3 Ağustos 2024 Cumartesi

MEDUSA 'NIN 35. YILI : PATARA / GELEMİŞ TOPLANTISI (29-30-Temmuz 2024)

Değerli çevreci Pamir Yılmaz ın Medusa Tesislerinin Patara’daki 35. Yılı çerçevesinde düzenlenen ve "Patara ÖÇKB ve Gelemiş KAİP" konulu toplantıda, Bölgede korumada gelinen nokta, otoyol projesi, kaçak yapılaşmalar ve Patara Antik Kenti ve Patara kumsalı üzerindeki insan baskısı konuları tartışıldı.. (29-30 . 07.2024. Kaş-Patara)

Etkinliğin ikinci günü olan 30 Temmuz’da ise ‘Koruma, Planlama ve Sürdürülebilir Turizm’ başlığıyla Prof. Dr. Ruşen Keleş’in sunumu yer alıyor. Şehir ve Bölge Planlama uzmanı ve daha önce Patara’da planlama çalışmaları yürüten ekipte yer alan Prof. Dr. Mehmet Tunçer’in sunumu ise ‘Planlama, Koruma ve Patara Gerçeği’ başlığını taşıyor.



Patara’nın geleceği korunmuş bir mirasta saklı

Yusuf Yavuz yazdı…

Antalya’nın Kaş ilçesindeki Patara antik kenti ve çevresiyle ilgili düzenlenen koruma ve planlama etkinliğinde akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve sanatçılar bir araya gelecek…

Antalya’nın Kaş ilçesindeki Patara ÖÇK Bölgesi, Türkiye’nin önemli miras alanlarından biri. Yıllardır Patara’nın korunması için çaba harcayan isimlerden biri olan işletmeci Pamir Yılmaz, 35 yıllık tanıklığın deneyimiyle bir etkinlik organize ediyor. Medusa’nın Patara’daki 35. Yılı çerçevesinde düzenlenen ve iki gün sürecek etkinlikte, arkeolojiden planlamaya, doğa korumadan turizme birçok konuda söyleşiler yapılacak. ÖÇK sınırı içerisindeki köylerde gölge oyunu gösterilerinin de yapılacağı etkinlik kapsamında antik kentte müzik ve dans gösterileri de yer alacak.

Fotoğraf: Recep Türk 





KUMLARIN ALTINDA SAKLANAN TARİH

Kilometrelerce uzanan eşsiz kumsalı, zengin biyolojik çeşitliliği ve kumların altında saklı binlerce yıllık tarihiyle Patara Türkiye’nin önemli miras alanlarından biri. Patara’da 1991 yılından bu yana Akdeniz Üniversitesi tarafından yürütülen arkeolojik kazılar, kumların altındaki tarihi adım adım gün yüzüne çıkarıyor.


ANA TANRIÇANIN SUYU EŞEN IRMAĞI BÖLGENİN KALBİNDE YER ALIYOR

Kaş’a bağlı bir köy olan Gelemiş sınırları içerisinde bulunan Patara antik kenti, geniş bir bölgeyi kapsayan Özel Çevre Koruma Bölgesi’ne de adını veriyor. Antalya ve Muğla illerinin sınırlarını belirleyen Eşen Çayı, bölgenin en önemli akarsuyu. Likya’nın ana tanrıçası Leto’nun çocukları Apollon ve Artemis’i doğurduğu efsanenin mekânı da olan Eşen Çayı, antik çağda ‘Ksantos Potamos’ olarak anılıyordu.

TANRILARDAN AZİZLERE COĞRAFYANIN HAFIZASI

Bir başka deyişle kaynağını Akdağ’dan alan suların biçimlendirdiği bu topraklar binlerce yıldır tanrıların, tanrıçaların, efsanelerin coğrafyası. Coğrafyanın hafızası, erken Hıristiyanlık döneminde, Patara’da doğan Aziz Nikolaos’un yolunu da çizerek onu denizcilerin, yoksulların, çocukların ve genç kızların koruyucu azizine dönüştürüyor.



Fotoğraflar: Recep Türk 

HİTİT METİNLERİNDE ‘PATAR’ OLARAK GEÇEN LİMAN KENTİ

Hitit metinlerinde ‘Patar’ olarak anılan Patara, antik çağda Akdeniz’in önemli limanlarından biri olmuş. Roma döneminde İ.S. II. yüzyılda Patara’da inşa edilen Granarium (tahıl deposu), ve görkemli deniz feneri limanın önemine işaret ediyor.

GELECEĞE MİRAS BIRAKABİLMEK İÇİN GEÇMİŞİN EMANETİNİ KORUMAK

Patara’nın binlerce yıllık geçmişi yavaş yavaş gün yüzüne çıkarılırken, bir yandan da turizmin getirdiği yapılaşma baskısı da doğal ve kültürel miras açısından tehdit oluşturuyor. Özel çevre koruma bölgesi olmasının yanında doğal ve arkeolojik sitlerle çevrili farklı korunan alanları barındıran bu bölgenin kaynak değerlerinin korunması bu bakımdan önemli. ‘Geleceğe miras’ bırakabilmenin yolu, bugün geçmişin emanetine sahip çıkmaktan geçiyor.


MEKTEBİ MÜLKİYE’DEN PATARA’YA, KÜLTÜREL MİRASTAN MEDUSA’YA

Pamir Yılmaz da bu bilinçle yaşayan Patara sakinlerinden biri. Yıllar önce Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olan Yılmaz’ın yolu Patara’ya düşünce bu bölgenin doğal ve kültürel değerlerinden çok etkilenmiş. Genç bir kaymakam adayı olmasına karşın “bu iş bana göre değil” diyerek turizm sektörüne girmeye karar vermiş. Ancak namı diğer Mektebi Mülkiye’de aldığı eğitimin de etkisiyle o yıllarda henüz bozulmamış doğası ve tarihi mirasıyla benzersiz bir hazine olan Patara’nın korunması için kafa yormaya başlamış.



PATARA’DA 35 YILDIR BULUŞMA YERİ

Aldığı eğitimin üstüne bir de ‘Kültürel Miras Koruma’ alanında yüksek lisans yapan Pamir Yılmaz, yeni başladığı yıllarda Patara kazılarında da çalışmış. Yılmaz’ın 1996 tarihli yüksek lisans tezi, ‘Koruma Yasalarımız ve Patara Antik Kenti’ başlığını taşıyor. Bu sırada Gelemiş köyünde Medusa adını verdiği bir işletme açan Yılmaz, 35 yıl önce kendisiyle birlikte dışarıdan gelip burada işletme açanlardan kimsenin kalmadığını söylüyor. Küçük bir köy yerleşimi olan Gelemiş’in merkezinde uğrak yeri olan Medusa, otantik bir turistik işletme görünümünde. Western filmlerindeki kasabaların ‘Saloon’larını andıran Medusa, zaman içinde köyün yerlilerinden kazı çalışanlarına, turistlerden kamp tutkunlarına birçok insan için buluşma mekânı haline gelmiş.

Yavaş yavaş turizm ve ikinci konut baskısının hissedildiği dönemlerde Patara’nın korunması için çaba harcayan isimlerden biri olan Pamir Yılmaz, çeşitli uluslararası koruma kuruluşlarında da gönüllü olarak çalışmalar yapmış.


‘BURAYA TURİZM AMAÇLI GELDİM ANCAK KORUMA ÇABASI ÖNE GEÇTİ’

“Ben buraya ilk başlarda turizm amacıyla geldim ancak buradaki doğal ve kültürel mirasın farkına varınca koruma çabası öne geçti” diyen Pamir Yılmaz, Patara ve çevresindeki değerlerin yörede yaşayanlar tarafından da fark edilmesini istediklerini söylüyor.

Pamir Yılmaz

‘BÖLGENİN KORUNMASI YEREL HALK, KAMU VE STK İŞBİRLİĞİNE BAĞLI’

Bu amaçla 35 yıl önce öyküsünün başladığı Patara’da bir etkinlik organize eden Yılmaz, bölgenin değerlerinin korunması için yerel halkın, ilgili kamu kurumlarının ve sivil toplum örgütlerinin iş birliğinin önemli olduğunun altını çiziyor.

İKİ GÜN BOYUNCA UZMANLAR PATARA’YI KONUŞACAK

Pamir Yılmaz’ın 35 yıllık Patara deneyimi çerçevesinde organize ettiği ve ‘Patara, Çevre, Koruma ve Turizm’ başlığını taşıyan etkinlik, 29-30 Temmuz tarihlerinde yapılacak. Patara antik kenti, Gelemiş köy yerleşimi ve ÖÇK içerisindeki bazı köyleri de kapsayan etkinliğin ilk günü olan 29 Temmuz’da Arkeolog-Yazar ve Yayıncı Nezih Başgelen, Patara Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Koçak, Patara Caretta caretta Popülasyonu Arazi Sorumlusu Ayfer Şirin’in sunumlarını içeren panel yer alacak.

Patara caretta 

PATARA KAZILARININ HİKÂYESİ VE AYAĞA KALDIRILAN TARİH

WWF-Türkiye’nin yürüttüğü Sahil Sahiplen Projesi ve Patara Örneğinin sunulacağı etkinlikte, Tiyatro oyuncusu Aytek Önal’ın Karagöz gösterisi de yer alıyor. Aynı günün akşamında ise adı Patara kazılarıyla özdeşleşen Prof. Dr. Havva İşkan Işık ve Prof. Dr. Fahri Işık konukları ören yerinde tarihi bir yolculuğa çıkaracak.


