daha çağdaş yapılar yapmak üzere bu gecekondulardan yüzlercesini yıktı ve ana aksın bazı bölümleri temizlendi.
Tabii bu çağdaş yapıların ortalama beş kattan oluşacağını ve peynir kalıbı gibi dizilerek, biteviye ana yol boyunu dolduracağını şimdiden tahmin etmek pek de zor değil..

Gönül ister di ki, Esenboğa ana aksı çevresinde planlı ve projeli, nitelikli, mimarisi ve yeşil dokusu ile göz dolduran çağdaş çevreler yaratılabilsin..
Tabii acaba sanayi alanlarının bu verimli kesimlere yönlendirilmesinin anlamı nedir? Prestiji konut çevreleri, kente yönelik açık ve yeşil alanları ile bu aks Başkentin önemli bir güzergahı haline neden gelemez??

Geçtiğimiz yıllarda, Amman’daki projemiz nedeni ile pek çok kez Ürdün’e gittiğimde, Queen Alia Havalimanı’nın her iki yanının düzeni, görselliği beni şaşırtmış ve kıyaslayınca üzmüştü.. Kente 45 dakikalık mesafede yer alan havalimanı güzergahı, 2004 yazındaki Dünya Ekonomi Zirvesi nedeniyle sürekli yenileme ve inşaatlarla bizi bezdirmişti.. Ama sonuçta konulan ışıklar, dev ilan panoları, yenilenen sinyalizasyonlarla çağdaş bir görünüm kazandı giderek..


Kaynak : http://www.jdtours.com/img/about_amman_airport.jpg



Kaynak : http://members.virtualtourist.com/m/f01aa/1c5710/

Tabii kente inerken gördüğümüz çöl manzaraları da, bizi Allah korusun demekten alıkoymadı, ama çölün içinde yaratılan yeşil, insan ölçekli mimari ve nitelikli yapılaşmalar da hakikaten kentimizle kıyaslayınca bizi üzdü..

Neyse ki, İstanbul semalarına gelince gördüğümüz yeşil, mavi Marmara ve modern Atatürk havalimanına inince moralimiz düzeliyordu her defasında…
Hele geçen yaz Dubai’nin aşırı büyük havalimanından Yemen Sanaa ‘nın insan ölçeğindeki ama çok eski ve küçük havalimanına inince, yahu bizim Esenboğa’dan da bakımsız ve küçükleri varmış dedik içimizden..

Tabii insanların Dubaideki sevimsiz yaklaşımları ve ilgisizliğinin yerini, sevimli, güleç ve ilgili insancıl yaklaşımlarının alması da acaba “küçük güzeldir” mi desek diye düşündürdü doğrusu..
Sanırım Başkent Ankaramıza layık daha çağdaş bir havalimanı acilen gereklidir.. Hele son yangının can kaybı olmadan atlatılması da bir uyarı olsa gerek..
Özellikle havalimanı-kent bağlantısının hızlı raylı sistemle kurulması, ana güzergahın her iki tarafındaki görsel kirliliklere son verecek projelerin uygulanması da önem taşıyor....

Kalın sağlıcakla..


. Ankara Magazine Dergisi, “Kent ve Çevre Köşesi”, Şubat 2006, SAYI 50, s.74-76'da yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)

  "1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...