Fotoğraf Kaynak : http://site.mynet.com/b_c_a758/mynet_resimlerim/3.jpg
Cumhuriyet ve Başkent ilanı sonrasında, 1928’de açılan uluslararası planlama yarışmasını ünlü Alman şehirci/mimar Prof. Hermann Jansen kazandı. Ankara’nın uluslararası bir ünü de, ilk planlı Başkentlerden biri olması idi. Canberra ve Brasilia ile hep kıyaslanır ve Türklerin yeni Başkenti’nin güzelliği ve ihtişamından söz edilirdi, o yıllarda.. Çünkü, Jansen binlerce yıllık tarih ve kültürün izlerini yok etmemiş, Eskişehir’in üstüne değil, onu koruyarak hemen yanına bir “Yenişehir” kurulmasını planlamıştı. Ve de, Onun planı, Ankara’yı bir “Bahçeşehir” olarak geliştirmek, yaya ağırlıklı, düşük yoğunluklu bir Başşehir oluşturmak idealini hedeflemişti.
Nitekim, 1960’lardan sonra, tek tek yıkılarak çok katlı yenilenen ve bahçeleri sadece adında kalan, “Bahçelievler” bu şekilde oluştu. 1950’lere gelindiğinde, Saraçoğlu, Yenimahalle, Mebusevleri, Aydınlıkevler, Güvenevler vd. kooperatif eliyle gelişen toplu konutlar da gene bu Bahçeşehir idealini sürdürdüler. Ancak yeni bir plan gerekti, hızlı büyüme ve barakalaşma karşısında (Gecekondu!). 1957 Planı, Yücel – Uybadin Planı olarak bilinir ve 750 000 nüfusu hedefler. İşte o yıllarda çok katlı yapılarda bağımsız mülkiyete konu olan birimlere tapu verebilmek için “Kat Mülkiyeti Kanunu” icat edildi ve böylece mertlik bozuldu! Bahçeşehir ideallerine son verildi!
Zaten, konut açığı vardı, kooperatif eliyle bu işler zordu ve yapılaşmış yerlerdeki altyapıyı zorlayacak yık-yap-sat süreci başladı kentte. Rant hırsı ile güzelim Yenişehir’i tam 3 kez yıkıp yeni baştan yaptık, 2-3 kattan, önce 4-5 kata daha sonra 7-10 katlara çıkıldı ve bir otopark bile düşünülmeden tüm bahçeler yok edildi. Rant uğruna, Kızılay’a adını veren yapı bile yıkıldı, Bulvar Palas koruma altında idi ama onun da kolayı vardı, altına, üstüne içine ekleyerek bir iş merkezi oluşturuluverdi, adı kaldı….
Sıhhiye - Çankaya arasında anılarımızda yer alan, kentsel imaj noktaları, erken Cumhuriyet dönemi birçok yapı; sinemalar, lokantalar, pastahaneler (Ankara Sineması, Piknik, Karadeniz, Milka vb) gitti, yok edildi. Koruma altına alınan And Evi gibi bazı yapıları saymaz isek, Atatürk bulvarı üzerindeki anılarımız, anne ve babalarımızın anıları, değerleri, kentsel kimlikler yok edildi, yerine ucube rant kuleleri dikildi. (Mehmet TUNÇER, Planlı Başkent Ankara’da, Plansız Gelişmelerhttp://www.arkitera.com/v1/gundem/ulus/yazi1.htm)
Bu girişten sonra; Ulus Tarihi Kent Merkezi’ni korumak yerine yıkım ve yenileme amaçlayan yeni “Ankara Tarihi Kent Merkezi Kentsel Yenileme Alanı Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı” nın kararlarını anlatmaya ve sakıncalarını yazmaya bu yazımızda da devam edeceğiz. Tabii, ülke çapında siyasal önemli gelişmeler yaşanırken bizim Ulus’a yönelik yazılarımızı sürdürmek ne derece doğrudur ama şunu söylemek gerekli “her yönetim kendi düşünceleri, ideolojisi doğrultusunda kenti şekillendirmek ister” ..