RUŞEN KELEŞ VE MEHMET TUNÇER’DEN KORUMA, PLANLAMA VE TURİZM

Etkinliğin ikinci günü olan 30 Temmuz’da ise ‘Koruma, Planlama ve Sürdürülebilir Turizm’ başlığıyla Prof. Dr. Ruşen Keleş’in sunumu yer alıyor. Şehir ve Bölge Planlama uzmanı ve daha önce Patara’da planlama çalışmaları yürüten ekipte yer alan Prof. Dr. Mehmet Tunçer’in sunumu ise ‘Planlama, Koruma ve Patara Gerçeği’ başlığını taşıyor.



PATARA VE ÇEVRESİNDEKİ GÜNCEL SORUNLAR DA TARTIŞILACAK

Etkinliğin ikinci gününde ayrıca Patara Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Bekir Kırca ile Kaş Çevre ve Kültür Derneği Başkanı Ahmet Murat Akoy da güncel sorunlara ilişkin birer konuşma yapacak. Etkinlik, antik kentteki dans ve müzik gösterileriyle sona erecek.




Kaynak : 

https://www.antalyakorfez.com/pataranin-gelecegi-korunmus-bir-mirasta-sakli



1 Ocak 2024 Pazartesi

TAŞHAN MEYDANI’NDAN ULUS’A BALIKPAZARI CADDESİ’NDEN ANAFARTALAR CADDESİ’NE

 


TAŞHAN MEYDANI’NDAN ULUS’A

BALIKPAZARI CADDESİ’NDEN ANAFARTALAR CADDESİ’NE

FROM TASHAN SQUARE TO ULUS

FROM BALIKPAZARI AVENUE TO ANAFARTALAR AVENUE

 

Ali Kemal ARKUN1,  Sibel ÖZTÜRK2,  Mehmet TUNÇER3

1 (Dr.), Kassel Üniversitesi, e-mail: alikemalarkun@yahoo.com Orchid: 0000-0001-7409-9312

 2 (Şehir Plancısı, Yüksek Lisans Öğrencisi), Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,           e-mail: sibel_oztrk@windowslive.com

 3(Prof. Dr.), Çankaya Üniversitesi, e-mail: mtuncer@cankaya.edu.tr Orchid: 0000-0002-1591-6383

 

Guillaume Berggren’in Angora Panaroması (1893) [1]

Bu yazı : Öztürk, S., Arkun, A., K., Tunçer, M., Ağustos 2022, Kitap Bölümü: “PEYZAJ ARAŞTIRMALARI II,  “Taşhan Meydanı’ndan Ulus’a Balıkpazarı Caddesi’nden Anafartalar Caddesi’ne”, Lıvre De Lyon Pub., France,  tarafından yayınlandı               ISBN : 9782382361757

1. Giriş

Ankara, 27 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarının gelişi ve binlerce Seymen tarafından karşılanışı ile Türk milletinin tarihinde nadir görülen ve “Kızılcagün“ denilen bir yeniden doğuş yaşamaya başlamıştır.  

Bu araştırmada; Taşhan Meydanı’ndan Ulus’a, Balıkpazarı Caddesi’nden Anafartalar Caddesi’ne dönüşüm süreci, 1916 ve 1929 büyük yangınları ile Anafartalar Caddesi çevresinde Erken Cumhuriyet dönemindeki  yapılaşmalar ele alınacaktır.

Taşhan Meydanı’ndan Ulus’a, Balıkpazarı Caddesi’nden Anafartalar’a Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gelişim ve modernleşme olgusu özetle anlatılacaktır.

Erken Cumhuriyet dönemi gelişmeleri Yenişehir’ in yanı sıra Jansen in planladığı alanlarda da "planlı bir şekilde" gelişme getirmiştir.

Ulus Tarihi Kent Merkezi’nde bu gelişmeler Bankalar Caddesi, Anafartalar Caddesi ve çevresinde olmuştur. 583 sayılı yasa ile 400 hektarlık bir kamulaştırma yapılmış bunun 300 hektarı gerçekleştirilmiş; Lörcher Planı ise bunun 150 hektarını kullanmıştır. Her iki planın aynı anda çıkışı sonucunda, kimi araştırmalara göre Eski Şehir ‘ihmal edilmiş’, mülkiyet sorunlarının çapraşıklığı, tarihi küçük parseller sorunu ve yapılaşma alanının yüksek eğimi nedeniyle Eski Şehir alanında imar gelişimi çok yavaş olmuştur.

Cumhuriyet sonrasında; 1916 yangın alanları konut gelişimi için önemli bir potansiyel olarak kullanılmıştır. Çağdaş ve modern mimari örnekler (1.ulusal mimari), kuleli, neo-klasik cephe ve plan tipolojili yapılar bu gelişmelerin karakterini oluşturmaktadır.

1929 Tahtakale ve Balıkpazarı yangını ile Ulus hali inşa edilmiş, Anafartalar Caddesi modern bir alışveriş merkezi haline gelmiştir.

Prof. Hermann Jansen’in Ankara İmar Planları’nda Ulus yakın çevresinde (Hacı Bayram, 1929 Yangın yeri, Hacıdoğan Mahallesi vd.) olduğu gibi Yangın Bölgesi’nde mahalle ölçeğinde “Bahçe Şehir” ve yapı bazında kentsel tasarım ve mimari projeler yapılarak alan geliştirilmiştir.

Hızla imara olanak vermeyen yürürlükteki 1298 sayılı Ebniye Yasası kaldırılmış ve 16 Şubat 1924’te 417 sayılı Ankara Şehremaneti Kanunu ile Ankara Şehremaneti kurulmuştur.

1924-1925 tarihli olan Lörcher Planı, yalnız Kızılay bölgesinin imara açılmasını sağlamamış, Ankara’da kendisinden sonra gelen bütün planlama çalışmalarını yönlendirmiştir.

 

2. Araştırma Alanın Değişimi Ve Dönüşümü

 

2.1. 1920’lerde Ankara

            Ancyra, Enkür, Angora ve nihayet 20 yüzyıl başlarında Ankara, binlerce yıllık bir kültürel sürekliliğin ve çeşitli medeniyetlerin bir karışımı, bir senteziydi.  Ancak, belki de 80 yıldan uzun süren bir ekonomik çöküş, şehrin neredeyse 1/4 ’ünün yok olmasına neden olan yangınlar, iç çatışmalar, kıtlıklar ve bunların getirdiği yoksulluk, Ankara’nın (Angora) gravürlerdeki o heybetli görünümünden pek fazla eser bırakmamıştı (Tuncer, 2020). 

"Sof"[2] üretimi, iklim özelliklerinin Angora keçisi üzerindeki olumlu etkileri, dolayısıyla tiftiğinin yüksek kalitesi gibi etmenlerle şehri belirleyen başlıca üretimlerden biri olarak yüzyıllarca devam etmişti. Angora, 1850’lere kadar bölgenin üretim ve ticaret merkezi niteliğini korumuştu. Bunda en önemli pay da geleneksel tiftik üretimi ve tiftikten yapılan şal ve sof gibi çeşitli dokumalardı (Şekil 1.). 17. Yüzyıla kadar Angora’da “sof” üreten 1000 kadar tezgâh olduğu, bu özelliği ile Angora’nın o dönemlerin en önemli ticaret merkezi olduğu bilinmektedir. 

 



 Şekil 1. Atpazarı Meydanı 1890’lar (Cangır, 2007)

 

2.2. Yangınlar İle Yok Olan Angora

 Angora Kurtuluş Savaşı ilanı öncesinde, yanmış, yıkılmış, o eski muhteşem günlerinden pek fazla eser kalmamış, perişan bir bozkır kasabasıydı.  1881 tarihinde çıkan bir yangın ile Yukarı Yüz denilen Atpazarı’nda, Mahmud Paşa Bedesteni, Kurşunlu Han ve çevresindeki irili ufaklı hanlar ve ticari sokaklar, mekanlar yanarak ekonomik çöküntü ve yıkım yaratmıştı (Şekil 2. ve  Şekil 3.).




Şekil 2. 1881 Yangını Bölgesi Mahmut Paşa Bedesteni, Kurşunlu Han (1930 Hava fotoğrafı, Tunçer, M.)

Şekil 3. Mahmut Paşa Bedesteni, yangınlar sonucu 19. yüzyıl sonunda işlevini bütünüyle kaybetmiştir (Tunçer, 2000).

 

Bu bölgenin büyük bir kısmı 1881 ve 1916 yangınlarında yok olmuştur (Şekil 4). Uzunçarşı'nın Çıkrıkçılar Yokuşu ile Saraçlar Çarşısı’nın bir bölümü ile Bedesten ile Hanların harap, terk edilmiş ve kullanılamaz halde olduğu bilinmektedir (Şekil 5.).

