YAZITLAR
KRALİÇESİNİN GÖZYAŞLARI
Gizlenenin
Peşinde programında Kızılcagün TV Genel Yayın Koordinatörü Taner Topçu, Çankaya
Üniversitesi Öğretim Üyesi Şehir ve Bölge Yüksek Plancısı Prof. Dr. Mehmet
Tunçer ile beraber Yazıtlar Kraliçesinin Gözyaşlarını ekranlarınıza getiriyor.
İzlemek
için :
https://www.youtube.com/watch?v=KkHf8zb7idg
Prof. Dr. Mehmet Tunçer [1]
Sayın Taner Topçu’nun programı “Gizlenenin Peşinde” Kızılcagün TV’de 5 Mayıs 2021 tarihinde bir program yaptık. Pandemi nedeni ile mahallinde olamadık ama olay mahallinin içinden “Korunamayan Kültürel Miras Hacı Bayram ve Augustus Tapınağı Çevresi” kitabımda detayları ile anlattığım “Augustus Tapınağı” ‘nı ve “Yazıtlar Kraliçesinin Gözyaşları” nı anlattım.
Taner Topçu’nun deyimi ile “Yazıtlar Kraliçesi’nin gözyaşlarının dindiğine de tanıklık edeceğiz ve
o Yazıtlar Kraliçesi, beyaz atlı prensini buldu mu, gözyaşları nasıl dindi, bu
konuda gösterilen çabaları” anlatmaya çalıştım.
Ankara’mız kadim bir kenttir ve yaklaşık 1500 yılı sadece Roma
Dönemi’ne aittir. Ondan önce Galat ve Firig Dönemleri bulunmaktadır.. Ve Ankara’mız,
en az herhalde Taş Devri’ne kadar giden 10-12 bin yıllık yerleşmelerle, Tümülüs
ve höyüklerle, Gordiyon ile kadim bir şehir.
“Ankara, artık ne Roma
şehri, ne Osmanlı şehri, ne Selçuk şehri. Ankara, Cumhuriyet Başkenti, Mustafa
Kemal Atatürk'ümüzün kurduğu ve yeni bir çağdaş bir Başkent’tir.
Tabii şimdi hızlıca süreci anlatmak için bu başlığı neden
koyduk? Çünkü Agustus Mabedi, Ankara’mızın en değerli anıt eserlerinden birisi
ve dünya onu Ankara Anıtı olarak yüzyıllardır biliyor ve araştırıyor. Roma
İmparatoru Augustus'un MÖ 20-25 yılında kurulmuş bir tapınak üzerine MS 14’ de bu
tapınağın yüzeyine yazılmış “Yazıtlar Kraliçesi”.
Bu yazıt nedir? Aslında buna Ankara Anıtı deniyor ve Yazıtlar
Kraliçesi deniyor. O yüzden kraliçenin gözyaşları demiştik. Bu yazıtta
İmparator Augustus'un vasiyeti ve yaşarken yaptıkları yazıyor. Dünya Tarihi ve
Roma tarihi bakımından günümüze kadar gelebilmiş çok önemli bir belgedir.
Ankara Anıtı ve Hacı Bayram Cami birlikteliği aslında
buranın binlerce yıldır bir kutsal mekân olduğunun da bir göstergesi. Çok
önemli bir yerdeyiz şu anda. Bunun altında da Kibele ve Men Tanrılarına, Frig
Tanrılarına adanmış tapınaklar olduğu biliniyor.
AUGUSTUS'UN MS 14'TE ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN "RES GESTAE DİVİ
AUGUSTİ" (LATİNCE: TANRISAL AUGUSTUS'UN YAPTIĞI İŞLER) METNİNİN BİR
KOPYASI, ANKARA ANITI'NIN İÇ VE ÜÇ DUVARINA LATİNCE OLARAK KAZILMIŞTIR. BU ALTI
SAYFA OLARAK DÜZENLENMİŞTİR.
Bu anıtlar büyük oranda korunamadı, yerin altına da
girilerek çok katlı otopark yapıldı Augustus Tapınağı ve Hacı Bayram Camisi
yanına, arkeolojik alanlarda hiç olmaması gereken çok büyük su ögesi konuldu,
fıskiyeli havuzlar yapıldı.
Aslında anıtın yanına bu kadar yakınına ve Hacı Bayram Camisinin
bu kadar yakınına bir fıskiyeli havuz yapılması çok büyük bir riskti ve 10-12
yıldır bu konu üzerinde duruluyor. Augustus Mabedi, dünyada korunması gerekli
100 Anıt içerisindedir. Tapınak ve Hacı Bayram Camisi çevresiyle birlikte 2016
yılında, UNESCO Dünya Mirası Ön Listesi'ne girmiştir[2].
Dolayısıyla bu kadar önemli bir anıta hiçbir şekilde yaklaşmamak, su ögesini
yaklaştırmamak gerekirdi.