İmparatorluktan “ULUS” devlete ve bağımsız, demokratik ve laik (din işlerini devletten ayıran) CUMHURİYET’e geçişin eserleri de ULUS’tan başlıyarak Bankalar Caddesi, Atatürk Bulcarından Çankaya’ya ulaşan aksın üzerinde yer almaktadır.
Dolayısı ile yapılmak istenenlerin bu boyutu ile de değerlendirilmesi gerekir..Yapılacak uygulamalara tekrar bakılırsa bunun ne denli kapsamlı bir değişim olacağı görülmekte..
Bir kere, Ulus Meydanı ve çevresinde Ulus İşhanı Kompleksinin bir parçası olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün, Anafartalar Çarşısı, 100. Yıl Çarşısı ve Sümerbank’ın doğusunda yer alan yapının yıkılması gerekiyor Plana göre..Vay canına dememek elde değil, eğer bunları yıkmak milli servete inanılmayacak zarar vermek değil, ulusal mimarlığa ve Cumhuriyet dönemi oluşturulan mimari mirasa inanılmayacak derece zarar vermek değil de nedir??
Fotoğraf Kaynak : http://site.mynet.com/b_c_a758/mynet_resimlerim/3.jpg
Atatürk Bulvarı’nın ve Anafartalar Caddesinin yerin altına alınması ile, yer altında büyük bir olasılıkla var olan Roma Dönemi arkeolojik kalıntılara da inanılmayacak derecede zarar verecektir.. Zaten kazılır kazılmaz Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından durdurulacağını sanıyorum.. Hacıbayram meydanının düzenlenmesi esnasında çıkan kalıntılar nedeni ile Belediye ile Kültür Bakanlığı mahkemelik olmuştu bildiğim kadarıyla..
Hadi bütün bu yapıları yıktınız diyelim -ki burada çıkacak enkazı kaldırmak bile bir meseledir- burada New York’taki ikiz kuleler kadar olmasa da binlerce ton enkaz çıkacak..Hadi bunu da kaldırdık diyelim Ulus herhalde aylarca-belki de yıllarca bir çöküntü alanına dönüşecektir..Oluşturulacak açık alanın da tanımsız, sınırları belli olmayan, ölçeği kaçmış olacağını düşünüyorum..Bakın benim gibi düşünenler var:
”Bu haliyle bir KENT MEYDANI değil, kentsel tasarım ilkelerine tümüyle aykırı, anlamsız, ölçeksiz bir açık alan yaratılacaktır. Bu uçsuz bucaksız açık alan içerisinde Atatürk Heykeli anlamsız bir boşluk içinde kalacaktır. Kentin tarihi merkezinde yıkımlarla yaratılması planlanan bu büyük boşluk tarihi kentin ölçeğine tümüyle aykırıdır”. (Doç.Dr. Cana BİLSEL, ODTÜ Mimarlık Fak.)
Hakikaten de günümüzde; heykelin arkasında yer alan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü binası Heinrich KRİPPLER’in anıtına (1926) fon oluşturmakta ve meydanı tanımlamaktadır. Anafartalar Çarşısı ise devasa kitlesi ile Anafartalar caddesini tanımlamakta ve Ankara kalesi’ne doğru önemli bir vista (bakı/çerçevelenmiş manzara) yaratmaktadır. Bu yapı da yıkılırsa bu vista ortadan kalkacak, cadde tanımsız kalacaktır.
Acaba bu düzenleme ile neler olacak?? Biraz daha düşünürsek; 1954-1958 arasında Proje yarışması ile elde edilmiş, zamanının en özgün ve modern mimarlık örneklerinden biri olan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Binası yıkılacak tabii çevre düzenlemesi ile birlikte..Mimarları Gazanfer BEKEN, Orhan BOLAK, Orhan BOZKURT…
Yıkılacak yapılardan
Tandoğandan kaldırılan anıt heykelin başına gelenler henüz bilinmiyor ama yeni yerine henüz konamadı.. Meydan da meydan olmaktan çıktı 100 000 kişi bile sığdıramıyoruz hafta sonu görüldü.. Bence Tandoğandaki gereksiz Metro çıkışlarını yıkmak ve meydanı eski haline
getirmek daha kolay ve doğru olacak.. Tabii meşhur heykeli de meydana yerleştirmek.. Bırakınız Ulus bu ölçek ve güzelliği ile kalsın..Çünkü “Bir bütün olarak bu proje, Türkiye’de 1950 sonrası Modern Mimarlık ve Kentsel Tasarım uygulamalarının başarılı ve karakteristik bir örneğidir. Bu kompleksin önemli bir bölümünün yıkılması yalnızca avlu çevresindeki çarşı bölümlerinin korunması bu projeye ve mimarlarına karşı bir saygısızlıktır.. (BİLSEL, C.)”