“..Ankara’nın yolları ne kadar dar ve ne kadar ivicaclı (=kıvvrımlı) idi. .. Bazen karşı karşıya el uzatılacak kadar sık cumbalar vardı ki altı hiç güneş göremediğinden rutubeti o sıcağa rağmen o sıcağa rağmen temmuzda bile kurumazdı. Sonra evle hep ahşap ve bahçesizdi. Daha sonrası şehirde su hiç yoktu; yer testisine beş kuruş vererek yalvara yakara tedarik edebilir ve ancak yüzümüzü yıkayabilirdik. Yanıyordu; hışırdıya hışırdıya, uzana ilerleye, yuta yaka müdhiş bir kudretli, bir solukla (?) yanıyordu. Sanki her evin altında bir ayrı körük işleyerek ateşi üflüyor, şiddetini arttırıyordu. Buna karşı civar halkı eşyasını kurtarmakla uğraşıyor ve bizim gibi uzak semttekiler de seyr ile iktifa ediyordu. Zaten ahalinin ahalinin çoğu bu mevsimde bağlara taşınmıştı. Öyle konaklar yandı ki kapısını açmaya bile vakit bulunamadı. Ankara’nın bu yangınından önceki halini bilmeyenler zannedebilirler ki yanan evler ufacık damlardan ve eşya ise döküntü şeylerden ibarettir. Öyle değildi; mermer merdivenli yirmi odalı konaklar, kuyruklu piyanolar, giranbaha (=kıymetli) halılar ve billur avizeler yanıyordu..” (Esin, T. ve Etöz, A., 2015).



Şekil 4. 1916 büyük yangınında yanan Kale ve çevresi (Hisarpark) (1930 Hava Fotoğrafında Analiz: Tunçer, M.)

Şekil 5. Ankara Mahmud Paşa Bedesteni Ve Hanlar Bölgesinin 1929 yılı Analizi (Tunçer, 2000).

 

2.3 Demiryolu, İstasyon Caddesi Ve Taşhan Çevresi Karaoğlan Çarşısı

 1892 yılında Anadolu Demiryolları’nın “Angora” ya bağlanması ile şehrin doğrudan bağlantısını sağlayan İstasyon Caddesi’nin açılması sonucunda Karaoğlan Çarşı Caddesi (Anafartalar Caddesi) ile kesiştiği nokta olan Taşhan Meydanı gelişmeye başlamıştı.    

Yeni bir ulaşım aracı olan demiryolu, insanları ve ticari malları İstanbul’a kolay, hızlı ve konforlu bir şekilde ulaştırıyor, atlarla ve develerle yapılan ve yaklaşık 1 haftalık zorlu kervan yolculuğunu önce 2 güne, daha sonra da 1 güne indiriyordu. Demiryolunun varlığı, Ankara’nın Kurtuluş Savaşı esnasında bir komuta merkezi olmasında, mücadele sonrasında da “Başkent” ilanında önemli bir faktördür.

Taşhan Meydanı’nın, (sonraları Hakimiyet-i Milliye (Ulus) Meydanı) önemli yapılarından olan Taşhan, Keskin Kaymakamı İsmail Hakkı Bey tarafından 1888 yılında inşa edilmişti (Şekil 6). Taşhan’ın duvarına Ankara İstasyonu’nda inen yolcuların şehre ulaştıklarında dikkatlerine çekecek üzere ‘’Hotel d’Angora’’ yazısı yazıldı. Daha önceki yıllarda şehirden gelip geçenlerin hayvanları ile birlikte konakladıkları han, artık bir ‘’otel’’ olmuştu. Böylece Ankara’daki ilk otel unvanını Taşhan almış oldu. Taşhan'dan Hükümet Caddesi'ne kadar uzanan "Karaoğlan Çarşı Caddesi" (Anafartalar)'ın iki kenarı, han, otel, mağaza, pastahane gibi şehrin, sosyal ve kültürel gereksinimlerine karşılık verecek kullanımlar ile göreceli olarak daha modern olarak nitelendirilebilecek ticari kullanımların yer aldığı bir kesimdi.

Ankara 13 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin Başkenti oldu. Aynı yıl ‘’Taşhan’’ sahibi tarafından modern bir otele dönüştürüldü ve alt katına Karpiç Lokantası açıldı. Kapanıncaya kadar da ‘’Taşhan Palas’’ adı altında işletildi.

Şekil 6. Taşhan (Ulus) Meydanının 1921 yılındaki durumu (Tunçer, 2000).

 

Özellikle, 1924 yılında, Cumhuriyet ilanından hemen sonra Hakimiyet-i Milliye (Ulus) Meydanı’nın düzenlenmesi ve heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapılan Ulus Anıtının açılması ile önem kazanan meydanın köşesinde, Hotel d’Angora ağırlıklı olarak İstanbul’dan gelen Mebuslara (milletvekili) hizmet veriyordu. Otelin, o döneme göre modern olduğunu, kalorifer ve banyo tesisatının bulunduğunu, telefon bağlı olduğunu biliyoruz.

Her Ankaralının, hatta her Cumhuriyet insanının okuması gerekli bir kitap var şu anda elimde; Mehmed Kemal’in eseri “Türkiye’nin Kalbi Ankara”[3]. Bu güzel yapıtta yer alan Necdet Taşhan’ın yazısından bir alıntı aşağıdadır (S.179-180);

“...Konu ”BABA KARPİÇ”, Ben de tam yılını bilmiyorum Karpiç’in Ankara’ya gelişini, babam Cemal Bey İstiklal Savaşından sonra 1924-25 yıllarında babasının inşa ettirdiği şimdiki Ulus Meydanında – eski adı TAŞHAN- bulunan Taşhan’ı günün koşullarına göre modernize edip Taşhan Palas Oteli adı altında o günlere göre lüks sayılabilecek bir otel haline getirdi. Bu arada otelin resmi ve özel davetlerin yapıldığı Ankara’nın tek müzikli lokantasının başına da o zaman İstanbul’da bulunan Karpiç’i getirdi. Uzun yıllar “Karpiç Lokantası” Ankara’nın çok renkli bir yeri olarak anılara geçmiş ve Ankara’nın bu konuda güçlü bir tesisi olmuştur. 1993’te babamın ölümü ile...... – binanın başka ellere geçmesini önlemek için olacak- Taşhan’ı Sümerbank’a satmak zorunda bırakıldık. O zaman dahi üzüntülere neden olan tarihi Taşhan’ın yıkılması üzerine Karpiç Şehir Bahçesindeki yerine taşındı. O gördüğümüz görkemli aynalar ve servis takımları da Taşhan’dan alınmıştır. İstiklal Savaşında ve sonra TAŞHAN’ın Ankara’da önemli bir yeri vardır. 150-200 yatak kapasitesi olan, savaşta bir müddet hastane olarak kullanılan Taşhan, savaş sonrası 1933 yılına kadar Ankara’da tek ağırlama ve konaklama hizmeti vermiş ve Ankara’ya kattığı bu değer için ulu Atatürk’ün yakın ilgisiyle onurlanmıştır.”

Taşhan Ulus Meydanı ve Karaoğlan Çarşısı’nın en önemli tek yapısı değildir. Meydanın ovaya doğru bakarsanız hemen sağında “Birinci Meclis” binası olarak kullanılan “İttihat ve Terakki Cemiyeti” binası yer almakta, bu yapının karşısında ise, “Belediye Şehir Bahçesi” (Millet Bahçesi) yer almaktaydı (Şekil 7.). Sanırım bu bahçe, içine daha sonraları küçük dükkanlar yapılmış ve şehir çarşısı adıyla 1970’lerin başına kadar kullanılagelmiştir.

Kurtuluş Savaşı günlerinin ünlü “Kuyulukahve” si ve  Anafartalar Caddesi’nin sağında bulunan salaş dükkanların yıkılması ile yapılan “İstanbul Pastahanesi” ve “İstanbul Oteli” de Taşhan Palas’ın karşısında yer almaktaydı.

Herhalde daha sonra yapılan yapılarda İstanbul isimlerinin bu kadar çok olmasının nedeni İstanbul’dan gelen Vekiller ve ailelerinin İstanbul özlemlerini bir derece gidermelerine kolaylık sağlamak amacıyla konmuş olmalıdır. 1955’lerde bu kesim de yıkılarak yerine “Ulus İş hanı” inşa edilmiştir.

Taşhan da, 1928’de açılan Ankara İmar Planı yarışmasını kazanan ve Plan danışmanı olan Prof. Hermann Jansen’in itirazlarına rağmen yıkılarak, yerine “Sümerbank Binası” yapılmıştır.


Şekil 7. 1924 Haritasında Ankara Kent Merkezi. (1924 haritası üzerinden yeniden çizilmiş ve arazi kullanımı işlenmiştir, Tuncer, 2000)

 

2.4. Ankara’nın 20. Yüzyıl Başlarında Genel Görünümü

 

“…Ertesi sabah tren Ankara’ya yaklaşıp da, şehri uzaktan ilk gördüğüm zaman, mektep sıralarındayken, bize okutulan bir “Osmanlı Coğrafya” sını hatırladım. Bu kitapta Ankara şöyle tarif ediliyordu : Şehir hariçten, kasvetli bir manzarası vardır ve en meşhur şeyleri şunlardır: Tiftik keçisi, Ogüst mabedi ve bal”. Fakat ilk görünüşüyle Ankara bana pek kasvetli gelmedi. “Belki çıplak, belki harap ve fakir. Fakat kasvetli değildi. Kale, her şeye damgasını vuruyordu. Daha ilk bakışta gözleri üzerine çeken ve gözlerinizi, eteklerini saran toprak yığınlarının ölmüşlüğünden kurtaran bir cazibesi vardı. Onun gölgesi altında şehir silinmiş gibiydi. . Bu bulutun kesafeti, Kale surlarına doğru çıkıldıkça azalıyor, açılıyordu. Nihayet yukarıda Kale, denizlerin üstünden fışkıran bir kaya gibi temiz, azametli yükseliyordu..”(Aydemir, Ş., S., 2016).

 

Ankara, 20. Yüzyıl başlarında seyyahlara göre de artık eski güzel ve etkileyici görünümünü kaybetmiştir. Ekonomik çöküş bu şekilde fiziki mekâna yansımıştır.

Tahtakale yangını (1929) öncesinde, Sulu Han'ın karşısında, bir sıra dükkânı ile Uzun Çarşı”nın bir bölümü yer almaktaydı (Şekil 8). Uzun Çarşı; Kızıl Bey Caddesi ile, üçüncü surun başlıca kapılarından biri olan Eset Kapısı’na bağlanmaktaydı. Bu tarihlerde açılmış bulunan Atatürk Bulvarı’na Uzun çarşının başlıca bağlantısı olarak görülmektedir. Uzun Çarşı’nın kuzeyinde, Tahtakale Han’ı (Tahtacı Hanı) 18 odası ile, çarşının ikinci büyük Hanı’dır. Keçeciler Hanı’nın ise, Tahtakale Hamamı yakınında daha küçük bir han olduğu sanılmaktadır. Bu dönemde; İbadullah Camii, Haseki Camii, Hallaç Mahmud Camii yöredeki dini yapılardır. Tahtakale Hamamı ile Hasan Paşa Hamamı da çarşının başlıca sosyal amaçlı yapılarıdır.Atpazarı, kuzeyde Dış Kale Kapısı, güneyde Çukurhan, Çengelhan ve Pilavoğlu Hanı ile çevrili, Hisar'ın dış surunun önündeki düzlüktür. 

Atpazarı Meydanı, Koyunpazarı Caddesi ve Ahi Şerafettin Sokakları ile güneyde yer alan Koyunpazarı Meydanına bağlanmaktadır. Bedesten, çevresindeki kapalı hanlar ve bunlara bağlanan Atpazarı ve Samanpazarı gibi açık pazar yerleri 16. Yüzyılda Osmanlı-Türk Şehirlerinde izlenen bir gelişmedir. Bu dönemde Kale dışına taşan ticaret eylemleri, genellikle bir bedesteni çevreleyen hanlar zinciri ve bunlara açılan sokaklarda sürdürülürdü. 

Şehrin 16. – 19. Yüzyıl sonlarına kadar ana merkezi olan Atpazarı, Hanlar Bölgesi ve Bedesten, Uzun Çarşı yoluyla Kaledibi (Tahta'l-Kal'a=Tahtakale veya Kalealtı) ve Karaoğlan çarşılarına bağlanmaktadır. Ankara'nın bu dönemde "Aşağı Yüz"ünde yer alan bu çarşılardan Tahtakale Çarşısı, Doğanbey Mahallesi (günümüzde de aynı adla anılan bir mahalledir) ile çevrelenmiş, han, hamam, cami, mescid vb. anıtsal yapılarla belirlenen, şehrin ikinci bir merkezi diyebileceğimiz bir çarşı niteliğindedir.

 


Şekil 8. Sulu Han, Tahtakale Ve Karaoğlan Çarşıları (1929 Yangını Öncesi) (Tunçer, 2000)

 

Tahtakale Çarşısı (Tahta-el Kal’a) çevresi, Sulu Han’ın da içinde yer aldığı kesim, günümüzde Ulus Hali’nin bulunduğu kesimdi. Bu kesim çevresinde Angora’nın en yoğun mahalleleri bulunuyordu. Tahtakale Çarşısı; günlük tüketim, gıda ve diğer bazı zorunlu gereksinimlerin karşılandığı bir ticaret kesimiydi. 1929 büyük “Tahtakale Yangını” öncesinde, Sulu Han'ın karşısında, bir sıra dükkânı ile “Uzun Çarşı”nın bir bölümü yer almaktaydı (Şekil 9. ve Şekil 10.). Uzun Çarşı; Kızıl Bey Caddesi ile üçüncü surun başlıca kapılarından biri olan Eset Kapısı’na bağlanmaktaydı.

 

Şekil 9. Uzun Çarşı’nın Atpazarı’ndan Balıkpazarı’na Bağlanan Kesim 1929 Yangını Öncesi. (Öztürk, 2022)

 Uzun Çarşı’nın kuzeyinde, Tahtakale Han’ı (Tahtacı Hanı) 18 odası ile, çarşının ikinci büyük Hanı’dır. Keçeciler Hanı’nın ise, Tahtakale Hamamı yakınında daha küçük bir han olduğu sanılmaktadır.

Zafer Caddesi’nden başlayarak, Kavaklı Sokak, Mescit Sokağı ve Tahta Kale Çarşı Caddesi Tahtakale Meydanı’na açılmaktadır. Bu cadde, doğuya doğru Semerciler Caddesi adını almaktadır ve Çakıcılar Sokak ile Balıkpazarı Caddesine bağlanmaktadır.


Şekil 10. 1929 Yangını Öncesi Hasan Paşa Hanı (Sulu Han) Sebze Hali Olarak Kullanılıyordu (Öztürk, 2022)

 

3. Anafartalar Caddesi

 Anafartalar Caddesi, Ankara'nın tarihi merkezindeki Ulus Meydanı - Atatürk Bulvarı ile Samanpazarı Meydanı - Talat Paşa Bulvarını kentin kuzey ile güneyi birleştiren caddedir. Von Vincke tarafından 1839 yılında hazırlanan Ankara haritasında caddenin günümüzdeki düz olmayan kırıklı geometrisi görülmektedir. Anafartalar Caddesi yakın çevresindeki geleneksel birçok yapı 1916 büyük yangınında yıkılmıştır ve kentsel yenileme süreci başlamıştır. Caddedeki yoğun konut kullanımı yerini ticari ve kamusal hizmet kullanımına bırakmıştır. 

Yangından sonra caddenin eski dokusu ile yenilenerek genişletilmiştir. 1929 Tahtakale yangınında da caddenin Suluhan civarındaki yapıları hasar görmüştür. Özellikle arazi kullanımı değişmeye ve yoğunlaşmaya başlamıştır. 1920’lerin başlarında yıkılan yapıların yerlerine ticari, kamu ve konaklama işlevleri olan yeni yapılar yapılmaya başlanmıştır. Ankara’nın başkent olması, Adalet Sarayının caddenin orta bölümüne inşa edilmesi tarihi ticari ana cadde kimliği kazanmıştır. Kentin geleneksel dokusunu oluşturan iki katlı yapılarının yerlerine ilk dört ve beş katlı apartmanları cadde ve yakın çevresine inşa edilmiştir (Şekil 11).  Cadde estetik, tarihi, mekansal, bilimsel, sosyal ve turizm değerleri ile kültürel miras önemini oluşturmuştur.


Şekil 11. 1929 Tahtakale Yangından önce Anafartalar Caddesindeki geleneksel yapılar ve 1920’lerde yapılan üç ve dört katlı binalar (Cangır, 2007)

 Anafartalar Cadde geçmişte Karaoğlan Caddesi, Tahtakale Çarşı Caddesi ve Balık Pazarı Caddesi olarak isimlendirilmiştir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Savaşı'nda önemli cephelerden birinin olan Anafartalar’da Atatürk komutasındaki Türk ordusu çok önemli bir zafer kazanmıştır. Bu zafere nedeniyle caddenin adı Anafartalar olarak değiştirilmiştir.  Cadde yaklaşık 1,3 km uzunluğunda ve 15 metre genişliğinde olup batıda Atatürk Bulvarı, doğuda Hisar Parkı Caddesi ile Güvercin Sokak, Çıkrıkçılar Sokağı güneyde Denizciler Caddesi ile Talatpaşa Bulvarı ve diğer kısa sokaklar ile kesişmektedir (Şekil 12).

Caddenin iki tarafında da kent kimliğe katkıda bulunan tarihi binalar ve tescilli tarihi simgesel yapıları yer almaktadır.

Ankara / Ulus Tarihi Kent Merkezinin kuzey ve güneyini, Hacı Bayram, Hacettepe ve Kale Mahallerini birbirine bağlayan cadde tarihi gelişiminden dolayı parçalı ve kırıklı bir geometriye sahiptir. Anafartalar Caddesi aşağıdaki dört parça olarak incelenmiştir (Şekil 12 ve 13).

1. Ulus Meydanı - Atatürk Bulvarından başlayıp doğu yönüne Hisar Parkı Caddesi ve Güvercin Sokak kesişimindeki kavşağa kadar olan bölüm (uzunluk 250 metre)

2. Hisar Parkı Caddesi ve Güvercin Sokak kesişiminden güneye Işıklar Caddesi - Çıkrıkçılar Yokuşu Sokak Kavşağı’na kadar olan bölüm (uzunluk 260 metre)

3. Çıkrıkçılar Yokuşu Sokak Kavşağından (Eski Adliye Kavşağı) Denizciler Caddesi Kavşağına kadar olan bölüm (uzunluk 190 metre)

4. Denizciler Caddesi Kavşağı ile Talat Paşa Bulvarı Kavşağı arasındaki bölüm (uzunluk 610 metre)

Şekil 12. 1942 Hava fotoğrafından Anafartalar Caddesi ve yakın çevresi (Arkun, A., K., HGM Arşivi, 1942)

 

 Şekil 13. Ulus Meydanını Samanpazarı Meydanına bağlayan Anafartalar Caddesinin parçalı ve kırıklı geometrisi (Parlak, 2022).

 

3.1. Anafartalar Caddesinin Kültürel Mirasa katkıda Bulunan Yapıları

 Ankara'nın kentsel kültürel mirasının en önemli bileşenlerinden birisi olan kamusal alanı tanımlayan özellikle 1920’ler ve 1930’larda yapılan estetik ve görsel özellikleri kaliteli yapılar miras değeri ve karakter tanımlayıcı öğelerdir.