Monumentum Ancyranum veya Ankara Anıtı; Res Gestae Divi Augusti'nin Ankara'daki Augustus Tapınağı'nın
duvarlarına kazınmış olan ve metnin dünya üzerinde bilinen en eksiksiz
kopyasıdır. İlk Roma İmparatoru olan Augustus'un
yaptığı işleri anlatan yazıt, 14 Ekim 1972 tarihinde tapınakla birlikte
tescillenerek birinci derece kültür varlığı ilan edilmiştir. Orijinali
kayıp olmakla birlikte; diğer kopyaları Isparta'daki Antiokheia (Monumentum
Antiochenum) ve Apollonia (Monumentum Apolloniense) antik
kentlerinde bulunmuştur.
Roma'da İmparator Augustus' un mezarının kenarında yapılmış
bronz yazıt kaybolmuş, yok olmuş durumda ve bizim ülkemizde, Isparta Yalvaç'ta
ve Uluborlu'da bu anıtın bir benzeri, bu yazıtın bir benzeri vardır. Ama en çok
ve en okunabilir halde Latince ve Yunanca olarak önemli bir Roma Şehri olan
Ancyra’da Agustus Mabedinin dış yüzeyinde ve iç yüzeyinde kazınmıştır.
İmparator
Augustus ilk defa Roma Dönemi’nde Roma Barış’nı (Pax Romana), 200 yıl boyunca barış
getiren ve Cumhuriyet’i kuran bir imparatordur. Dolayısıyla yaptıkları yüzlerce
yıl hatta binlerce yıl boyunca anılmıştır. “Agustus” adı tıpkı Rusların “Çar”
demesi gibi, ya da Almanların “Führer” i gibi Agustus’ta imparatorlar için yani
Bizans ve Roma İmparatorları için kullanılmıştı. Bu Yunanca ve Latince yazıtın,
dış tarafına Osmanlı döneminde evler inşa edilmiş ve bu evler aslında bu yazıtı
bir anlamda koruma işlevi de görmüşlerdi.
GALATİA. ANCYRE.
AUGUSTEUM'UN ÖN YÜZÜ. ÇATIDAN CAMİ DAHİL OLMAK ÜZERE ANTİK YAPILARIN CEPHEDEN
GÖRÜNÜMÜ, Jules Delbet (French,
active 1860s) Rose-Joseph
Lemercier (French, 1803 - 1887) (Fotoğraf 1861; yayın 1872) (Kaynak
: http://www.getty.edu/art/collection/objects/150309/jules-delbet-rose-joseph-lemercier-galatie-ancyre-face-anterieure-de-l'augusteum-french-negative-1861-print-1872/)
MÖ. 25-20 yılları arasında yapılan Augustus Tapınağı tarihe,
Roma eseri olarak geçmiştir ama yapanlar Romalılar değil, Ankara’nın bir önceki
sahibi olan Galatlardır. Galatlar bu görkemli tapınağı, ülkelerinin Roma’ya
katılmasının şerefine ve tanrı statüsündeki tek Roma İmparatoru olan Augustus’a
bağlılıklarını göstermek için yapmışlardır. Tapınak önceleri, Galatların Koinon
adı verilen din esaslı meclislerinin toplantı yeri olarak kullanılmıştır. Roma
ve Bizans’ın ilk zamanlarında tapınak olarak kullanılan yapı daha sonra bölgede
Hıristiyanlığın yayılması üzerine bazı tadilatlar yapılarak ve yan duvarına
pencereler açılarak kiliseye çevrilmiştir[3].
Yüzyıllarca bu anıt ve yazıt içindeki ve çevresindeki yapılarla korunmuş. Duvarlarında
(Roma’daki orijinalinin dahi kaybolduğu) Tanrı-İmparator Augustus’un
vasiyetnamesinin Yunanca/Latince iki versiyonunun birden yer aldığı bu
tapınağın, kendisi daha önce aynı yerde bulunan bir tapınağın kalıntıları
üzerine yapıldığı halde, Hacıbayram Camii için onu yıkmayarak yanına inşa eden
Türk hoşgörüsünün güzel bir örmeği olarak savunulabilir.
AUGUSTUS TAPINAĞI PLANI ve CEPHE REKONSTRÜKSİYONU (Kaynak :
The Remnants of Roman Ancyra -
http://arkeo.bilkent.edu.tr/newsletter2/newsle24.html)
Mimari açıdan plan ve cephe özellikleri dikkate alındığında
Augustus Tapınağı, tipik Roma tapınaklarına benzetilebilir. Dört tarafını
çeviren kolanlardan hiçbiri günümüze kadar gelememişse de ayakta kalan iki yan
duvarı ve ana giriş kapısı, tapınağın büyüklüğü hakkında bir fikir vermektedir.
Bu konudaki kaynaklar, tapınağın iki metre yüksekliğinde bir platform üzerine
inşa edildiğini, dar kenarında sekizer ve uzun kenarlarında 15’er olmak üzere
etrafının kolonlarla çevrili olduğunu ve üç bölüm halinde olmak üzere, 360
metrekaresi kapalı, 2 bin metrekare bir alanı kapsadığını yazmaktadır.
