8 Ocak 2010 Cuma

HACIBAYRAM MEYDANI



Resim 1. Hacıbayram Meydanı düzenleme öncesi Kale'ye bakış(1984 / Fotoğraf M.Tunçer)


Türkiye kentlerinin meydan açısından çok farklı ve bir bakıma batı kültürü etkisinde biçimlenen meydanlardan uzak kentsel açık alanlar sunduğu söylenegelmiştir.

Meydanların kullanım-gereksinim içeriğinin onların biçimlendirilmesini etkileyeceği kuşkusuz bir gerçektir. Ayrıca her yeni biçimlendirmenin, hangi ölçekte bir çevre üretirse üretsin, kullanıcıya bir katkı olduğu, bir kültürlenme olanağı getirdiği de bilinir.

Bu çerçevede Türkiye’de kentsel açık alan ve meydanların kimliklerinin niteliği ve ne olmaları gerektiği tartışmasını bir başka incelemeye bırakmak isteriz. Hacıbayram’da açıktır ki, müellif batılı bir anlamda kent meydanı arayışı içinde olmuş; Augustus tapınağı kalıntıları ile birlikte bir arada yaşayan Hacıbayram-ı Veli Cami ve Türbesinin eski kent içindeki topografik önemi, kent kültüründeki çok önemli etkileri ve damgaları, bölgenin ulaşım ve dolaşım kanallarındaki toplayıcı etkisi, dinsel işlevlerin kentsel bellekteki yerlerinin fiziksel ve anlamsal açıdan korunması, bu meydanın yaratılmasına yön veren unsurlar olarak belirmiştir. (Bkz. Meydan Düzenleme Projesi/Mimari Abdi Güzer yönetimindeki mimari ekip).


Resim 2. Hacıbayram Meydanı düzenleme öncesi ve sonrasında

Bu noktada özellikle topografik özellik ve arkeolojik değerlerin ilişkisine ve meydan biçimlenmesine dikkat çekmek isteriz.

Aslında bir höyük kimliği taşıyan tepenin yapılaştırılmasında yöntemlerin çok sınırlı olabileceği uygulama öncesinde de biliniyordu.

Özellikle temel kazısında hemen yüzey altında başlayan arkeolojik katmanlar uygulamayı iki seçenekte kısıtlamıştır: Yüzey kaplaması yoluyla arkeolojik kazının daha sonraki dönemlere korunarak aktarılması, ya da arkeolojik kazı ve sergilemeye yönelik bir temel ve zemin üstü yapılaşması. Burada birinci yöntem seçilmiş ve bizce, bugünkü koşullarda uygun olmuştur. Temel kazısı sırasında, “teknik hataların” meydana gelmesi ve alana “kepçe” girmesinin son anda önlenebilmesi bu kanımızı güçlendirmektedir.

Öte yandan meydanın boyutlandırılmasının, bazı önemli tescilli yapıları da “ezerek” ve hatta yok ederek bizce denetimden çıkması (Bkz. Resim 2. Meydanın Proje Öncesi ve Sonrası Durumu) ; hem elde edilen çevrenin yaşanabilirlik değerleri, hem de kentsel bellek parçalarının geri dönülmez biçimde bitirilmesi ve uygulamaya komşu bölgelerin denetimim açısından getirdiği sivil yetki yitimi gibi yan etkileri bizce çok önemlidir.


Resim 3. Hacıbayram Meydanı Düzenleme Projesi (1991-92)

Meydanın doğu kenarındaki yapılaşmanın getirdiği olumlu katkı batı ucundaki bakı çevrelerinin tanımlama etkilerine karşın zayıf kalışı ile bir dengesizlik yaratmış, bazı noktalarda bir “yer yitimi” duygusu yaşanmasına yol açmıştır.

Bu arada batı kenarındaki üç katlı teras çarşı bloğunun temel kazısında meydanda gösterilen titizliğin hafriyata, kaplama ve zemin altının sudan arındırılması (drenajı) kararlarına yansımadığı da bir gerçektir. Meydan kaplama malzemesinin, sudan arındırma konusunda “yüzey arındırması” kararı alındıktan sonra “geçirimli” bir malzemeden seçilmesi de yine bir tutarsızlık örneğidir.

“Kentsel bellek” yitimi ile “yer duygusu” yitimi belki de bu kent parçasına son yüz yıldır tanık olan kentliler için güçlü yoksullaşma olgusudur. Öte yandan, kolektif kentsel bellekteki yitimlerin bir toplumun belli bir dönemdeki kent kültürü ve yaşama tarzını da yitimi anlamına geldiği, eğer örnekler iyiyse; ki Hacıbayram önemli bir örnek idi; bu yitimin önemli bir darbe olacağı, insanların artık eskisi gibi davranamayacağı, varolamayacağı söylenmelidir.

Bunun yanında, alan içindeki örüntü ve bölünmelerin, yapılaşma bölgesi kararlarını doğru ve başarılı olduğu görülmektedir.

Augustus Tapınağı kalıntıları ile,Caminin geometri ve hacim olarak birlikteliğini vurgulayan biçimlendirmenin kırk beş-doksan açılandırmasına uydurulmadan, kendi mekansal-geometrik varoluşları araştırılarak vurgulanması daha başarılı olurdu kanısındayız.

Pek çok kentsel tasarım kararının baş derdi olan masa başı-kağıt üstü karar alma özelliği, burada da meydanın geometrik biçimlenişinin altında yatan neden ve sonuçtur. Bu birleştirme kaygısı ve gösterme anlayışı çevreyi kullananlara deneyim düzeyinde yansımamış, yansıtılamamıştır. Aslına bakılırsa meydanın biçimlenmesinde daha ileri bir aşama olan Aslanoğlu-Evyapan önerisinin çevresel duyarlılık (yapıya ve doğaya verilen önem) ile ölçek verme konusunda daha yetkin ve masa başından daha uzak bir tutum sergilediği söylenmelidir (Bkz. Çevre Düzenleme Projesi).

Yine meydandaki yeşilin eski egemenliğini yitirmesi, meydan kimliğindeki geri çekilişi bir bellek yitimi olarak görülmektedir: Osmanlı kent meydanı, tıpkı eski Hacıbayram Meydanı gibi, olumlu fiziksel tanımlarını yeşilin anlamlı ve önemli varlığından da alır. Yine boyutlandırma, ölçek, küçük iklim yaratma, sürpriz oluşturma niteliklerinin, Ankara gibi bir bozkır kentinde mimarın yeşil doku kullanımı yönlendirebilmesi gerekir.

Hacıbayram uygulamasında en önemli eksiklik bizce yapı bitişlerinin çok kötü bir işçilikle gerçekleşmesidir. Yapıya neredeyse yarım kalmış duygusu veren malzeme dökülmeleri, ayrıntı yanlışlarından gelen temizlik ve rutubet sorunları, aplikasyonda ve üst yapı-ince işçilik hataları; bize bunca özen ve önem gösterilen bir uygulamada olmaması gereken zayıflık ve yanlışlıklar olarak görülmüştür.

Bize kalırsa Hacıbayram uygulaması, üst yapı bitişi açısından teslim alınmaması gereken bir yapıydı.

Çünkü bu tür çevrelerin “tarihi kent merkezlerinin sağlıklılaştırılması” , “hemşehrilik bilincinin” pekiştirilmesi, “tarihsel değerlere ve kolektif kentsel belleğe” destek olması ve “anı noktalarının” korunması açısından her türlü olumlu süreci, ön hazırlığı ezen çok, olumsuz ve giderilmesi zor bir olası etkisi vardır.

Amacımız, tarihi alanlarda kentsel tasarım uygulamalarının birbirine deneyim aktarması ve giderek iyileştirilmesi olmalıdır.


Bu yazı 4-5 Nisan 1996 tarihinde IV. Kentsel Tasarım ve Uygulamalar Sempozyumu'na, Dr. Ali CENGİZKAN ile birlikte sunulan bildiriden özetlenmiştir. Bildiri başlığı; “TARİHİ KENT MERKEZLERİNDE KENTSEL YENİLEME VE YENİLEŞME, ULUS TARİHSEL KENT MERKEZİ PLANLAMASI KAPSAMINDA HACI BAYRAM CAMİİ ÇEVRE DÜZENLEME PROJESİ”, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul.

2 yorum:

  1. "..Hacıbayram Meydanı, yakın zamana kadar baştan aşağı granit-görünümlü gri renkte karolarla kaplıydı..hatta bir de granit kaplı saat kulesi vardı..hayatımda gördüğüm en kötü düzenlemeydi..temizlendi çok güzel oldu..ayrıca bölgedeki bir çok binalar da restore edildi, ediliyor, hala çok iş var, ama meydan şimdiden gayet iyi görünüyor.

    Ben dün (02.06.2014) yabancı misafirlerimi Hacıbayram Meydanı, Hamamönü vs yeni restore edilen alanlara götürdüm, yaya olarak gezdik, çok beğendim..Angara'nın sivil mimari mirası ile gurur duydum..ayrıca sadece koruma altına alınma bahanesiyle bir nevi pislik yuvası mezbelellik olarak bırakılmış yerler değil, restore edilen yapıların hepsinin canlı, kullanılan, hayatın içinde, insanların yaşadığı, dinlenip, iki lokma birşeyler yiyip, bir bardak çay-kahve içtiği güzel yapılar olduğunu gözlemledim.

    Zaten Angaralılar da yeni restore edilen bölgeleri çoktan benimsedi, sahip çıktı..bu bölgeler, yapılar Angara'nın şehir dokusunda, şehir mekanları arasında hemen en öne çıktı..daha da gelişecek ve daha da benimsenecektir. çünkü gayet güzel ve kullanışlı bölgeler, mekanlar..bir çok kuvvetli firma gelip burada lokanta, kahvehane (artık nedense "CAFE" deniliyor), çayhaneler, hediyelik eşya dükkanları vs açmışlar, gayet iyi olmuş..ben fakir, kendi hesabıma çok beğeniyorum. şimdilik Kale'yi "istop" ettim. bundan sonra istanbul'dan veya yurtdışında gelen misafirlerimi direkt Hamamönü'de götüreceğim..yakında da Hacıbayram Meydanı civarına başlarım..

    Alp Çakaloz

    YanıtlaSil
  2. "...bu meydandaki. merdiven basamaklarındaki granit-fayans karoların vermiş olduğu, günümüzün modası AVM veya "residence" girişi benzeri düzenlemeyi de kaybettik..bu güzel granit fayanslarla kaplı ortamı ve manzarayı özleyen hemşehrilerimiz, hasret gidermek için Panora AVM'ye gitmek zorunda kalacaklar.." Alp Çakaloz

    YanıtlaSil

1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri : Mehmet Tunçer Sunumu (18.10.2024)

  "1957 Ankara Seli ve Ankara'nın Dereleri" ‼️ 11 Eylül 1957 tarihinde Hatip Çayı (Bent Deresi) taşkınının yol açtığı sel, Ank...