 1 Anafartalar Caddesi : 1888 Taşhan - 1935 Sümerbank Binası -

Günümüzde Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi olarak kullanılan binasının olduğu taşlık alan 19. yüzyılın sonuna kadar mezarlık olarak kullanılmıştır. Hotel Angora ve Taşhan olarak bilinen  yapı dört ana Ulus Meydanının kuzey doğusunda yer almıştır.1915 yılında ilk meclis binasının ve 1925 yılında ikinci meclis binasının açılması, ardından banka binalarının ve kamu binaları inşa edilmesi, Avusturyalı Heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapıla Zafer Anıtının yerleştirilmesi ile Ulus Meydanı'nın ve Taşhan’ın önemini ve kullanım yoğunluğunu artırmıştır (Şekil 14).  Sümerbank, 1933 yılında Atatürk tarafından bankacılık sektöründe ve Türkiye'nin ilk modern tekstil holdinginde faaliyet göstermek üzere kurulmuştur. 1935'te Taşhan, Sümerbank Genel Müdürlük Binası'nı yapmak için yıkılmıştır. Alman mimarlık profesörü Martin Elsaesser tarafından tasarlanan bina birbirine bağlı iki bloktan oluşmaktadır. Ana giriş olan birinci blok içbükey formda ve 3 kat yüksekliğindedir. İkinci blok zemin kat üzerinde 5 katlı olup ofis olarak tasarlanmıştır.



Şekil 14. 1939’da ve günümüzde tarihi yapının durumu (Parlak, 2022).

 

2 Anafartalar Caddesi : 1927 Zafer (Zafer) Anıtı – 1955 Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi Binası.

 1954 yılında Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi'nin temel kazısı sırasında Roma Sarayı (Palatium) veya Roma Hamamı olduğu düşünülen bir yapının kalıntılarına rastlanmıştır. Kadıoğlu'na (2007) göre MÖ 2. yy sonlarında Romalılar tarafından kuzey-güney yönünde 90 metre uzunluğunda, doğu-batı yönünde 68 metre genişliğinde inşa edilmiştir. Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi'nin yapılması için üzeri kapatılmıştır.

Roma Sarayı veya Hamamı yıkıldıktan sonra bu alan mezarlık olarak kullanılmış olabileceği düşünmektedir. 1907 yılında alan yerel taştan3 katlı Öğretmen Okulu (Dar'ül-Muallimin) inşa edilmiştir (Şekil 15). Bina 1947 yılına çıkan yangına kadar Milli Eğitim Bakanlığı olarak kullanılmıştır. 1920'lerde yapının kuzey ve batısında tek katlı dükkânlar yapılmıştır.

Zafer (Zafer) Anıtı, Kurtuluş Savaşı'nın kahramanlığını anmak için 1927 yılında Ulus Meydanı'nın ortasına inşa edilmiştir. Avusturyalı sanatçı Heinrich Krippel tarafından tasarlanan anıt, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı'ndaki birlik ve beraberliği sonucunda ortaya çıkan başarıyı ifade ediyor. Anıt 4 heykelden oluşmaktadır. Heykeller bronzdan, kaideleri kırmızı taş ve mermerden yapılmıştır. Anıt, alçak ve yüksek iki kaideden oluşmaktadır. Alt kaidenin batısında iki Türk Askeri heykeli, doğusunda ise Kara Fatma adlı milli dayanışma kadın kahramanı yerleştirilmiştir. Anıtın ortasında 4 metre yüksekliğinde bir kaide, tepesinde ise Birinci Meclis Binası'na bakan Sakarya atının üzerinde Atatürk var. 1955 yılında Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi Binası yapıldıktan sonra anıt 20 metre güneye taşınmıştır.

 

Şekil 15. 1930’lar Anafartalar Caddesini başlangıcı Öğretmen Okulu, Zafer Anıtı ve tek katlı ticari yapılar. Günümüzde Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi Binası  (Sol: Cangır, 2007). (Sağ: Ankara Büyükşehir Belediyesi, 2021).

 

Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi Binası 5 Bloktan oluşmaktadır. Alışveriş merkezi işlevli 4 blok 5 katlıdır (Şekil 15). Anafartalar Caddesi'nin güneyini tanımlayan  yüksek blok 14 katlıdır ve zemin katları günümüzde giyim mağazaları tarafından kullanılmaktadır. Ofis katları uzun bir dönem Spor Genel Müdürlüğü ve bazı spor federasyonlarının başkanlıkları tarafından kullanılmıştır. Günümüzde ofisler kullanılmaktadır. Ofis bloğunun batısındaki Ulus Meydanı, resmi kutlamalar ve toplu toplantılar için kullanılmaktadır. Yapı yüksekliği nedeniyle tarihi kent dokusuna uygun değildir. Yıkılması gündeme gelmiştir.

 

3 Anafartalar Caddesi : 1-2. yüzyıl Roma Caddesi - 1995 Ulus Şehir  Çarşısı

 Sümerbank Binası'nın doğusunda iki katlı tarihi sıra dükkanlar 1995 yılında 10 katlı modern bir alışveriş merkezi inşa etmek için yıkılmıştır (Şekil 16). Çarşının temel kazısı sırasında Roma Caddesi'ne ait kalıntılar bulunmuştur. Cadde, Roma kentinin güney ve kuzeyini birbirine bağlayan 6,70 metre genişliğinde ana aks olduğu için Cardo Maximus olarak adlandırılmaktadır. Anafartalar Caddesinin en eski yapılarından olan Roma Caddesi 1. veya 2. yüzyıla tarihlenmektedir.

Şekil 16. 2021 yılında Ulus Şehir Çarşısı (Parlak, 2022).

 

4 – 6 Anafartalar Caddesi : 1967 Anafartalar Çarşısı  ve Ofis Binası

 

Ankara İmar ve Emlak İşletmesi’nin açtığı yarışma sonucu, Mimar Fersan Baydar, Affan Kırımlı, Tayfur Şahbaz’ın projeleriyle elde edilen ofis ve çarşı bloklarından oluşan binalar Anafartalar Caddesi üzerinde Ulus İşhanı’nın doğusundadır (Şekil 17.). Gerek 2 bodrum kat, 1 zemin kat ve 3 normal kattan oluşan çarşı yapısı gerekse birlikte zemin üstü 14 katlı yüksek büro binasının sade kübik yapıları, katıksız Mies Vander Rohe benzeri tavırları, gerek o dönem için çok yeni olan giydirme cephe malzeme ve teknolojileri ile döneminin tasarım anlayışını ustaca yansıtan birer belge niteliğindedir. Ankara’nın ilk yürüyen merdivenli süpermarketi olan Gama Mağazaları’na yıllarca ev sahipliği yapmış olması yapının bir diğer önemli yanı olan anı değerine işaret etmektedir. 1970’lerde yürüyen merdivenli çarşı olarak anılmıştır. Günümüzde alabildiğine hızlanan alışveriş merkezleri furyasının ilk köşe taşı olması sebebiyle de eski önemini kaybetmiş, tarihi önemde bir yapıdır (Anonim, 2011). Gümrük Müsteşarlığı Binası olarak kullanılan ofis binası 2018 yıl Temmuz ayında yıkılmış olup arsası kullanılmamaktadır. Yaklaşık 3700 m2 kat alanı olan yoğun olarak giyim perakendecilerin yer aldığı 102 dükkanlı Anafartalar Çarşısı güneyindeki Alsancak Sokak arasında geçiş mekanı olarak da kullanılmaktadır.

Şekil 17. Anafartalar Çarşısının Anafartalar Caddesi kuzey cephesi ve Ulus İşhanı Ofis Bloğu (Yılmaz,2019).

 

5 Anafartalar Caddesi : 1750‟ler Zincirli (Kazasker) Camisi

Roma Caddesinin doğusunda yer alan 1750’lerde inşa edildiği düşünülen Zincirli Camisi, boyuna dikdörtgen planlı çatılı bir yapıdır. Minaresi kuzey batı köşededir (Şekil 18.). Yaklaşık 315 metrekare alana oturan temeli kesme taş, duvarları kerpiçtir. Duvarların dışı son onarımda tuğla ile kaplanmıştır. Caminin duvarları dışta sıvasız olup, dört sıra ahşap hatılla desteklenmiştir. Cami içinde asılı bulunan bir levhadan 1879–1880 yılları arasında tamir edildiği öğrenilmiştir 1937 yılında da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce onarılmış, dış cepheleri yeni bir görünüm kazanmıştır (Erdoğan vd., 2007). Caminin doğusundaki üstü kapalı avlu 2021 yılı Ekim ayında yıkılmıştır ve ca mide tadilat çalışmaları yapılmıştır.

Şekil 18. 1930’larda Zincirli Camisi. 2021 yılı vaziyet planı ve tadilat çalışmaları (Doğruer, 2021).

 

10 Anafartalar Caddesi : 1940’lar -  Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Binası

Hisar Parkı Caddesi, Anafartalar Caddesi ve Güvercin Sokak kesiştiği kavşakta yer alan yapının projesi 1947 yılında Ankara Belediyesi tarafından düzenlenen mimari yarışma sonucunda 1024 metrekarelik arsada yapılmıştır. Prof. Dr. Nezih Eldem tarafından tasarlanan L planlı yapı zemin kat üstü 5 kattan oluşmaktadır. Ankara Büyükşehir Belediyesi Eski Binası olarak uzun yıllar kullanılan yapının temsili değerine sahiptir. Günümüzde zemin katta başta restoran, eczane, kuyumcu olmak üzere ticari kullanımlar vardır. Üst katlar büro olarak kullanılmaktadır. Anafartalar Caddesinin ikinci bölümde köşe başında konumlanan simgesel, yönlendirici ve kent kimliğine katkısı olan tescilli bir yapıdır (Şekil 19).