http://www.arkitera.com/gundem/index.htm
İşte bu yüzden YIKMAYIN ULUS’u, YIKMAYIN ANAFARTALAR ÇARŞISINI, ULUS İŞHANI’NI, ANKARA HALİ’Nİ.. YIKAMAZSINIZ ULUS’U!..
Mutlu bir Mayıs dileklerimle..
•Ankara Magazine Dergisi, “Kent ve Çevre Köşesi”, Mayıs 2007, SAYI 63, s.96-97'de yayınlanmıştır.
Ulus kaderine terk edildi
Cumhuriyetin kurulduğu meydana, geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde Ulus adı verildi. Bir ulusun kurtuluş mücadelesi de meydana konulan dev heykelle sembolize edildi.
Heykelin etrafında yeni bir şehir yapılandı yıllar içinde. Ancak yüzyılın sonuna gelindiğinde, başkentin merkezi şehrin diğer ucuna kaydı, yılların yorgunu Ulus da kaderine terk edildi.
40 yıllık binalar yıkılacak
Başkentin 10 yıllık Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ulus için kurtuluş formülünü ‘yıkım ve yeniden yapım’ sözcükleriyle açıkladı. Ulus Tarihi Kent Projesi adı verilen projeyle, heykelin hemen arkasında sıralanan en genci 40 yaşındaki binaların yıkımı ve yerine yeşil alan, otopark ve devasa bir çarşı yapılmasını içeriyor.
Ulus sakinleri ‘yıkım’ istemiyor
İşte başta Mimarlar Odası olmak üzere sivil toplum örgütleri ve yıkılacak yerde çalışanlar bu noktada ayağa kalkıyor. Ulus sakinleri yıkarak tarihe sahip çıkalamayacağını belirtiyor.
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek ise Ulus esnafını mağdur etmeyecekleri sözünü vererek, “yeni çarşıyı güvendiğimiz gruba yaptırıcağız” dedi
Gökçek, Ulus’ta belediye sarayı inşa etmek istiyor
Başkan Gökçek, tartışmalardan sonra son nokta konulur diyor, projenin son aşamasında, Gökçek’in gönlünde yatan ise,heykelin hemen karşısındaki 100 yıllık Sümerbank binasını yeni belediye sarayı olarak hizmete sokmak.
Her cumartesi eylem önerisi
Mimarlar Odası, ‘züccaciye dükkanına fil sokmayın’ sloganıyla şimdiden kampanya başlattı bile. Projeden geri adım atılana kadar her cumartesi, heykelin altında Ankaralıları buluşmaya çağırıyorlar.
14 Ocak 2005 Cuma
http://www.arkitera.com/v1/haberler/2005/01/14/ulus.htm
1940 - 1950 ve 1960'lı Yıllarda Ankara Planı
"...Ankara herşeyden önce, 1920’li yıllarda kimilerinin umduğu gibi “ gelinen ve kalınan” bir kent değil, “düşlenen ve kurulan bir kent olmuştur... Günümüzde pek çok dünya kenti gibi Ankara’yı da olumlu-olumsuz nitelikleriyle ve çeşitli sorunlarıyla değerlendirmek olanaklıdır; büyüme ve büyümesini örgütlü biçimde ve denetim altında geliştirme konusunda yaşadığı sorunlar, bunların en başında gelir. Ancak kentsel gelişimi içinde pek çok darboğazdan geçen ve her zaman kendi için çözüm üretebilen, tarihsel ve toplumsal bir görev bilinci ile donatılmış olan Ankara için yazılacak ve yapılacak daha çok şey vardır.”
Ali Cengizkan - 2003
"80 Kare Ankara"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder