Antik Roma Dönemi Maketi |
Prof. Dr. Mehmet Tunçer
Çankaya
Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü
Bu yazının dizisinin amacı “Kentsel
Çevre ve Çevre Estetiği” ilişkilerini tartışmak, sanat, estetik kaygı, kent
ve mimarlık ilişkilerini irdeleyerek, yaşanabilir ve estetik kentlerin
oluşturulmasına yönelik bazı öneriler geliştirmektir[1].
Tarih boyunca
insanlar içerisinde yaşadıkları yapılarda olduğu kadar yarattıkları fiziksel
çevrelerde de güzellik, sanatsal ve estetik nitelik aramışlar ve bu kaygı ile
çevrelerini düzene sokma arayışında olmuşlardır. Doğal ve insan yapısı kültürel
ögelerin bir araya gelmesi ile biçimlenen kentler onu oluşturan parçalardan
farklı nitelik taşıyan bütünlerdir. Gerek tek yapıların gerekse yapı ve açık
yeşil alanların bir araya gelerek oluşturdukları çevrenin yalnızca insanın
biyolojik gereksinmelerini karşılayan işlevsellik değil, aynı zamanda
psikolojik, entelektüel gereksinmelerini de karşılayan estetik nitelikler de
taşıması gerekmektedir[2].
PRAG KENTSEL
ESTETİK AÇISINDAN DÜNYANIN EN GÜZEL ŞEHİRLERİNDENDİR
Estetik; Eski Yunanca ’da algı, duyu anlamına gelen “Aisthesis”, “Aisthetikos” kelimelerinden gelmektedir. Duyum, duygu ve algı yolu ile insanın güzel olanı kavraması, güzellik ve güzelliğin insan zihin ve duygularındaki etkisi, güzelin algılanması ile ilgili şey olarak tanımlanmaktadır. Estetik güzelin ve güzel sanatların yapısını inceleyen bir felsefe dalıdır. Yunan estetiğinde “güzellik” var olan herhangi bir nesnenin/varlığın sıfatı olup genelde varlığın kendi iç düzeni ya da çeşitli varlıkların uyumlu topluluğu olarak tanımlanmaktadır.
Roma’lı felsefeci Plotinos
ise (M.S. 205-270) güzelliği psikolojik ve metafizik boyutları ile
değerlendirmiş ve güzelliğin uyumdan farklı bir şey olduğunu, duyumla
hissedilen basit bir olgu olmadığını; sanat ve çevre oluşumunda güzelliğe
yaklaşımın metafizik olması gerektiğini vurgulamıştır.
İSTANBUL TARİHİ
YARIMADA KENTSEL ESTETİK AÇISINDAN DÜNYANIN EN GÜZEL MEKÂNLARINDANDIR
Estetik yalnızca sanattaki güzeli, dolayısı ile sadece sanat felsefesini değil, doğadaki güzeli de kapsar. Öte yandan sadece güzel nesneyi değil, aynı zamanda güzelin öznel ve tinsel yaşanışını ve yaratılışını da içine alır. Güzellik ve sanat, Platon’dan beri felsefi düşüncenin konusu olmuştur.
Estetik gündelik
yaşamın her boyutu ile ilgilidir. Estetik, 20. yüzyıl ortalarından bu yana,
felsefenin önemli ilgi alanlarından biri haline gelmiştir. Bunda en büyük
etken, kuşkusuz kültür ve sanatın insan yaşamında, kentlerde, yaşam çevremizde
ve insanı anlamada önemli bir rolü olduğunun anlaşılması olduğu kadar, bunların
aynı zamanda ekonomi ve politikada kullanılır olmalarıdır.
20. YÜZYILDA ŞEHİRLERDE GÖKDELENLERİN İNŞASI İLE ESTETİK BAKIŞ AÇISI DEĞİŞMİŞTİR
Eğer kültür ve sanat insanı insana anlatan ve temsil eden en
önemli yorumlar ise, hem sanat hem de kültürün teknik ve şiirsel tüm
boyutlarını içeren ve tarihsel bir insan ürünü olan kenti en başta
ilgilendirmesi gereken unsurlardan biri estetiktir[3]. Kent estetiği öncelikle
insanın kentte yaşantısını, sağlıklı bedensel, ruhsal ve sosyal durumunu
ilgilendiren bir olgudur.
Son yıllarda “Kent Estetiği” sözcüğünün sürekli olarak gündeme
gelmesi de estetiğin kent yaşamının bozulması karşısında çare olarak sunulan
süslemeler ve tali çözümler ile ilgili olduğuna dair yanlış kanıya işaret
etmektedir.
KENT NEDİR? KENTİN BİLEŞENLERİ NEDİR?
Bu alt-bölümde
kent, kentleşme, kentsel çevre, çevre ve kent estetiği tanımlanarak, estetik
olgusu kavramsal olarak irdelenmiş, kentsel çevrelerde kimlik, kentsel görüntü
ve estetik değerler kuramlarına değinilerek, kentlerin kent tanımına hak kazanabilmeleri
için sahip olmaları gereken estetik değerler ve kentsel tasarım yaklaşımları
tartışılmıştır.
Bir kent, insan neslinin yüzyıllar boyunca oluşturduğu maddi ve manevi birikimlerinden oluşur. Yüzyıllarca, bazen binlerce yıllık deneyimlerle oluşmuş mühendislik, mimarlık eserleri ve çevresel değerler bir kentin bütününü tanımlar. Bir kent aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kültürel değerlerin birleşiminden ve fiziki mekânı oluşturan yapıların içinde yaşayanların gelenek, görenek, etnik, dinsel ve estetik değerlerinden oluşur. Örneğin Anadolu’da binlerce yıllık tarihsel ve kültürel birikime sahip Kaş (Antiphellos) ve Bergama (Pergamon) Kentleri bünyelerinde önemli mimari ve estetik değerler barındırmaktadır.
ANADOLU’NUN EN ESKİ KENTLERİNDEN KAŞ (SOLDA) VE BERGAMA (SAĞDA)
Kenti oluşturan sokaklar, meydanlar (agoralar, piazza’lar),
çalışma ve barınma mekânları, sütunlu yollar, dinlenme ve rekreasyon amaçlı
açık ve yeşil alanlar, amfi-tiyatrolar, sanayi alanları, kamusal alan ve
yapılar, sosyal ve kültürel yapılar, dinsel yapılar bütünü genellikle belirli
bir plan dahilinde gelişmiştir.
Örnek olarak Venedik kenti bütünüyle mimari, sanatsal, estetik
özellikleri ile ünlüdür. San Marco Meydanı ise dünyanın en güzel, çevresindeki
anıtsal yapılarla birlikte en estetik mekânlara sahip ve tanımlı
meydanlarındandır .
DÜNYAYIN EN GÜZEL ŞEHİRLERİNDEN VENEDİK SAN MARCO MEYDANI
DÜNYAYIN EN GÜZEL ŞEHİRLERİNDEN VENEDİK, CANALE GRANDE
Ancak birçok Osmanlı-Türk Kentlerinde olduğu gibi belirli yönlendirici bir plan olmadan, kamusal büyük külliyelerin, geleneksel mimarinin yönlendirmesi ile gelişen kentler de bulunmaktadır. Kentlerin tarihsel dokuları, tarihi çekirdekleri de (Historic Core) çoğu zaman belirli bir yönlendirici planlama olmadan zaman içinde oluşmuş yapı ve yapı gruplarından, sokak ve meydanlardan oluşmuşlardır.
Kentlerin kimliklerini kazandıran ve simgeleyen önemli kentsel mekanlarda, bozulma, çirkinleşme, sağlıksızlaşma, çöküntü alanına dönüşüm vb. gibi olgular oluşmaktadır. Kent Plancılarının düşüncelerini ve planlarını bir çevrenin tasarımı ölçeğinde ayrıntılandırmamaları, mimarların ise daha üst ölçekleri, mimarlık alışkanlıkları dışında ele alamamalarından dolayı bu iki disiplin arasında, sorunlu kentsel çevrelerde çözüme ulaşmanın en doğru yolunu kent planlama ve mimarlık arasında bir ölçek olan kentsel tasarım oluşturmaktadır.
EFES ANTİK KENTİ YAPILARI MİMARİ VE ESTETİK AÇIDAN UNESCO DÜNYA
MİRASI LİSTESİNDEDİR
Kent tanımlarında genellikle belirli nüfus büyüklüğüne sahip olmak
ve teknik ve sosyal/kültürel donatı altyapısına sahip olmak gereklidir.
Toplumsal değişmeyi etkileyen temel faktörler arasında “Çevre” yer almaktadır.
Doğal çevre ve insan yapısı çevrenin bileşiminden oluşan kentsel çevre bu
faktörlerin başında gelir.
İSTANBUL’UN
GİDEREK YOK OLAN TARİHSEL ÇEVRESİ KENTSEL ESTETİK AÇISINDAN ÖNEMLİ MEKANLARDIR
Tarihi, kültürel ve doğal değerlerin varlığı, bir kentin yaşam alanlarının ve mekânlarının niteliğini artıran önemli girdilerdendir. Geçmişin doğal ve kültürel değerlerine sahip çıkılması, bunun sürdürülmesiyle kentsel mirasın yaşatılması, kent hafızasının oluşturulmasında önemli kıstaslardan birini sağlamaktadır.
Değerli hocam Ruşen Keleş’e göre sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan
kent; sosyal hayatın mesleklere, işbölümüne, farklı kültür gruplarına göre
organize edildiği, kurumlaşmaların yoğunluk kazandığı, karmaşık insan
ilişkilerinin bütün bir günlük yaşayışı etkilediği yerleşme merkezi olarak tanımlanmaktadır[4].
Kent, civar yerleşmelerin ekonomik faaliyetlerini denetleyen, ona göre uzmanlaşan, üretimi gerçekleştiren ve bunun sonucunda toplumsal ve idari yönden de çevresi üzerinde denetimci bir görev üstlenen yerleşme birimi şeklinde ifade edilmektedir [5] . Nitekim son yıllarda estetik ile ilgilenen felsefecilerin buluşmalarında kent analizleri önemli yer tutmaya başlamıştır. Tarım ve sanayi devrimi ile insanın yaşamı ve yaşadığı çevre kapsamlı olarak değişmiştir.
Kentler; yaşlı, genç, çocuk, kadın, erkek, yerli ve yabancı
herkese ait ve açık bir kültür alanıdır. Kenti oluşturan yapı, yapı grupları,
sokaklar ve meydanlar ve diğer tüm mekânlar aslında insan ömrünün doğumdan
ölüme kadar geçtiği yaşam alanlarıdır. Bu alanların nitelikleri insan psikolojisini
olumlu veya olumsuz etkilemekte, sosyal, kültürel ve folklorik değerler kent
mekânlarını şekillendirmektedir.
İSTANBUL BEYOĞLU (PERA) BÖLGESİ KÜLTÜREL BAKIMINDA KOZMOPOLİT
YAPISI İLE ÖNEM TAŞIYAN BİR BÖLGEDİR
Kentsel alanlarda tüm yaşama mekânlarının, kentin doğasına,
çevresel güzelliklerine, biyolojik çeşitliliğine, tarihi ve kültürel yapısına uygun çağdaş
tasarımlarla estetik nitelikler taşıyan mekânlar olmasına önem verilmelidir.
Tarım devrimi sonucunda yerleşik hayata geçilmiş ve köy yerleşim yerleri
ortaya çıkmıştır. Sanayi devrimi sonucunda ise bugünkü anlamda modern kentler
kurulmuştur. Kentlerin kurulması ile birlikte insanların doğayla, toplumla ve
birbirleriyle olan ilişkilerinde meydana gelen değişiklikler toplumsal
değişimin bir göstergesi olmuştur.
Kentlerin tarihsel gelişimini incelediğimizde, çevre koşullarının
iyileştirildiğini, tarım ve hayvancılığın ortaya çıkarak ilk göçebe olmayan ilk
yerleşik mekânlara geçildiğini görmekteyiz. İlk insan yerleşimlerine
Anadolu’daki ilk örneklerini Çatalhöyük, Alacahöyük gibi prehistorik
yerleşimlerde görmek olasıdır.
Bu ve buna benzer alanlarda ilk konut ve konut çevresi tasarımları
ortaya çıkmış, gezgin avcılık ve toplayıcılık kültürleri, yerleşik tarım
topluluklarına dönüşmüşlerdir. Güvenlik, barınma, soğuk, sıcak ve yağmurdan
korunma, yiyecek ve diğer ev aletlerini, av araçlarının korunması ve aile
yaşamının sürmesi açısından yapı yapımına ilişkin malzeme ve teknoloji
kullanımı gelişmiştir. Bu yapıların bir araya gelişi ile konut dokuları oluşmuş,
ilk tapınma mekânları ile ruhban sınıfın ve idareci ve savaşçı sınıfların
gösterişli mekânları ile kent denilen yerleşim dokuları ortaya çıkmıştır.
ÇATALHÖYÜK ‘ÜN MÖ 6200 YILLARINA
TARİHLENEN İLK HARİTASI (Duvar resmi)
(Kaynak : http://makingmaps.files.wordpress.com/2008/09/catal_map_1964.png)
İlk yerleşimler büyük akarsuların suladığı verimli topraklarda; tarım ve hayvancılığa uygun Dicle ve Fırat’ın suladığı Mezopotamya’da, Nil Vadisinde, İndus Nehri kenarlarında, Çin’de Hoang-Ho’ da gelişmiştir. Bu insan yerleşimleri doğal çevre ile bütünleşmiş, doğal yapı malzemelerini ve doğadan alınan malzemeleri (kerpiç, ahşap, taş, kiremit vd.) kullanmışlar, bazen de savunma amacı ile yüksek tepelere kurulmuşlardır .
YÜZYILDA YAPILAN BU RESİM, MEZOPOTAMYA KENTLERİNDEN NİMRUD VE
SARAYLARINI GÖSTERİYOR. KENT, M.Ö. 9. YÜZYILDA İNŞA EDİLMİŞTİR.
(Kaynak: http://www.asunundefterinden.com/kayipdunyalar/mesopotamia/meso-1.htm)
Kentin zaman içindeki mekânsal şekillenmesinde yönetim, ticaret, sanayi, liman kentleri, eğitim ve kültür kentleri olarak biçimlendiğini ve bu tipolojiye bağlı olarak geliştiğini görüyoruz. Ancak, sanayileşme, hızlı ve sağlıksız kentleşme gibi süreçlerle doğal çevre değerleri ile birlikte yerleşmelerin tarihsel-kültürel kimlikleri de ortadan kalkmaktadır. Uygarlıkların beşiği olarak bilinen ve değişik uygarlıklara tanıklık etmiş bulunan kentler, günümüzde artık, ne yazık ki; kendi doğal-tarihsel-kültürel-estetik kimliklerinin de hızla yitirildiği mekânlar olmaktadır.
Sanat bir toplumun ilerlemesi ve çağdaşlaşması
yönünde çok önemli katkıları olan anlayış bütünüdür. Bir sonraki yazımızda “Sanat, Estetik Ve Kent İlişkileri” ni
ele alacağız.
Corona günlerinde hoşça kalın, evde
kalın, sağlıcakla kalın..
SOSYAL ÇEVREBİLİMİNE GİRİŞ KİTABI
Kitap
Açıklaması
Çevre sorunsalına çözüm bulma çabaları birinci derecede bilim dünyasını
etkilemiş, değişik bilim dalları, her biri kendi çevresinden çevreyi tanımak,
tanımlamak ve sorunları gidermek amacıyla araştırmalara başlamışlardır. Bu
çalışmalar göstermiştir ki; çevre sorunları niteliği gereği tüm bilim dallarını
ilgilendirmekte ve disiplinlerarası yaklaşımla çalışmaların başarı şansı
artmaktadır. 8u saptamaya koşut olarak pek çok ülke üniversitelerinde
çevrebilimleri, çevre araştırmaları programları düzenlenmeye başlamıştır...
Sosyal Çevrebilim adını taşıyan bu derleme Sosyal Çevre Bilimleri programında
görev alan ve bu programda yetişen akademik kadronun bize bir yirminci yıl
armağanı olmaktadır. Derlemede yer alan 17 makale yalnızca çevreyi değişik
yönlerden incelemekle yetinmemektedir. Derlemenin çekiciliği, bizi bu konularda
yeniden düşünmeye, zihnimizde yeni kapılar açmaya da yönlendirecek olmasıdır.
Prof. Dr. Can Hamamcı-
(Tanıtım Bülteninden)
Not : Yukarıdaki yazı, Sosyal Çevrebilimine Giriş Kitabı'ndan yayınlanmış ve geliştirilerek yenden ele alınmıştır.
Sayfa
Sayısı: 534 Baskı Yılı: 2015 Yayınevi: Siyasal Kitabevi
[1]
Tunçer, M., 2013-2014, Sosyal
Çevrebilimine Giriş Kitabı,: “Kentsel
Çevre Ve Çevre Estetiği”. Siyasal Yay., Ank.
[2] Erdoğan, E., 2006, “Çevre Ve Kent Estetiği”,
ZKÜ Bartın Orman Fakültesi Dergisi, Cilt:8 Sayı:9
[3] Erzen, J.,
(Ed.), Aralık 2010, “Kent Estetiği”,
TMOBB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Dosya 23.
[4]
Keleş, R., (1998), “Kentleşme
Politikası”, Ankara, S.19.
[5] Ortaylı, İ. (1979), “Türkiye
İdare Tarihi”, Ankara: TODAİE Yayınları, S.194.
Sevgili Mehmet Hocam guzel bilgiler icin tesekkurler. Keyifle okudum
YanıtlaSil