Şekil 19. Günümüzde Anafartalar Belediye Çarşısı (Google Maps, 2022).

 

 

 

 

 

 

 

 

65 Anafartalar Caddesi : 1925 Eski Adliye Binası - 2000’ler Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü 

 

Anafartalar Caddesinin en büyük yapısı 1925 yılında tarafından Mimar ve fotoğraf sanatçısı Arif Koyunoğlu tarafından tasarlanmıştır. Adalet Bakanlığı’na bağlı Ankara Adliyesi olarak uzun zaman kullanılmıştır. Yaklaşık 3900 m2 temel alanlı iki bloktan oluşmaktadır. Cadde cepheli ana blok zemin üstü iki normal kattan arka (doğu) blok ise zemin üstü üç normal kattan oluşmaktadır. Yapıda 84 oda, 4 duruşma salonu, 2 ağır ceza duruşma salonu, 3 nezarethane, arşiv ve müştemilat yer almıştır. Yapı 1996 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilince 84 oda Bakanlığının hizmet birimi, Ağır Ceza Duruşma Salonlarında bir tanesi özgün hali korunarak sinema / multivizyon salonu diğeri de tiyatro salonu olarak yenilenmiştir. Giriş katı koridorları kitap, resim vb. eserlerin sergileme mekanı olarak düşünülmüştür. Ana girişi olan taç kapı bölümündeki soğan kubbe ilerleyen yıllarda kaldırılmış kırma çatı yapılmıştır (Şekil 20). Günümüzde Ankara İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü olarak kullanılmaktadır. Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi özelliklerini yansıtan sembol yapı Anafartalar Caddesinin kullanımı artırarak bölgeye ayrıcalık ve kimlik kazandırmıştır.

 

Şekil 20. 1930’larda ve günümüzde Eski Adliye Binası  (Cangır, 2007).

 

67 Anafartalar Caddesi : 1926 Ulus İlk Meclis Anadolu İmam Hatip Lisesi

Eski Adliye Binası kuzeyinde 4900 m2’lik arsada Gazi Mustafa Kemal Erkek Numune Mektebi ve Latife Hanım Kız Numune Mektebi olmak üzere 2 katlı dikdörtgen planlı 2 ayrı bina Mimar Mukbil Kemal Taş tarafından tasarlanmıştır.Geleneksel üslupta yüksek tavanlı ve kemerli pencereli tasarlanan kargir yapıların temel alanı 800 m2‘ olup Anafartalar Caddesinden yaklaşık 2 metre yükseklikte düzleştirilmiş sert zemin alanda yer almaktadır. 1926 yılında inşaatı tamamlanan yapılarda bir süre kız ve erkek öğrencilere ayrı binalarda ayrı eğitim verilmiş daha sonra birleştirilmiştir (Şekil 21). 1960 yılında Atatürk İlkokulu ve Atatürk İlkokulu olarak ayrılmıştır.

1970 yıllardaki parselin batı duvarında tek katlılar dükkanlar yapılarak mekan verimli kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu dükkanlar tarihi kimliğe uygun değildir. Yapılar 1980 yılında taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiştir. Dönem boyunca yenilenen yapılar 2014 yılında Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’ne 2015 yılında ise Milli Eğitim Bakanlığına tekrar devredilmiştir. Yapılar 2015 tarihinden itibaren İmam Hatip Ortaokulu’na dönüşmüştür. 2018 yılında da kuzey binası klasik sanatlar ve musiki projesi uygulayan hüsn-i hat ve musiki bölümleri olan Ulus İlk Meclis Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne dönüştürülmüştür (Şekil 22.). Yapılarda toplam 12 derslik, idari odalar, öğretmenler odası, 3 eğitim atölyesi, kantin, çok amaçlı salon ve kütüphane yer almaktadır. Anafartalar Caddesinden yaklaşık 2 metre yükseklikte olan okul bahçesi 3300 m2 olup basketbol ve tören sahası yer almaktadır.

 

Şekil 21.  1925 yılında Anafartalar Caddesi ile Gazi ve Latife Okulları binaların ve Anafartalar Caddesinin durumu (Gazi ve Latife Okulları, 1925).

Şekil 22. 2022 yılında cadde ve tarihi binaların ve dükkanların durumu (Google Maps, 2022)

 

 

66 -  68 - 70 - 70A - 70B Anafartalar Caddesi : Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Binaları - Yerleşkesi

            Ülkemizde yardıma ve bakıma muhtaç çocuklara maddi, manevi ve sosyal destek sağlamak için kapsamlı hizmetler veren Çocuk Esirgeme Kurumu ile başlayıp günümüzde Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü olarak kullanılan toplam 6.573,4 m2 yüzölçümlü yerleşke tapu kayıtlarına göre dört parselden ve 6 ana binadan oluşmaktadır (Şekil 23.). Tapuda Altındağ ilçesi İstiklal Mahallesine kayıtlı 4.962 m2 yüzölçümlü 869 ada 1 parselde 5 bina, 871 Ada 1 parselde (yüzölçümü 1047 m2), 871 Ada 2 parselde (yüzölçümü 271,40 m2) ve 871 Ada 3 parsel (yüzölçümü 293 m2) birbirine bitişik 3 bloktan oluşan ve farklı kotlardan ana girişleri olan bir bina bulunmaktadır (Şekil 24.). Tapuda 869 ada 1 parsel ile 871 Ada 1-2-3 parseller arasında araç trafiğine kapalı Çatalca Sokak yer almaktadır. 869 ada 1 parselin güneybatı sınırını Çanakkale Sokaktan girişleri olan kiralanan tek katlı dükkan yapısı oluştur maktadır.

 

Şekil 23. Toplam 6.573,4 m2 yüzölçümlü dört parselde konumlanmış 6 ana binadan oluşan Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Yerleşkesi (TKGM, 2022)

 

 

 

 

 

Şekil 24. Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Yerleşkesinde yer alan binaların numaraları, yapım tarihleri mimarlarını ve kentsel dokuyu gösteren vaziyet planı (Dr. Ali Kemal ARKUN tarafından hazırlanmıştır).

 

İstiklal Savaşı sürerken şehit çocuklarına hizmet vermek amacıyla 30 Haziran 1921'de Ankara'da Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK) temelini oluşturan Himaye-i Etfal Cemiyeti Hacı Bayram Mahallesindeki günümüzde yer almayan bir binada kurulmuştur.

Himaye-i Etfal Cemiyeti 1935 yılında Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu adını almış, 1937'de ise kamu yararına faaliyet gösteren bir kurum statüsüne kavuşturulmuştur. Hizmetlerin ve taleplerin artmasından dolayı kurum 27 Mayıs 1983 tarihinde Başbakanlığa bağlı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürlüğüne dönüştürülmüştür. SHÇEK Genel Müdürlüğü de 2011 yılında Aile ve Sosyal Hizmetler (Politikalar) Bakanlığı'na devredilmiştir. Bakanlık yeni binada hizmet vermeye başlayınca yerleşkedeki yapılar Ankara Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne devredilmiştir (Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 2021).

Cumhuriyetin ilanından dolayı ve Himaye-i Etfal Cemiyetinin Hacı Bayram Mahallesindeki binasının yetersiz kalmasından dolayı yeni bina yapılması konusunu gündeme gelmiştir. Ancak, yeni bir bina yapımının gerçekleşmesi 1923 yılında Amerika'da kurumun bir şubesini açan Dr. Fuat Umay'ın çabaları ile orada yaşayan Türklerden toplanan ve Türkiye'ye gönderilen bağışlarla mümkün olmuştur (Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, 2021).

Toplanan bağışlarla günümüzde Anafartalar Caddesi numara 70’de adresinde Tarihi Şengül Hamamının kuzeyinde yer alan yerleşkenin ilk binaları yapılmıştır. Mimar Hikmet Koyuncuoğlu tarafından ön cephesi geleneksel üslupta kemerli pencereli olan aralarında ana yapılarda daha dar yaklaşık 6 metrelik bağlantı koridor yapısı olan üç ayrı bina olarak algılanan tek blok olarak tasarlanmıştır. Birinci Ulusal Mimarlık Dönemine ait binalar 1 bodrum 1 zemin ve 1 normal kat olarak dikdörtgen planlı tasarlanmıştır (Şekil 25.). Çocuk Sarayı olarak adlandırılan binalar, 5 Mart 1927 yılında yapılan açılış töreni ile hizmete girmiştir Caddenin adı bir dönem Çocuk Sarayı Caddesi olarak isimlendirilmiştir. Binaların ana girişlerinin önündeki merdivenler Anafartalar Caddesi’nin yükseltilmesi ile kaldırılmıştır. Kuzeydeki bina 6 katlı ek ofis binası yapmak için 1960’larda yıkılmıştır. Güney ve ortadaki binaların arasına eklenti yapılarak birbirine bağlanmış, çatıdaki taş korkuluklar yıkılmıştır. Günümüzde tescilli iki tarihi binanın zemin katları altı tekstil - konfeksiyon mağazası tarafından, bodrum ve birinci katları ise İl Müdürlüğü Makamı olarak kullanılmaktadır. Tescilli güney binasının birinci katında tavan - duvar süslemeleri ve mobilyaları ile benzersiz iç mekan tasarımı olan Atatürk’ünde kullanmış olduğu toplantı salonu yer bulunmaktadır. Orta binanın taç kapısının üzerindeki Osmanlıca Kitabede Himaye-i Etfal Cemiyeti Merkez Komitesi  ve 1926 yılı yazmaktadır.

Ana girişleri Anafartalar Caddesinden olan yapıların bodrum katından binaların arka cephesindeki avluya günümüzde açık otopark alanına çıkılmaktadır. Dinçer’e (2014) göre bu avluda Ankara’nın ilk çocuk parkı olan Himaye-i Etfal parkı yer almıştır (Şekil 26a.) Ayrıca teraslanmış ve sıra ağaçlandırması yapılmış avluda açık havuz ve basketbol sahası yer almaktadır (Şekil 26b.). Günümüzde tarihi binaların Çocuk Müzesine dönüştürülmesi düşünülmektedir.

 

Şekil 25. Yerleşkede farklı dönemlerde ve ülkemizin önemli mimarları tarafından yapılan binalar bulunmasından dolayı anı hatıra, bellek, değerlerine sahiptir. Anafartalar Caddesinin son 90 yıllık hafızasında son derece önemli bir yere sahiptir (Cangır, 2007).

 

Şekil 26a. (Sağ) 1929 yılında avluda teraslama yapılmıştır. Binaya yakın terasta havuz ve basketbol potası alt terasta ise çocuk oyun aletleri yer almaktadır (Hakimiyet’i Milliye Gazetesi 30 Teşrinisani 1929, s. 8).

Şekil 26b. (Sol) 1931 yılında avluda oynayan çocuklar, üç salıncak, çocuk 0yun Alanı, basketbol potası ve havuz görülmektedir. (Gürbüz Türk Çocuğu, 23 Nisan 1931 Çocuk Haftası Sayısı).

 

Tarihi Makam Binasının kuzeyindeki 1964 yılında yıkılan binanın ve açık yüzme havuzunun yerine Anafartalar Caddesi numara 70A-B adresinde Özşan, Bektaş ve Vural Mimarlık firması tarafından Çocuk Esirgeme Kurumu Anafartalar Büro ve Çarşı Tesisleri Uygulama Projesi ile yeni bir ofis binası tasarlanmıştır (Şekil 27.). Bina giriş bloğu ve üzerindeki ofis birimlerin yer aldığı normal 5 kat ve 2 bodrum kat olmak üzere toplam 8 katlı olarak inşa edilmiştir. Yaklaşık 875 m2’ oturma alanı olan 2 bodrum katının ve giriş katının yer aldığı taban bloğunun üstünde kuzey ve güvenden daraltılmış giriş bloğu üzerine 5 katlı bloğunun tek katı 420 m2’dir ve çatı katında teras ve yemekhane bulunmaktadır. 1967 yılında inşaatı tamamlanan bina ile avlu otoparka dönüştürülmüştür.

 




Şekil 27. 1967 yılında inşaatı tamamlanan İl Müdürlüğü İdari Büro binasının doğu ve güney cepheleri (Google Maps, 2022).

 

          Tarihi Makam Binasının avlusunda yerleşkenin batı sınırında Çanakkale Sokakta 1953 yılında tek katlı 20 adet kiralanmak üzere yapılmıştır. Uzun yıllar kuruma gelir getirmesi için kiralan dükkanlar 2000’li yılların başlarından boşaltılmıştır ve günümüzde kullanılmamaktadır (Şekil 28.). Çanakkale Sokağının kültürel etkinlik sokağına dönüştürülmesi ve boş dükkanların sanatsal ve kültürel faaliyetler için kullanılması düşünülmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şekil 28. Çanakkale Sokakta kullanılmayan dükkanları olduğu tek katlı yapı ve üzerindeki otopark alanı (Ali Kemal Arkun, 2021).

 

Yerleşkenin diğer bir tarihi yapısı Anafartalar Caddesi numara 68’de adresinde yer alan Çocuk Sarayı Apartmanıdır. Eğimli arsada yer alan Bina Birinci Ulusal Mimarlık Akımı temsilcilerinden olan Mimar Arif Koyunoğlu'nun tarafından 1925 yılında tasarlanmıştır (Şekil 29.). İnşaatı 1927 yılında tamamlanan bina 1980 yılında tescillenmiştir. Betonarme tekniği ile inşaa edilmiş yapı bir bodrum kat, zemin kat, 3 normal kat ve bir çatı katı olmak üzere toplam 6 katlıdır. Balkonları, korkulukları, çıkmaları, yuvarlatılmış bina köşeleri ile dinamik cephe tasarıma sahiptir. Binada üst katlara çıkmak için iki adet asansör yapılmıştır. Konut ve ticari kullanım için yapılan yapının zemin katı kuzey ve güney cephelerinde sivri kemerli pencereli ile dışarıya kamusal mekana açılmaktadır. Zemin kattında kuruma gelir getirmesi için kiralık dükkanlar planlanmıştır. Yapının kuzeyindeki Çatalca Sokaktan batısındaki Denizciler Caddesine yaya erişimi sağlamak için Jansen Planında da yer alan merdivenli sokak 1930’lu yılların sonlarında inşaa edilmiştir.

Şekil 29. Çocuk Sarayı Apartmanı’nın 1930’lardaki ve günümüzdeki durumu (Parlak, 2022).

 

Anafartalar Caddesi numara 66’da yerleşkenin günümüzde çok bilinmeyen ve yoğun kullanılmayan birbirine bitişik yapı grubu  yer almaktadır. Anafartalar  ve Bahriye Caddeleri arasında çok eğimli bir arsa üzerine, kuruma gelir sağlamak üzere inşa edilen bina grubu 1936 yılında açılan proje yarışmasında birinci olan Mimar Abidin Mortaş tarafından tasarlanmıştır. Yarışmasının isminden, Çocuk Esirgeme Kurumu Apartman, Sinema, Havuz, Gazino Ve Garaj Binasıdan da anlaşılacağı üzere yapı grubunun kapsamlı ihtiyaç programı vardır. Yapı grubu Jansen’in şehir planında en, boy ve yükseklikleri tamamıyla tahdit edilmiş olan bir arsaya  uygulaması ile meydana gelmiştir (Şekil 30.). Yapı grubu şu üç ana bloktan oluşmaktadır: A Blok Anafartalar Caddesine cepheli zemin katında dükkanları olan 4 katlı bir apartman (Şekil 31.), B Blok Çatalca Sokaktan ana girişi olan arsanın ortasında yer alan kapalı sinema salonu, C Blok ise kapalı yüzme havuzu girişin ve zemin katta bir tamir atölyesi ve garaj olan 3 katlı binadır.

Şekil 30. Jansen Planında ve Mimar Abidin Mortaş tarafından hazırlanan vaziyet planında yapı grubu (Parlak, 2022).

Şekil 31. Anafartalar Caddesi numara 66’da yer alan zemin katındaki dükkanların yer aldığı toplam 5 katlı apartman (Google Maps, 2022).

 

Sinema salonun altında kalan 9 x 20 metre ölçüsündeki yaklaşık 2,5 metre derinliğindeki yüzme havuzu, soyunma ve terapi odaları eğimli araziye gömülerek yapılmıştır (Şekil 32.). Sinema yapısı mekan darlığına rağmen maksimum seyirci kapasitesi sağlamak için giriş holü ön Anafartalar Caddesindeki apartmanın dükkanlarının arka tarafında planlanmıştır ve ayrıca balkon katı da yapılarak, sinema salonuna kapasitesi 600 kişiye çıkarılmıştır. Sus Sineması adı verilen salon 1950 yılında çıkan yangından zarar görmüş, onarılarak 1985 yıllına kadar ilk işlevini sürdmüştür. Sinemanın kapanmasından sonra düğün salonu olarak kullanılmıştır. Günümüzde kurum tarafından kullanılmaktadır.

Kapalı yüzme havuzu tespit edilmeyen nedenlerden dolayı kullanılamamıştır. Mimar Abidin Mortaş’ın çizdiği vaziyet planında yer almayan 2 katlı bir yapı sinema salonu bloğunun kuzeyine giriş mekanı olarak eklenmiştir. Yüzme havuzu önce gazinoya sonrasında da Sus Sineması’nı işleten aynı firma tarafından kiralanarak Sümer adında sinema salonuna dönüştürülmüştür. Sümer Sineması 1960 yılında kapatılmıştır. Yapı günümüzde kullanılmamaktadır. Bu yapının batısındaki C blok binasının zemin katında garaj ve atölye ile birinci ve ikinci katlarında kurum birimleri yer almaktadır (Şekil 33.).

Şekil 32. Mimar Abidin Mortaş tarafından hazırlanan yapı grubunun mimari çizimleri  (Mortaş, 1937)

 

 

Şekil 33. Denizciler Caddesi numara 3 adresinde yer alan zemin katında garaj ve atölye, birinci ve ikinici katlarında kurum birimlerinin yer aldığı toplam 3 katlı bina (Google Maps, 2022).

4. Sonuç

 

            UNESCO Dünya Mirası Sözleşmesi, “kültürel miras” kategorisi altında tarihi korumayı kapsar. Sözleşmenin 1. maddesine göre, “tarih, sanat veya bilim açısından olağanüstü evrensel değere sahip olan” anıtlar, bina grupları ve sitler kültürel miras olarak kabul edilecektir.

            Anafartalar Caddesi ve yakın çevresi farklı kültür katmanlarından oluşan özelliklerinden dolayı kültürel miras alanıdır. Ancak Ankara’daki kentsel yayılma ile oluşan alt merkezlerin ve 1990 yılından sonra alışveriş merkezlerinin artması ile tarihi Anafartalar Caddesinin ticari faaliyetlerini etkilemiş eski çekiciliği azaltmıştır.

            Caves’e (2004) göre yüzyılların gelişiminin ürünü olan şehirler, atalarından kalma miraslarını korumakla yükümlüdür. Birçok anıtsal-kamusal yapının olduğu araştırma alanının kültürel mirasının korunması da bütünleşik ve katılımcı bir yaklaşımla sağlanabilir.

            Ankara’nın değerli ve önemli bu kültürel mirasının sürdürülebilirliği için Ankara Valiliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve  İklim Değişikliği Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Altındağ Kaymakamlığı, Altındağ Belediyesi, Üniversitelerin ilgili bölümleri,Sivil Toplum Kuruluşları (Meslek Odası, Dernek, Vakıf vb.), Muhtarlar, mülk sahipleri ve kullanıcılar katılımıyla caddenin, tarihi kent merkezinin kültürel miras yönetimi planının ve programının hazırlanması uygun olacaktır. Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi 2021 Yılı içinde Anafartalar Caddesi’nde cephe düzenleme projeleri hazırlamış ve uygulama çalışmalarını başlatmış ve sürdürmektedir.

            Kültürel miras yönetimi planının ve programı ile bakım ve onarım (maintenance and repair), tazeleme-parlatma (refurbishment), preservasyon (preservation), konservasyon (conservation), restorasyon (restoration), yenileme (renewal), rekonstrüksiyon (reconstruction), restitüsyon (restitution), sağlıklılaştırma (rehabilitation), konsolidasyon (consolidation), replika (replication), yeniden canlanma (revitalization), yenilenme (renovation), yeniden oluşum (regeneration), soylulaştırma (gentrification), entegrasyon (integration), yeniden geliştirme (redevelopment), temizleme (clearance), boşluk doldurarak geliştirme (ınfill development) gibi en uygun müdahale yöntemlerini belirlenebilecektir.

            Ulusal ve uluslararası mevzuata uygun hazırlanacak kültürel miras yönetimi planı kaynakların etkin kullanımını, turizm potansiyelinin gelişmesini, tarihi çevre farkındalığının artmasını korumada başarıyı ve süreklilik sağlayabilecektir.

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

 

 [Ankara Hava Fotoğrafı]. (1930). Hava Fotoğrafı Arşivi. Harita Genel Mü        dürlüğü, Ankara.

 

[Ankara Hava Fotoğrafı]. (1942). Hava Fotoğrafı Arşivi. Harita Genel Mü         dürlüğü, Ankara.

 

[Bahçedeki Havuz]. (1929). Fotoğraf. Hakimiyeti Milliye Gazetesi, s. 8.

 

[Gazi ve Latife Okulları]. (1925). Ankara Photograph, Postcard and Engra-        ving Collection  (ACF0094). Koç University Vehbi Koç Ankara Stu       dies Research Center (VEKAM), Ankara.

 

[Ulus Ofis ve Alışveriş Merkezi Binası]. (1925). Ankara Büyükşehir Beledi-      yesi Haber Sayfası. Erişim Adresi (15.03.2022): https://www.ankara           .bel.tr/haberler/anfa-dan-ulus-is-hani-ve-anafartalar-carsisi-ndaki-96- adet-is-yeri-icin-kira-ihalesi-15515

 

Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü. (2021). Aile ve Sosyal Hizmetler İl       Müdürlüğü Tarihçesi. Erişim Adresi (15.01.2022): https://www.aile.gov.tr/ankara/hakkimizda/tarihce/

 

Aydemir, Ş., S. (2016). Suyu Arayan Adam.  Remzi Kitapevi.

 

Berggren, G., G. (1893). Ankara Panorama Fotoğrafları. . Bordeaux Monta        igne Üniversitesi Digital Koleksiyonu. Erişim Adresi (12.02.2022):   http://1886.u-bordeaux-montaigne.fr/ s/1886/item/102594

 

Cangır, A. (2007). Cumhuriyetin Başkenti. Ankara: Ankara Üniversitesi Kül     tür  ve Sanat Yayınları.

 

Caves, R. W. (2004). Encyclopedia of the City. Routledge. p. 345.

 

Dinçer, G. (2014). Ulus’tan Samanpazarı’na Anafartalar Caddesi’nin Öyküsü.   İDEALKENT , 5 (11) , 36-60. Erişim Adresi (12.02.2022): https://der            gipark.org.tr/en/pub/idealkent/issue/36827/419534

 

Doğruer, F. S. (2021). Ankara Zincirli Cami: Korunma Sorunları ve Çözüme     Yönelik Öneriler. İdealkent Dergisi, 12 (32), 444-470.

 

Durmuş, A. (2018). Ankara’nın İlk Oteli Taşhan.  Başkent Ankara Dergisi,        1(2), 82-83. Erişim Adresi (12.12.2019): https://ankaraku    lubu.org.tr/dergi2/mobile/index.html#p=4

 

Esin, T. ve Etöz, Z. (2015). 1916 Ankara Yangını: Felaketin Mantığı. İstanbul: İletişim Yayınları.

Google Maps. (2022). [Anafartalar Caddesi No:10 Altındağ Ankara] [Street       View]. Erişim Adresi (15.04.2022):https://goo.gl/maps/vfZ3SAPs           Yxc8rzTFA

 

Google Maps. (2022). [Anafartalar Caddesi No:66 Altındağ Ankara] [Satellite   Image and Street View]. Erişim Adresi (15.04.2022):         https://goo.gl/maps/E6NeHiDr1DEMx5MH9

 

Google Maps. (2022). [Anafartalar Caddesi No:67 Altındağ Ankara] [Street       View].  Erişim Adresi (15.04.2022): https://goo.gl/maps/nYksEkSxu    edVM1wx7

 

Google Maps. (2022). [Anafartalar Caddesi No:70A Altındağ Ankara] [Satel     lite Image and Street View]. Erişim Adresi (15.04.2022):         https://goo.gl/maps/sQfa¬PutoSWXXdKPk7

 

Google Maps. (2022). [Anafartalar Caddesi No:8 Altındağ Ankara] [Satellite     Image and Street View]. Erişim Adresi      (15.04.2022):https://goo.gl/maps/ei2QJjfXhdTcaE7U6

 

Google Maps. (2022). [Çatalca Sokak Altındağ Ankara] [Satellite Image and     Street View]. https://goo.gl/maps/2LGoCfAzs3HGKcD8A

 

Kemal, M. (1983). Türkiye'nin kalbi Ankara. İstanbul: Çağdaş Yayınları.

 

Mortaş, A. (1937). Çocuk Esirgeme Kurumu Apartman, Sinema, Havuz, Ga      zino ve Garaj Binası. Arkitekt Dergisi, 1937-12 (84), 331-336.

 

Parlak, Z. (2022). Ankara Fotoğrafları Kişisel Arşivi. Ankara.

 

Şapolyo, E. (2002). Atatürk ve Seymen Alayı. Ankara: Ankara Kulübü Ya         yınları, Ankara

 

Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM). (2022). TKGM Parsel Sorgu       lama İnternet Sitesi. Erişim Adresi (15.04.2022): https://parsel            sorgu.tkgm.gov.tr/#ara/cohrafi/39.93682072791697/32.860971093177

 

Tunçer, M. (2000). Ankara (Angora) Şehri Merkez Gelişimi (14.-20.     Yy).     Kültür Eserleri Dizisi No : 292. Ankara: Kültür Bakanlığı.

 

Tunçer, M. (2015). Çevresi’ni Arayan Ankara. Ankara: Alter Yayıncılık.

 

Tunçer, M. (2020). Ankara 27 Aralık 1919.  Başkent Ankara Dergisi, 3(7),        28-34. Erişim Adresi (12.12.2021): https://www.ankarakulubu.org.tr/ dergi7/#p=36

 

Yanar, A., ve Akpınarlı, F. (2016). Geleneksel Ankara Sof Dokumaları. An       kara Araştırmaları Dergisi, 4(2), 170-179.

 

Yılmaz, M. (2019). Anafartalar’ı yıkmayacağız. Erişim Adresi (12.11.2021):     Hürriyet Gazetesi Websitesi: https://www.hurriyet.com.tr/yerel-haber     ler/an   kara/anafartalari-yikmayacagiz-41222795



 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[1] Guillaume Gustave Berggren,tarafından 1893 yılında hazırlanan Ankara Panoraması.

Bordeaux Montaigne Üniversitesi Dijital Koleksiyonu.

 

[2] Ankara sofu, Ankara keçisinden elde edilen tiftikten dokunan bir çeşit kumaştır. Tiftik lifinin eğrilip iplik haline getirilmesi, iplikten sof kumaşın dokunması, boyanması, kısacası sof yapımı Ankara ve yöresine ait özgün bir el sanatıydı. Ankara keçisi tiftiğinden üretilen, toplumun seçkin kesimleri tarafından tercih edilen sof dokumaları Ankara ili ve İç Anadolu bölgesine özgü geleneksel dokumalardandır.

[3] Kemal, M. (1983). Türkiye'nin kalbi Ankara. İstanbul: Çağdaş Yayınları.

MEDUSA 'NIN 35. YILI : PATARA / GELEMİŞ TOPLANTISI (29-30-Temmuz 2024)

Değerli çevreci Pamir Yılmaz ın Medusa Tesislerinin Patara’daki 35. Yılı çerçevesinde düzenlenen ve "Patara ÖÇKB ve Gelemiş KAİP" ...