Anıtın korunmasında Osmanlı Dönemi’nde buranın “Ak Medrese”
denilen bir işlev verilerek, kutsal bir mekân olduğu için, buranın hem
konaklama hem ibadet amaçlı kullanıldığını biliyoruz. Hatta bir ara 16.-17. yüzyılda bir vali tarafından resmi
ikametgâh olarak da kullanıldığını söylüyor Hans Dernschwam. 16. Yüzyılda
gelmiş ve bu Yunanca ve Latince yazıtları kopyalamıştır.
Bu belge, aslında Roma Halkının da egemenliği altına alırken,
başardıklarını, devlet ve Roma Halkı için yaptığı harcamaları gösteriyor. Mısır dahil pek çok ülkeyi Roma İmparatorluğu'na
kattığını anlatan, büyük askeri başarıları, işte Agustus’un politikalar kariyerlerinden
bahseden şeref unvanları, Romalı halka Agustus tarafından dağıtılan paralar, sirk
gösterileri, alaylar vd
·
Birinci Bölüm (1.- 14. paragraf): Bu bölümde Augustus'un
politik kariyerinden; ona verilen ve hayatta iken adına ihdas edilmiş olan özel
şeref unvanları, payeler ve şerefsel görevler sıralanmaktadır.
İkinci
Bölüm (15.- 24. paragraf): Bu bölümde, Romalı halka Augustus tarafından
dağıtılan paralar, onlar için tertip edilen sirk gösterileri ve alaylar ile
halk için inşa edilen anıtlardan söz edilmektedir.
Üçüncü
Bölüm (25.- 33. paragraf): Bu bölümde, Augustus'un gösterdiği büyük askeri
başarılar ve diplomatik faaliyetlerle imparatorluğa sağladığı kazançlardan
bahsedilmektedir.
Dördüncü
Bölüm (34.- 35. paragraf): Bu bölümde, Augustus adının ve "Ülkenin
Babası" unvanlarının aslının ne olduğunu açıklayan belgesel delillere yer
verilmektedir.
1554 yılında, Kutsal Roma İmparatoru I. Ferdinand tarafından Anadolu'ya
gönderilen Flaman Ogier
Ghiselin de Busbecq; Ankara'da yaptığı keşifler esnasında
tapınağın duvarlarında rastladığı bu metni kayıt altına alan ilk isimdir. Daha
sonraları III. Napolyon döneminde
yine Osmanlı'ya yollanan Georges
Perrot ve Edmund
Guillaume ise ilk tam kopyayı çıkartan kişilerdir. Latince
metnin tamamını, Yunanca olanın ise bir kısmını not etmeyi başaran ikili;
Avrupa'ya döndüklerinde metinlerin basılarak çoğaltmasını sağlamışlardır.
1859'da Berlin Akademisi
tarafından finanse edilen Andreas
Mordtmann da yazıtın kopyalanması için görevlendirilmiş,
fakat yöre halkından izin alamadığı ve kullanacağı tekniğin yazıta zarar
vereceğini düşündüğü için vazgeçmiştir.
1882 yılında Bergama Zeus
Sunağını bularak Berlin’e taşıyan Carl Humann, Ankara’da her iki metnin de alçı mulajlarını çıkartarak Almanya'ya
dönmüş, bu kalıplar sergilenmek üzere Berlin Müzesi'ne yerleştirilmiştir.
Sonraki sene Theodor
Mommsen yazıtlar
üzerine bir kitap yazmış ve alçı kalıplardan esinlenerek oluşturduğu gravürleri
bu esere dahil etmiştir. Hamit Dereli,
Mommsen'in çalışmasından yola çıkarak metni Latince'den Türkçeye çevirmiş
ve “Ankara Anıtı” adıyla
yayımlamıştır[4].
Roma İmparatoru AUGUSTUS anlatıyor;
“ONDOKUZ YAŞIMDA KENDİ TEŞEBBÜSÜM
VE PARAMLA BİR ORDU KURDUM. BU ORDU İLE DEVLETİ PARTİ TAHAKKÜMÜNDEN KURTARDIM.
BUNDAN DOLAYI SENATO BENİ ÜYELİĞE SEÇTİ. AYNI ZAMANDA KOMUTANLIK ÖDEVİNİ VE
YETKİSİNİ VERDİ. 0 YIL (MÖ 43) HER İKİ KONSÜL DE HARPTE OLUNCA HALK BENİ KONSÜL
YAPTI.
BABAMIN KATİLLERİNİ CEZALANDIRDIM. DEVLETE KARŞI AÇTIKLARI HARPTE ONLARI
YENDİM.
BÜTÜN CİHAN ÜZERİNDE, KARADA VE DENİZDE HARPLERE GİRİŞTİM. ZAPTETTİĞİM YERLERİN
AHALİSİNE MERHAMET GÖSTERDİM. HİZMETLERİ BİTEN ASKERLERİN HEPSİNE TOPRAK VE
PARA VEREREK YERLEŞTİRDİM.
ALT YÜZ GEMİ ZAPTETTİM.
BİRÇOK KERE ZAFER ALAYI YAPTIM. YİRMİ BİR DEFA İMPARATOR İSMİNİ ALDIM.
KARADA VE DENİZDE KAZANDIĞIM ZAFERLERDEN DOLAYI SENATO ELLİ BEŞ DEFA DİNİ TÖREN
YAPILMASIN KARAR VERDİ. ZAFER ALAYLARINDA ARABAMIN ÖNÜNDE DOKUZ KRAL VE KRAL
ÇOCUĞU YÜRÜYORDU.
HALK VE SENATO TARAFINDAN TEKLİF EDİLEN DİKTATÖRLÜĞÜ KABUL ETMEDİM. BÜYÜK
BİR KITLIK OLDUĞU SENE ALDIĞIM İYİ TEDBİRLER SAYESİNDE MİLLETİ AÇLIKTAN
KURTARDIM. KAYDIHAYAT ŞARTIYLA VERİLEN KONSÜLLÜK GÖREVİNİ DE KABUL ETMEDİM.
SENATO VE ROMA MİLLETİ BANA EN YÜKSEK YETKİLERİ VERMEK İSTEDİKLERİ HALDE
ECDADIMIZN GELENEKLERİNE UYGUN OLMAYAN HERHANGİ BİR MEMURLUĞU KABUL ETMEDİM.
DEVLETİ TEŞKİLATLANDIRMAK ÜZERE KURULMUŞ OLAN ÜÇLER MECLİSİ’NİN, ON YIL
ÜYELİĞİNİ YAPTIM.
KIRK YIL SENATO’NUN EN SEÇKİN MEVKİİN, İŞGAL ETTİM. KUTSAL TÖRENLERE
BAKAN ON BEŞ ÜYEDEN BİRİ, DİNİ ZİYAFETLER HAZIRLAYAN YEDİ KİŞİDEN BİRİ VE DİĞER
ÇEŞİT RAHİP CEMİYETLERİNİN ÜYESİ OLDUM.
MİLLETTEN VE SENATO’DAN ALDIĞIM TALİMAT ÜZERİNE PATRİCİEN’LERİN SAYISINI
ARTIRDIM. ÜÇ DEFA SENATO SEÇİMİ YAPTIM. ALTINCI KONSÜLLÜĞÜMDE ARKADAŞIM AGRİPA
İLE ROMA MİLLETİNİN BİR NÜFUS SAYIMIN YAPTIM. BUNDAN SONRA HER BEŞ YILDA BİR
DÖRT NÜFUS SAYIMI YAPTIM.
YENİ KANUNLAR YAPARAK BİRÇOK GELENEKLERİ DİRİLTTİM.
…
BUNLARI YAZARKEN YETMİŞ ALTI YAŞINDA İDİM.
“Tanrılaşmış Augustus’un Yaptığı İşler” (Res Gestae Divi Augustus)
Yazıtlar Kraliçesi, Roma Augustus Döneminin, demokrasisini
ve Cumhuriyet ilkelerini, halkın egemenliğini bir anlamda vurgulayan gösterdiği
başarılar, demokratik yönetim tarzı ve ülkenin babası unvanını almış olması
gibi önemli bilgileri açıklamaktadır. Augustus yazıtının daha sonra dünyanın birçok
yerinde, tapınaklarda çoğaltılması ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.
ANKARA AUGUSTUS TAPINAĞINI GÖSTEREN KENT SİKKESİ
Agustus mabedinin o dönemde sikkeler üzerinde, Roma Paraları
üzerinde yer aldığını görüyorsunuz. Bu da ne kadar önemli bir yapı olduğunun
göstergesi.
Dünya Anıtlar Fonu bu yapının yok olmasını engellemek için
2002-2004 yıllarında Agustus Tapınağı’nı da Korunması Gerekli 100 Anıt içine
almış ve Robert Wilson bağışları büyük miktarda paralarla Kültür ve Turizm
Bakanlığı ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi ortak bir çalışma yapmış ve bu
anıtın taş ve mermer yüzeylerinin ne durumda olduğunu göstermiş ve anıtın
duvarları benim arkamda gördüğünüz gibi ikiye ayrılıyor ve neredeyse çökmek
üzereyken, yapılan onarım çalışmalarıyla bu çelik strüktür konulmuş. Bu ayrılma
engellenmiş ama 2009'dan itibaren yapılan fıskiyeli havuz, bu slaytta
görüyorsunuz bakın havuzlar var burada ve tapınak burada. Bu havuzun etkisiyle
bu yazıtların, ne yazık ki zarar gördüğünü ve kısmen döküldüğünü saptadık.
KORUNAMAYAN KÜLTÜREL MİRAS HACI BAYRAM CAMİSİ VE AUGUSTUS TAPINAĞI ÇEVRESİ (Tunçer, M., 2019, Gazi Kitapevi Yay.)
“Korunamayan Kültürel Miras Hacı Bayram Camisi ve Augustus Tapınağı Çevresi” kitabımda bunları bütün belgeleri ile ve kurul kararlarıyla ve alınması gerekli önlemlerle bunu açıklamaya çalıştım. Hacı Bayram Camisi ve Augustus Tapınağı’nın çevresinde de aslında büyük tahribatlar yapılmış bu dönemde.
HACI BAYRAM
CAMİSİ VE AUGUSTUS TAPINAĞI ÇEVRESİNDEKİ TARİHİ OSMANLI DOKUSU YIKIMLARLA YOK
EDİLMİŞ YERİNE BETONARME ÇOK KATLI TAKLİT YENİ-TARİHİ YAPILAR İNŞA
EDİLMİŞTİR (Kaynak: Aytekin, Ö., 2019)
Hacıbayram-ı
Veli Camii'nin gelinen durumunda yapay ve sahte bir tarihi çevre oluşmaktadır.
"Yeni-Tarihi Eserler" yapılmakta, sahte, betonarme Eski Ankara Evleri
inşa edilerek gerçek Ankara evlerinin yıkım ve yanmaya terk edilmektedir.
Geçmiş halinden tamamen farklı bir doku ortaya çıkmıştır. Hacıbayram çevresinde
sanki bir AVM'imiş gibi betonarme binlerce m2 inşaat alanı yaratılmış ve bu
amaçla höyük kazılarak çok katlı otoparka ve mağazalara/dükkanlara
dönüştürülmüştür ve bu da tam bir tarih ve kültür tahribatıdır.[5]
HACIBAYRAM ÇEVRESİ ESKİ VE YENİ HALİ KARŞILAŞTIRMASI (2013) (Kaynak:
Dericizade Kolleksiyonu / Üstteki fotoğraf - Ahmet Soyak / Alttaki fotoğraf)
2009'da alınan bir karar ile havuzun süs havuzu ya da kuru
havuz olarak yapılması. Yani havuzda fıskiye ve burada böyle bir lunapark
havasında olmamalıydı ve belki küçük kuru bir havuz olabilirdi. Ama bu bölgenin
altında arkeolojik katmanlar, Roma, Frig, Galat vd olduğu için, burası
Ankara’nın ilk Akropolü olduğu için çok daha korunması gerekmekteydi. Bu
bölgede henüz kazı yapılmamış bu da çok önemli, bu nedenle burada herhangi bir
su ögesinin hiçbir şekilde bulunmaması gerekirdi. Bu konuda bir imza kampanyası da başlattık 2019
martında ve epey imza toplandı.
Sayın Mansur Yavaş, belediye başkanı olduğu zaman, bu havuzun
kapatılması ve bu fıskiyenin de iptal edilmesi konusunu kendisine aktardım. “İnceleyeceğiz
hocam” dedi ve bu konuda bir Danışma Kurulu kurdu. Benim de içlerinde
bulunduğum çeşitli üniversitelerden planlama, koruma, restorasyon, arkeoloji
konusunda Ankara’nın en yetkin, konularının uzmanı hocalarımız bu havuzun “sadece
Ankara Anıtına ve Yazıtlar Kraliçesi” ne değil Hacı Bayram Camisi’ne ve
temellerine de zarar veriyor..” şeklinde karar verdiler.
Yani biz burada kendi kutsal mekanlarımıza da zarar vermişiz
10-12 yıl. Değerli araştırmacı, sanat tarihçisi, arkeolog, çok değerli bir
yazar olan Özgen Acar bu konuda çeşitli yazılar yazdı ve onun da feryatları var
bu konuda, onu da belirtmek isterim.
Pek çok arkeolog, Prof. Dr. Musa Kadıoğlu bu konuları anlattılar
ve yazdılar. Danışma Kurulu’nun raporu tamamlanıncaya kadar beklendi, ne
yapılması gerektiğini ilişkin çalışmalar yapıldı. Çok kapsamlı bir üç, üç buçuk
ay çalıştık bu konuda ve havuz kaldırılsın ve havuzun yerine park ve oturma
mekanları yapılsın ve bunun içinde bir peyzaj projesi hazırlansın kararı
verildi.
Buna bağlı peyzaj projesi yapıldı, hazırlandı ve Ankara
K.T.V. Koruma Kurulu’ndan geçti ve bakın bu yazıtlar kraliçesinin “Gözyaşları”
burada çok net görülüyor. Dökülmeler ne kadar belirgin ve bu konuyu kitabımda
da detaylı yazmıştım[6].
2016 ve 2018 fotoğraflarında[7]
çok net bir şekilde, 2 senede, nasıl anıtın üzerindeki yazıtın döküldüğünü, pul
pul kabardığını, mecazi olarak “gözyaşlarının buradan aktığını” görüyorsunuz
çok net bir şekilde. Taşlardaki parçalanmalar, kabartmadaki dökülmeler
görülüyor. Aynı yer bu bakın “M” “E” tabi Latince ve bunlar onun altındaki
noktalar.
Burada, ne kadar yakında bir büyük su ögesi olduğu çok net
görüyoruz Bu konuda da çalışmalar yaptık Yüksek Lisans öğrencim olan Öznur Aytekin’le
birlikte, uluslararası platformda da sunduk bunu, sundu kendisi[8].
Danışma kurulu raporlarında diyor ki; “Fıskiyelerden ve Havuzdan ortama
yayılan nem ve rüzgarla yapılara doğru taşınan su, her iki yapının ama
özellikle tapınağın duvarlarında kullanılan mermer blokların çatlamasına
çözülmesine ve parçalanmasına yol açmakta ve dünya üzerinde bütün olarak
korumuş tek yazıtın eriyerek pul pul dökülmesine neden olmaktadır. Bu da
danışma kurulunun saptaması.
Fıskiyeli havuzun ivedilikle kaldırılması ama kazı
yapılmaması, etraflı bir şekilde buraya bir uygulama yapılması kararı
verilmiştir. Ve en sonunda 2 Nisan 2021 tarihinde fıskiyeli havuz kaldırıldı. Tabi
bu konu oradaki çevrede oturanlar ya da orada yaşayanlar, işte insanların tepkisini çekmiş
olabilir. Bunu da saygıyla karşılıyorum. Ancak, burası önemli bir yer ve bir
lunapark gibi olmaması gereken bir yer, bunu da anlatmak için zaten bu
programda da sizinle yola çıktık. Benim bir önerim de bu..
Taner Topçu ; “……Şimdi insan düşünüyor, düşünüyor,
1800'lü yılların ortası, Ahi Cumhuriyeti, Hacı Bayram -ı Veli geliyor bir, sizin
de tarif ettiğiniz gibi; bir medrese biçiminde, bir eğitim merkezi gibi, bir
dini merkez gibi bir yapı inşa ediliyor ve inşa ederken de kucak kucağa, duvar
duvara, Pagan Dönemi’nin, Hristiyan bile değil pagan döneminin bir önemli şeyi,
mabedi, yeryüzünün en büyük muhabbetlerinden birine ellemeden, dokunmadan, ona
zarar vermeden, iç içe yanına inşa ediyor. Hocam biz ne ara, böyle bir laf
vardı, ne ara o hale geldik? Yani aradan binlerce yıl geçiyor, sonra biz kendi
ellerimizle, hem de Cumhuriyet döneminde bir Aziz Yuhannes Kilisesi’ni
yıkıyoruz, parçalıyoruz, aynı şeyi Hacı Bayram -ı Veli yapmıyor…”
Çünkü bu, biliyorsunuz bizim bir Yahudi Mahallemiz vardır,
orada da Yahudi Havrası ile Cami 50 metre ara ile iç içedir. Orada da
Müslümanlar, işte Yahudiler ve Rumlar iç içe yaşamışlardır. Hacı Doğan
Mahallesi’de aynı şekilde yine bir kilise vardır. Saint Clement Kilisesi, hemen
yakınında cami vardır, işte hanlar ve Bedesten vardır, Suluhan vardır. Burada
yüzyıllarca kardeşçe yaşamış ve maalesef 1915-16 yıllarında büyük yangın oldu
biliyorsunuz Ankara'da, hep dışarıdan büyük etkilerle ve düşmanlık yaratarak
oluşmuş şeylerdir bu yangınlar ve iç çatışmalar.
Bunlar da bu günlerde hep tartışılıyor. Ben bu konuya çok
girmek istemiyorum ama bundan sonrası için burası UNESCO Dünya Miras Listesi’ne
girecek düzeyde önemli bir yerdir. Hem bu inançların birlikteliği açısından hem
de çevredeki doku; kısmen korunmuş, kısmen yenilenmiş, yeni tarihi eserler
yapılmış doku açısından önemlidir ve bizim bu Augustus Tapınağı'nın çok iyi
korumamız gerekir.
Taner Topçu : “……Hocam yine bağışlayın bir televizyoncu
refleksiyle küçük bir müdahalem olacak. İzleyenlerimiz bu şeyi kaçırmış
olabilirler. Biraz önce “yeni tarihi yapılar” dediniz. Bu ıskalansın istemem,
burada tarihe not düşelim. Tarihi yapılar yeni olmaz hiç kuşkusuz ama siz ironik
bir yaklaşımla ve Melih Gökçek dönemi çevre yapılarını böyle tarif ettiğiniz,
şahanede bir tarif oldu, çok da güzel oturdu. Hakikaten betonarme 5-6 katlı
bina yaptık cephelerini de eskiye öykünerek, ona benzetmeye çalışarak da cephe
giydirmiş gibi olduk. Aslında arkasında bildiğimiz betonarme binalar oldu. Bunlar
bildiğimiz haliyle “hiç” yapılardı. Hakikaten çok kötüydü, çok net
söylüyorum. Siz de buna güzel bir tarif bulduğunuz akademisyen kimliğinizle. “Yeni
tarihi yapılar”. Evet hocam.
Mehmet: Çok teşekkür ederim. Bu konuda tabi eğer konumuz
Hacı Bayram çevirisi olsaydı söyleyecek çok şey vardı ama tabi Yazıtlar Kraliçesi’ne
odaklandığımız için o yeni tarihi eserler meselesini isterseniz başka programda
konuşalım.
Ankara Anıtı’nın kapsamlı ve gerçek korunması için bir
önerim var. Augustus Mabedi ile ilgili Roma'daki Ara Pacis İmparatoru Augustus'un anıt
mezarı ve bir kapalı müze içerisine alınmış bu çok önemli bir yapı ve müzeye
benzer bir öneri. Ben gittim bu müzeye ve Augustus ‘un Anıt Mezarı Richard Meier
ve Partners’ın tasarladığı tamamen şeffaf bir yapı ve şeffaf bir yapının
içerisinde bu sergileniyor.
Ben bunu acaba bizim Ankara Anıtı’mızın (Agustus Tapınağı) çevresine
böylesine şeffaf bir müze içini alsak, böyle bir koruma altına alsak ve artık dış
etkilerden; yağmurdan, çamurdan, kardan, artık fıskiye de kaldırıldığına göre
yağmurdan, çamurdan, hava kirliliğinden korursak, insan etkisinden korursak ve
buranın dünya çapında bir Müze olarak da müthiş bir gelir getireceğini
düşünüyorum. Hele UNESCO Miras Listesi’ne girerse ve Roma'yla da kardeş şehir
çalışmalarımız sürüyor Büyükşehir belediyemizin,
Taner: Evet Bekir Bey'in müjdesi var. Bu bizim Antik Tiyatro
onarımı tamamlandığında herhalde açılış törenini iki şehrin kardeş imza töreni
gibi bir projeleri var.
Mehmet: İnşallah. Şimdi Antik Tiyatro konusu, tabi orası da
bir ayrı konu olabilir. Biliyorsunuz orası da çok terk edilmişti, içki
içenlerin, tiner çekenlerin yuvası olmuştu neredeyse. Onarılıyor orası, bir arkeopark
olacak ve Ulus bölgesinin de neresini kazsak hakikaten bir Roma kalıntısına
ulaşıyoruz. Dolayısıyla önemli bir Roma kenti Ankyra. Bu Roma-İtalyan
Büyükelçisi Carlo Marsili diyor ki; eğer Ankara kardeş şehir olması düşünülürse,
bence bu şehir Roma olmalıdır ve o konuda gelişmeler var. İmza için Antik Tiyatro’nun
onarımını bekliyoruz.
Benim de ilerisi için önerilerim; tabi bu Antik Tiyatro’nun
belirli bir aksla Augustus Mabedi’ne ve Roma Hamam’na bağlanması, sütunlu yolla,
bir ana aksla ve Kale’ye doğru bir yaya bölgesi halinde ulaşması. Tabi tramvay
sistemleri kurulabilir, yaya aksları oluşturulabilir. Bu Ara Pacis Sunağı gibi Agustus Tapınağı-Müzesi’de
yapılabilir
Bakın ne kadar net ve güzel korunmuş. Tabi onarılıyor,
bakılıyor sürekli, tamir görüyor. Bu konuda öneriyorum. Belki ileride bu yıkılan,
dökülen noktalar bir onarımla ele alınabilir. Şimdi bu konularda, bu yazıt ne
işe yarıyor ne var üzerinde. Birkaç slayt koymuştum onları baştan anlatacağıma
sonu alalım, vaktimiz de daraldı. Hemen buraya koyacağım ve okumayacağım ama
isteyenler okuyabilirler tabi durdurarak. Bu zaten her yerde var, bütün web
sitelerinde var.
Yaptığı işler, işte Cumhuriyet Dönemi ve yüzyıllarca bizim Agustos
Tapınağı’nın ve Hacı Bayram Cami’mizin birlikteliğini nasıl koruduğumuz çeşitli
fotoğraflar da görülüyor. Çevre düzenlemesinde girersek ben bunu belki bir saat
daha anlatırım. O yüzden çevre düzenlemesine girmiyorum, konumuzda sınırlı
kalıyorum.
Roma'dan günümüze kalan ne var diye bakarsak, bu bir temsili resim. Birçok yazar ve birçok seyyah gelmiş ve Ankara'da bunların iç içe ve çok karman çorman, yıkılmış taşınmış halde olduğunu görmüş. Mesela, Ankara Kalesi'nin de biliyorsunuz, sur duvarlarının içinde ve dışında ovadan taşınmış belki de Augustus Mabedi’nden taşınmış parçalar var, kullanılmış yazıtlar var, heykeller var.
Bunu biz yapmadık. Yani 7.yüzyılda, 8.yüzyılda Bizans Dönemi’nde
yapılmış bunlar ve tabii Kale'yi güçlendirmek amaçlı yapılmış. Yani aslında Roma
şehrinin tahribatı Bizans Dönemi’nde. Yani özellikle de tapınakların tahribatı
Bizans Dönemi’nde olmuştur diyorum ve çok teşekkür ediyorum.
AYTEKİN, Ö., 18-22 June, 2019- Prague (Czech Republic) “Landscape
Elements Changes In Conservatıon Applıcatıons Around Ankara Ulus Hıstorıcal
Center”, . The World Multidisciplinary Civil Engineering-Architecture-Urban
Planning Symposium (WMCAUS)
BAYER, Y., “Augustus Tapınağı”, Hürriyet Gazetesi, Ankara eki, https://www.hurriyet.com.tr/augustus-tapinagi-17774649
EYİCE, S., 1972, “Ankara’nın Eski Bir Resmi”, Tarihi Vesika
Olarak Resimler - Ankara’dan Bahseden Seyyahlar - Eski Bir Ankara Resmi, Türk
Tarih Kurumu, “Atatürk Konferansları”
IV. Cilt’den Ayrıbasım, Ank., S. 61-124.
KADIOĞLU,
M., Görkay, K., Mitchell, S. (2011) Roma Dönemi’nde Ankyra, Ek 5 Res Gestae Divi Augustı Metni Ve
Sergilenmesi Önerilen Kısımlar, «Tanrısal Augustus’un Başarıları», Türkçe
Çeviri: Turhan Kaçar, İstanbul, Fig. 26-27.
KADIOĞLU, M., GÖRKAY, K., MİTCHELL, S., “Roma Döneminde Ankyra”,
Yapı Kredi Yay.
ÖZKAN, T., 2016, “Ankara’nın Turistik Potansiyeli Bağlamında
UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne Bir Öneri; Augustus Tapınağı”,
VEKAM.
ÖZGENEL, L, (Ekip Başkanı), Bayraktar, N., Tunçer, M., Kadıoğlu, M., Altınöz, G.,
Koçyiğit, E., S., A.,
SOYAK, A.,2014 - 2018 Yazıt Fotoğrafları.
ÖZGENEL, L., BAYRAKTAR, N., ELGİNÖZ, G., B., KADIOĞLU, M., TUNÇER,
M., ÖZÇAKIR, Ö., E KOÇYİĞİT, A., E., S., 25 Ağustos 2020, «Hacı Bayram Veli Camii Ve Augustus
Tapınağı Bitişiğinde Bulunan Dekoratif Havuzun Yeniden İşlevlendirilmesi Ve
Alanın Yeniden Düzenlenmesi», Ankara Büyükşehir Belediyesi Danışma Kurulu
Raporu.
TUNÇER, M., 2001, “Ankara
(Angora) Şehri Merkez Gelişimi (14.-20. Yy), Kültür Bakanlığı Yayınları
/ 2603, 2001, Kültür Eserleri Dizisi No
: 292.
TUNÇER, M., Kültürel Bellek 2019 Sempozyumu,
Sunulan Bildiri: “Korunamayan Kültürel
Miras: Hacı Bayram Camisi Ve Augustus Tapınağı Çevresine Bir Bakış”, Hacettepe
Üniversitesi, Tarihi Ve Kültürel Mirası Araştırma Merkezi, HÜTKAM tarafından
düzenlenmiştir.
TUNÇER, M., 2019,
“Korunamayan
Kültürel Miras, Hacı Bayram Camisi Ve Augustus Tapınağı Çevresi”, Gazi Kitapevi Yay., Ank. ISBN
9786057805034
https://whc.unesco.org/en/tentativelists/6124/
(Erişim: 16.05.2021)
(French, active 1860s) Rose-Joseph
Lemercier (French, 1803 - 1887) : http://www.getty.edu/art/collection/objects/150309/jules-delbet-rose-joseph-lemercier-galatie-ancyre-face-anterieure-de-l'augusteum-french-negative-1861-print-1872/)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Monumentum_Ancyranum,
(Erişim: 16.05.2021)
• https://tr.wikipedia.org/wiki/Monumentum_Ancyranum
• https://tr.wikipedia.org/wiki/Augustus
• https://www.haberankara.com/ankara/ankara-ile-roma-kardes-sehir-oluyor1976-h75636.html
• http://www.yapi.com.tr/haberler/augustus-tapinaginin-irzina_76462.html
• https://www.haberler.com/2-bin-yillik-augustus-tapinagi-nda-celik-iskeleli-11884433-haberi/
[1] Çankaya
Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi.
[2] https://whc.unesco.org/en/tentativelists/6124/
(Erişim: 16.05.2021)
[3] Özkan,
T., 12 Mayıs 2011, “Augustus
Tapınağı’nın UNESCO Dünya Mirası’na Adaylığı”,
Bayer, Y., “Augustus Tapınağı”, Hürriyet Gazetesi, Ankara eki, https://www.hurriyet.com.tr/augustus-tapinagi-17774649
[4] https://tr.wikipedia.org/wiki/Monumentum_Ancyranum,
(Erişim: 16.05.2021)
[5] Tunçer, M.,
KÜLTÜREL BELLEK 2019 Sempozyumu, Sunulan Bildiri: “Korunamayan Kültürel Miras: Hacı Bayram Camisi Ve Augustus Tapınağı
Çevresine Bir Bakış”, Hacettepe Üniversitesi,
Tarihi Ve Kültürel Mirası Araştırma Merkezi, HÜTKAM tarafından düzenlenmiştir.
[6] Tunçer,
M., 2019, “Korunamayan Kültürel Miras, Hacı Bayram Camisi Ve Augustus Tapınağı
Çevresi”, Gazi Kitapevi
Yay., Ank. ISBN 9786057805034
[7] Bu
fotoğraflarda Ahmet Soyak’ındır. Teşekkür ediyorum kendisine.